Yavuz Bülent Bakiler abimizi de kaybettik. Salı günü Yukarı Tekke mezarlığında annesinin ve dilinden düşürmediği babasının yanına defnedildi. Tüm Sivaslı kardeşlerimizin başı sağ olsun.
Duruşu, oturuşu, davranışı ve konuşmasıyla tam bir beyefendiydi.
Uzaktan sevdiğimiz, saydığımız, fikirlerine itibar ettiğimiz ve dizinin dibine oturup gözlerinin içine bakarak her sözünden lezzet aldığımız bir büyüğümüzdü. Har fırsatta Sivas'a olan aşkını haykıran Yavuz abimiz yok artık.
Sivas bir dostunu kaybetti.
Sivas hakiki bir beyefendiyi kaybetti.
Türk Dili büyük bir ustasını kaybetti.
Memleket bir kültür adamını kaybetti.
Artık Sivas şiirleri öksüz kaldı.
Yazdıkları okunur, konuştukları dinlenirdi. Şiirleri duyguluydu. Tam hedeften vurur ve kolay anlaşılırdı.
Rahmetlinin şiirleriyle çocuk yaşta tanıştım. Gurbetteydim. Dedim ya hem de çocuktum. Fena halde Sivas hasretiyle muztaripdim.
Onun bulabildiğim bazı şiirlerini okur, duygulanır, yaşaran gözlerimi kimseye göstermeden silerdim.
Allah rahmet eylesin, kendisiyle birçok defa görüşmek, hasbihal etmek nasip oldu.
Öyle ki çok sevdiği bin bir ihtimamla biriktirdiği kitaplarından iki binden ziyadesini sorumlu yöneticisi olduğum C.Ü. İlahiyat Fakültesine bağışlamıştı.
Biz de ayrı bir bölüm yaparak onun adını yaşatmaya gayret ettik.
Kütüphanemize yaptığı bir ziyarette takdirlerini dile getirerek bizi onurlandırdı. Bana bir de latife yaptı.
- Hoca bu kitaplarımın arasında unuttuğum şu kadar para vardı, çabuk onu ver, diyerek elini cebime attı. Ben de şakasına mukabele ettim, gülüştük.
Sivas'a geldikçe mutlaka -Allah ömrünü uzun etsin- Doğan Erdinç ağabeyi alır birlikte Yukarı Tekkeye gider, anne ve babasına Yasin-i Şerif okuturdu.
Bu gün çok sevdiği anne babasına kavuştu. Böyle vasiyet etmiş.
Biz de bayrağımıza sarılı tabutunu omuzlayarak tekbirler eşliğinde anne ve babasının yanına defnettik...
Allah rahmet eylesin…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.