Gayrı Milli Muhalefet
Bilge insanların meseleleri farklı açılardan ele alıp, yaptıkları ilmi mülahazalar iyiye, daha iyiye ve en iyiye ulaşma gayretidir. Kırmadan ve bir çuval inciri berbat etmeden saygı dairesinde oluşturulan fikir sofraları, gökler kadar yücedir. Zira müşavere aynı zamanda ilahi bir tavsiyedir. Müşavere sırasında yapılan değişik yaklaşımlar, şerre değil hayra hizmet eder. Etraflıca muhakeme imkânı verir. Ve dahi tüm toplumun fikri yapısı ele alınmış olur. Ancak bunların hepsi edep ve hudut dairesinde terennüm edilirse sonuç verir. Diğer türlü ikiye veya üçe ayrılmış kavgacı zümreler meydana gelir. Sonrasında bir arpa boyu yol alamadan, acıklı feryatlar kopar, düşmanlar sevinir ve olan devletin istikbaline olur.
Türk İslam geleneğinde devlet ve milleti ilgilendiren meseleler, toy ve meclisler marifetiyle görüşülür, bütün farklı fikirler dinlenir ve sonunda istişare ile karar alınırdı. Böylesine adil bir şekilde hareket edilmesine rağmen, yine de bazı muhalif anlayışlar ortaya çıkabilmekteydi. Ama bunlar lisan-ı münasip ve kemal-i edeble ifade edilirdi. Bu eşsiz gelenek önce Çin, sonra da Bizans entrikalarıyla ifrat edildi ve akabinde aşımıza her geçen gün kan karışmaya devam etti. Milletimizin dimağını zehirleyen bu fitne mikrobunu salgın haline getirenler ise, içimizdeki ahmaklar ile sütü bozuklar olmuştur.
Bizdeki muhalefet anlayışı, dışarının kışkırtması ve içerinin de oyuna gelmesiyle, kaygan bir zeminde yürümeye çalışmaktadır. Kâh farklı görüşlerin dillendirilmesi, kâh ihanet sarmalı şeklinde yıkıcı merhalede devam etmektedir. Bu düşüklüğün en acı tecrübesini de, Osmanlı´nın son dönemlerinde görmekteyiz. Devletin bürokrat, aydın ve gazetecilerinin hemen hepsi batıyla azami derecede hemhal olmuş ve onların sadık kulları haline gelmişti. Ağzı açık ayran delisine dönen bu serkeşler, aldıkları öğüt çerçevesinde; devlete yönelik sürekli kurtuluş reçeteleri sunmaktaydı. Görünüşte hayırlı bir çaba olan bu gayretler, filhakika hayranı olduğu ve uşaklığını yaptığı batının telakkilerine hizmet etmekteydi. Bugünün de önemli hastalığı olan sürekli akıl verme anlayışı, o vakitlerde de aynı şekilde sert ve acımasızca tekrarlanmaktaydı. Çünkü dışardan beslenen bu ezikler, sahibinin sesiyle yazmakta ve bu sayede görevlerini yerine getirmenin hazzını yaşamaktaydı. Düşmana karşı mıymıntı, Padişaha karşı kartal kesilen bu sümsükler, ifk hadisesi (iftira olayı) cazgırlarından daha beter cühelalık sergilemekteydi. Gâvur kancasını sinemize saplamıştı ve kurtarıcılarımız (!) doğruları ifade ettiğini zannederek gayri milli bir seviyesizliğin davasını güdüyordu. Devlet en çok bilimsel çalışmalara ve bunların getirisi olan teknolojik ilerlemeye muhtaçken, Avrupa´ya gidenler bırakın bilim adamı olmayı, garbın mankurtları halinde gazete, kitap ve görüşleriyle devlete sadece bilimselliğin lafazanlığını satıyordu. Batının ileri olduğundan dem vuruluyor, onlar gibi fen ve bilimde gelişmemiz gerektiği sıralanıyordu. Peki, bu bilimsel terakkiyi yapacak olan kişiler kimlerdi? Nasıl bir metot izlenerek bu yola girilmeliydi? Devletin bununla ilgili atacağı adımlarla alakalı hangi Yeni Osmanlıcı, Türkçü, İslamcı ya da İttihatçı şümullü bir rapor hazırlamıştı? Hariciyenin tazyiki ve değişimin papağanlığından başka, merhem niyetine ne gibi çareler hazırlandı? Bu sorular uzar gider, lakin cevapsız kalan yıllardır kanayan yaralarımızdır.
