Şadiye ÖZTÜRK

Şadiye ÖZTÜRK

´ÖLESİMİZ VAR, GİDESİMİZ YOK´´

Milletlerin, toplumların, insanların kendilerine has özellikleri vardır. Bu özellikleri kişinin yetiştiği ailesi, aldığı eğitimi ve ait olduğu milletinin genleri gibi etkenler belirler.

Bir millet düşünün ki Sibirya ormanlarından güneye doğru yaptığı yüzyıllık yürüyüşünde gittiği yerlerde kendinden mutlaka söz ettirmiş, tarihin her aşamasında önemli roller üstlenmiş. Kendisine haksızlık yapılmadığı müddetçe kimseyle savaşmamış, savaştığında da gerek islamiyeti seçtikten sonra, gerekse önce kimseye hak ettiğinin dışında muamele etmemiş, zulmetmemiş bir toplum. Yaşanan bazı olumsuz durumlara baktığımızda da milli olmayan, başka odaklar için çalışan insanların bu haksızlıkları yaptığını görürüz.

Tek Tanrı inanışına yatkın oldukları için de İslamiyeti seçmelerini ve kabullenmelerini, dünyaya yayma çabalarını anlamak zor olmasa gerek. Zira Müslüman olmadan önceki yasalarına baktığımızda da rastladığımız bazı kurallar İslamiyete ne denli yatkın olduğunu bizlere göstermektedir. İşte o kurallarından bazıları şöyledir; 3 atlı 2 atlıya saldırmaz. Atlı olan, yaya olana saldırmaz. İsyan eden, ihanet eden kişi veya gruplara ne kadar büyük askeri güce sahip olunduğu söylenmez, önce bu isyandan vazgeçmeleri için şans verilir. Bütün dinlere hürmet edilir ve onlara karşı hiçbir tercih farkı ile muamele edilmez, gibi...

Millet üzerine yazı yazmayı çok sevmeyen birisiyim. Zira Peygamber Efendimizin veda hutbesinde belirttiği ''Acem'in Arap'a, Arap'ın Acem'e bir üstünlüğü yoktur'' şiarı bugünde geçerlidir ve başımızın üstünedir. Lakin bu şiar insanların bir karekteri olduğu gibi, milletlerinde bir karekteri olduğu gerçeğini değiştirmez. Bunlar bir üstünlük aracı da olamaz. Yaratıcı insanları tek tip yaratmamakta neyi murad etmişse, bizi kabilelere ayırırken de onu murat etmiştir. Her milletin kendine has özellikleri, o milletin sınavını da belirler. Türk milleti tarihte ki, İslamiyetin de verdiği misyonla, haksızlıklar karşısında dilsiz yılan misali sessiz kalmamış, eliyle, diliyle adaleti tesis etmeye çalışmıştır.

İşte bu nedenledir ki, bugün de Suriye'deki iç savaşta mazlumların yanında yer alıyoruz. Bunu yaparkende ırk ya da din ayrımı yapmıyoruz. Terör örgütleri üzerinden güç gösterisi yapan devletler, yalan dünyanın sahte menfaatleri için gövde gösterisi yaparken, mazlumları önemsemiyorlar. Ama er ya da geç kendi zulümlerinde boğulacaktırlar.

Gelelim esas meseleye...Bir haftadır Esed güçleri karadan, Rus uçakları havadan Bayır-Bucak Türkmenleri'ne saldırmaya başladı. DAEŞ ve PYD soslu İsrail'in hedefi, önündeki en büyük engeli de kaldırarak, Akdeniz'e ulaşmak için kendisine bir koridor oluşturmak. Bu konuları daha önce de yazdığımız için değinmiyorum.

Sonuşlar ve zaferler elbette Allah'a aittir, lakin Türkmenler kanlarının son damlalarına kadar Türkmen illerini terk etmeyeceklerini deklare ettiler. Bu haklı davalarında Allah yar ve yardımcıları olsun. Vatanını, pusatını, namusunu canı pahasına korumuş, korumaya da devam edecek Türkmen kardeşlerimizden birinin, (ilk kez cinsiyet belirterek ve bundan da gurur duyarak) hem de bir kadının sözleriyle bitirelim yazımızı;

''Türkmen Dağı Türk'ün öz vatanıdır. Bu dağlarda ölesimiz var da, gidesimiz yok.''

Dua ile...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şadiye ÖZTÜRK Arşivi