Evet, rehine edilmiş ananelerimiz bilmediğimiz avcıların oklarıyla kanamaktadır. Osmanlı´dan sonra, Hunlarla başlayan Türk tarihinin yegâne varisi olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kurulduğu günden beri, içimizdeki Pontus Rum ve Bizans parçacıkları eliyle kaynayan kazan misali sürekli fokurdamaktadır. Tarih ve bakiyeye yapılan saldırılar neticesinde; Türk seciyesi zelzele diyarı gibi milli felakete maruz kalmaktadır. Haliyle benliğimizi hatırlatan ne varsa, her kutsala tesirli bir tahakkümle muhalefet edilmektedir. Bilinçli ve sürekli bir karşı çıkma ve karalama kampanyaları ile başımızı kaldırmamıza bir türlü müsaade edilmemektedir. Sağa baksak neden sol değil, sola baksak neden sağ değil, yukarı baksak neden aşağı değil, aşağı baksak neden yukarı değil diye sonu olmayan bir hırsla ferimiz kesilmektedir. Düşmanlık ve hatta ihanet boyutlarına ulaşan bu muhalif duruş, yıllardır milletimize ve memleketimize zerre miskal bir fayda sağlamadığı gibi, vatanperverleri de dırdır ve iftiralarla bezdirmiştir. Dün olduğu gibi bugünün de nankörlerini anlatan Necip Fazıl´ın ?bizdeki muhalefet, iktidarın düşmesi için vatanın düşmesine bile razıdır? sözü, asıl gayenin vatanı düşürmek, kılıfının ise demokrasi adı altında fikir özgürlüğü olduğunu gözler önüne sermektedir. Unutmayın ki, hangi alanda olursa olsun, bütün aşırı uçların altında yabancı misyonlar vardır. Bu misyonlar, her şeyde muhalefet edilecek bir şey vardır diyerek, ne yapılırsa yapılsın sonunda mızmızlanacak bir şey bulunmasını isteyip, olmayan bir şeyde, bir şeyin varlığını arayarak, varlığına inandıkları şeyi, olması gereken şey olarak beyinlerine işlemektedir. Zira sorumsuz muhalefet, varlığını üç ana unsur üzerinden devam ettirir. Birincisi, satılmışlık idraksizliği, ikincisi; bilgi yoksunluğu ve üçüncüsü ise bu kuraklığın sonucu olan tefekkür eksikliğidir.
Milletleri sıradanlıktan çıkarıp medeniyet eşiğine getiren en önemli husus, iyi ve kötü şartlar altında nasıl bir reaksiyon gösterdikleridir. Bir takım ağız ve tarz ayrılıkları olmakla birlikte, acılarını azaltma ve sevinçlerini paylaşma yetenekleri, o toplumun geleceğini belirler. Basit kıskançlıklar, fırsatın el değiştirme ihtimali, bizim lafımıza geldiniz gibi iblis dürtülerinin tesirinde kalanlar, kıtlık yılının ekini gibi mahsul vermez. Verse dahi o darıdan ekmek olmaz, olsa dahi insanın midesine çöker ve besin yerine cefaya sevkeder. Biz Ötüken´de de, Tebriz´de de, İstanbul´da da ve Ankara´da da hakikati her daim zikretmekle birlikte, davarlar gibi başımız yerde değil, aslanlar gibi birlik olarak bu günlere geldik. Sahte bestelerin teliflerini elinde tutanlar, şu memleketimize bir bukle serenat söylemediler. Antik Çağlardan, Orta Avrupa´dan, Latin Amerika´ndan ve Urusya´dan söz ettiler de, sırf düşmanlık ve kendilerine ezberletilen müfterilik felçlisi gibi, Bilge Kağan´dan, Kutadgu Bilig´den, İbn Haldun´dan, Ali Şîr Nevâî´den, Abdülhamit Han´dan şifa niyetine tek cümle kurmadılar. Marco Polo´yu ezberlettiler de, Evliya Çelebi´den bahsetmediler, Kristof Kolomb hakkında methiye düzdüler de, Piri Reis´i hatırlatmadılar. Din ve onun getirdiği mukaddesatlara hücum edenlerin meşrepleri, muhalefet şemsiyesine sığmadı, sığmıyor ve sığmayacak. Öyle yağma yok, kanımızı kadehlere doldurup, sonra besmele çekerek içmenize izin vermeyeceğiz.
Bilinmelidir ki, tarihin fonetik akışı zaman zaman inkıtâya uğrasa da, Allah´a savaş açanlar değil, ona el açanlar Alemdar olacaktır.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
-
Yüz Yıllık Sabitemiz: Metodsuzluk
07-03-2022
-
Kim Bulacak Bu Sırrı
28-02-2022
-
Kendimize Benzemeyen Kendimiz
21-02-2022
-
Yapay Doğallık
14-02-2022
-
Bizim Zamanın Yanılgıları
22-01-2022
-
Türkçenin Veçheleri 2
14-01-2022
-
Türkçenin Veçheleri 1
16-12-2021
-
Vahşi Düzenin Kitapları
09-12-2021
-
Şiir ve Zaman
02-12-2021
-
Gerçekleri Konuşmayın
12-11-2021
-
Şartlı Eğitim
04-11-2021
-
Demeyeyim Demeyeyim Diyorum Ama…
20-10-2021
-
Vazgeçilmez Kötümüz
15-10-2021
-
Çöplerin Kaptanları
08-10-2021
-
Yıkılan Şehirler (Kültür ve Medeniyet Notları)
23-09-2021
-
Bir Koltukta İki Karpuz
08-09-2021
-
Vakt-i Cesaret
25-08-2021
-
Komşuda Pişmiyor, Bize De Düşmüyor
29-07-2021
-
Enderun’dan Gaybûbete
10-07-2021
-
CAN ÇEKİŞEN MAÂRİF
03-07-2021
-
Köstebekgiller
17-06-2021
-
Ruhu Çırpılmış Şehirler
10-06-2021
-
İlmin Meydanında Yoksul Müslüman
02-06-2021
-
Aşkın Civarındayız
26-05-2021
-
Timsalin Tılsımı
19-05-2021
-
Tenâkuz Boşluğundaki Ölüm
17-05-2021
-
İçime Seyahat: Karmaşa
07-05-2021
-
Numarasız Gözlük
28-04-2021
-
Döneğe Kapılmak
21-04-2021
-
Ağustos Böceği
15-04-2021
-
Yeni Bir Gün Seçeneği
08-04-2021
-
Bu Memleketten Çok Şey Olur
31-03-2021
-
Hayatımız Mesela
24-03-2021
-
Kaosun İstikrarı
20-03-2021
-
Görünen Köy Kılavuz İster
10-03-2021
-
Demokratik Savaş Tohumları
03-03-2021
-
Fikri Cemre
25-02-2021
-
Ağlamanın Biçimi
15-02-2021
-
İçimizdekilerin Anatomisi
09-02-2021
-
Tamahın Zindanı
01-02-2021
-
Terk Eden Kurtulur Ya Da Boğulur
25-01-2021
-
Hissi Cemre
13-01-2021
-
El Ne Der
07-01-2021
-
Güçlüler ve Haklılar
31-12-2020
-
Mihenk Taşı
23-12-2020
-
Bilimsel Satılıklar
09-12-2020
-
Kalıplara İsyan
05-11-2020
-
Kavgacı Türkler
21-10-2020
-
Tezat Yumağı
15-10-2020
-
Sinemizdeki İltihap
08-10-2020
-
Misket
30-09-2020
-
Milli Muhalefet
24-08-2020
-
Fırsatçı Soytarılar
04-06-2020
-
Türkün Ruh Kökü
29-05-2020
-
Nasipsizler
15-05-2020
-
Kuşlar Yuvada, Atlar Ahırda, İnsanlık Nerde
06-05-2020
-
Üçüncü Haçlı Seferleri: Cumhuriyet Öncesi
27-04-2020
-
Gayrı Milli Muhalefet
06-04-2020
-
Delilerin İtibarı
26-03-2020
-
İslamın Müslümanları
18-03-2020
-
Tarih Dersleri
11-03-2020
-
İspatlı Yalan
28-02-2020
-
Teşekkür Borcu
19-02-2020
-
İnan Dost
13-02-2020
-
Neler Oluyor Burada
06-02-2020
-
Devlet
30-01-2020
-
Beyaz Enteller
23-01-2020
-
Sözün İstikameti
15-01-2020
-
Gafletli Şuur
01-01-2020
-
Yakın Gözlüğü
30-12-2019
-
Bir İkiden Büyüktür
14-12-2019
-
Allah, İnsan, Hata Ve Af
29-11-2019
-
Turan Ülküsünün Girizgâhı
20-11-2019
-
Tedbir ve Korkaklık
02-11-2019
-
Dikenler ve Güller
19-10-2019
-
Banane Amerikadan
11-10-2019
-
Endamsız Salgın
04-10-2019
-
Pasta Yoksa Birbirimizi Yiyelim
27-09-2019
-
Ahh Ah!..
13-09-2019
-
Sadece Seyrediyoruz -2-
07-09-2019
-
Sadece Seyrediyoruz
06-09-2019
-
Kurumsal Dedikodu
30-08-2019
-
Şaplakçılar
08-08-2019
-
YOBAZ BAYKUŞLAR
18-07-2019
-
HAYALLERİMİZ ÇÜRÜYOR
12-07-2019
-
Yetişkinler Nereye Gidiyor
04-07-2019
-
Neden Böyle Oldu Furyası
27-06-2019
-
Müslüman Saati -2-
20-06-2019
-
Müslüman Saati
19-06-2019
-
Olmayan Ülkenin Pastacıları -2-
13-06-2019
-
Olmayan Ülkenin Pastacıları
12-06-2019
-
Ömerler Hıdır Oldu
30-05-2019
-
Dünya Vatandaşlığı -2-
25-05-2019
-
Dünya Vatandaşlığı
24-05-2019
-
Estetiğin Köy Hali
17-05-2019
-
Kutuplaşacağız
10-05-2019
-
Sağım Solum
02-05-2019
-
Köhne Aydınlar
25-04-2019
-
Zaman, Mekân ve İnsan
17-04-2019
-
Safları Sık Tutalım
03-04-2019
-
Kilisenin Masum (!) Çocukları (2)
29-03-2019
-
Kilisenin Masum (!) Çocukları
28-03-2019
-
Yok Oluşun Başlangıcı
22-03-2019
-
Akıl Düzeni
15-03-2019
-
Millet Şahsiyeti
28-02-2019
-
Değerlerimiz
20-02-2019
-
Adi-L-Tablolar
15-02-2019
-
Vazife Bozgunu
07-02-2019
-
Muhalefet Ahlakı
30-01-2019
-
Şiir ve Zaman
23-01-2019
-
Milli Beka: Suriyeli Göçmenler -2-
18-01-2019
-
Milli Beka: Suriyeli Göçmenler -1-
17-01-2019
-
Milli Beka: Suriye´de ABD, PKK ve İsrail Üçgeni
09-01-2019
-
Huzursuz Beyinler
03-01-2019
-
Kitapsız Okurlar
26-12-2018
-
Sanat
19-12-2018
-
Kucağa Oturup Sakal Yolanlar
12-12-2018
-
Sükût ve Esrarı Tüm Devirler?
05-12-2018
-
Dostluk Üzerine
28-11-2018
-
Şucular ve Bucular
21-11-2018
-
Varlığın Yok Hali
14-11-2018
-
Kadın Mühim, Aile Ehemdir
07-11-2018
-
İctimai Sulhun Ehemmiyeti
31-10-2018
-
Türklük, Irk Mı Millet Mi?
24-10-2018
-
Taner Abi Yazdıkların Doğrudur
17-10-2018
-
Işıldayan Dönekler
10-10-2018
-
Tıyniyet ve Mücadele
03-10-2018
-
Gençler Biraz Daha Gayret
26-09-2018
-
Menfaatin Yolu Düzdür
19-09-2018
-
Yönetemeyenler
12-09-2018
-
Moda: Teşhircilik ve Yokoluş
05-09-2018
-
Kendinden Büyük Tek Ülke: Türkiye
25-08-2018
-
Sadakat Mi Sefil Kölelik Mi?
15-08-2018
-
Acillerin Dünyası
01-08-2018
-
Haritanın Ufku
25-07-2018
-
Çirkinler ve Artistler
18-07-2018
-
SES GETİREN ÖLÜMLER 1
11-07-2018
-
ZAMANA KARŞI 1
04-07-2018
-
TEK İNANIŞ
27-06-2018
-
KİFAYETSİZLER VE MUSALLA
20-06-2018
-
DAVA ERLERİ
13-06-2018
-
MAHSUN VATAN DOĞU TÜRKİSTAN
06-06-2018
-
ENDÜLÜS
30-05-2018
-
ZÜBÜK KARDEŞLİĞİ
23-05-2018
-
YEDİ NEFES, BİR AYASOFYA
16-05-2018
-
DANSÖZLER VE OYNAŞLARI
09-05-2018
-
VARSAYIM KÖLELERİ
02-05-2018
-
KİTAPLAR VE MABEDLERİ
25-04-2018
-
HATT-I MÜDAFAA YOKTUR, SATH-I KARDEŞLİK VARDIR?
17-04-2018
-
EMEKSİZLERİN GENÇLİĞİ
11-04-2018
-
EĞRİLER ÜLKESİNİN MÜTEŞABİH DOĞRULARI
04-04-2018
-
NAZARLAR VE KURUMLAR (ÜNİVERSİTE)
28-03-2018
-
BEDELSİZ HASLET EDEB
27-03-2018