Zaman, Mekân ve İnsan
Zaman: İnsanoğlundan önce var olmuş ve insan için yaratılmış en büyük nimetlerden biridir. Aslında kâinatta bildiğimiz ve şu an itibariyle bilmediğimiz her varlık, yine insanoğlu için yaratılmıştır. Zamanla birlikte yeryüzü, gökyüzü ve uzay âlemindeki her bir zerre gibi mekân da bu nimetlerin en önemlisidir. Zamanın nedense canlı bir varlık olduğuna dair içimde güçlü bir kanı var. Bu durum, ilmi bir açıklama ile ispat edilmedikçe hükmünün kıymeti elbette yoktur, lakin insanın ve diğer varlıkların hayat denilen süreçlerini içinde barındıran zamanında canlı olması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü insanların boş süresi için ?zamanı öldürme? sözü kullanılmaktadır. Peki, bitkiler bu kategoriye giriyor mu suali tam cevap bulmamaktadır. O halde baktığımızda zaman ölmüyor, bilakis kendi hayatı içinde olan diğer varlıkları öldürüyor denilirse pekte yanlış olmaz. İnsanoğlu, büyük zamanın içinde kendi vaktini değerli kılıp kılmadığıyla alakalı bir durum var kanaatimce. Yani benden önce de var olan ve benden sonrada sürecek bu geniş dilimde, bana ayrılan vakti nasıl geçirdiğim hususu, hem şahsi hem de genel zamanın hayat kavramına bir değer veya değersizlik katmaktadır. O halde, insanoğlunun zamanı öldürdüğü tezinin kolaycılık olduğu; zaman mefhumu içerisinde kendine verilen ve ömür denilen bu vakti nasıl geçirdiği asıl konuşulması gereken husustur.
Zamanın kıymeti diye son zamanlarda mühim kitaplar ve programlar icra edilmekte, sürekli telkinlerle zamana ehemmiyet gösterilmesi belirtilmektedir. Evet, bu doğrudur ve Allah (cc) kitabında vaktin ne denli kıymet arz ettiğini defalarca zikretmiştir. Şu gökyüzündeki mekânsal bir alan kaplayan güneşin, ayın, dünyanın ve diğer yıldızların da zaman kavramını düzenlemek üzere görevlendirildiğini düşündüğümüzde; karşımızda ne denli bir hazinenin olduğunu görmemiz gerekmektedir. Zamanın bir define olduğunu kabul edersek, bu kıymetli varlığın bize ayrılan süresini mana ve estetikle süslemeliyiz. Mana, islamın bize emrettiği veya yasakladıklarını dâhilinde toplayan bir kavram iken estetik ise insanlık medeniyetinin kazanımlarını ifade etmektedir.
Mekânı yaşanabilir ve insanı ise yeryüzünün halifesi olduğu hakikatini ispatlamak üzere değerlendirildiğinde; ortaya büyük bir medeniyet çıkacaktır. Bugünün arızaları ve sıkıntıları aslında zaman, mekân ve insan kavramının tam olarak ne ifade ettiğini anlamamaktan ileri gelmektedir. Bu üç kavram öylesine birbirinin mütemmim cüzleridir ki, dengeli ve orantılı olunmadığında hepsi birden kıymetsizleşmektedir. Örneğin çok kalabalık bir şehirde yaşayan insanların zamanın nasıl geçtiğini, mekânın ne denli ruhu bunaltıp sıktığını ve insanlarının da çekilmez, fırıldak ve güvenilmez olduğunu fark etmesi ve dillendirmesi bu üç kavramın birbirini tamamlayan unsur olduğunu kanıtlamaktadır. Bir örnek daha verecek olursak yirmili yaşlara kadar köyünde veya ilçesinde yaşayıp sonrasında okul veya çalışmak üzere büyük şehirlere giden ve emekli olan birine hatıralarını sorduğunda yarısından fazlasını mekânın daha küçük ve insanların daha az olduğu birinci yerden anlattığını fark edeceksiniz. Zira çokluk niteliği getirmez, bilakis ekseriyetle niteliği öldürür.
Yaşadığımız hayatı güzelleştirmenin en önemli unsuru vaktin o derin gücünü görebilmektir. Allah´ın kitabında verdiği kıymeti fehmetmemiz gerekmektedir ki, yaşanılabilir mekânlar oluşturabilelim. Yoksa çok çalışmakla ve çok maddi imkânla zamana kıymet biçilmez ve mekânlar güzelleştirilmez.
Mekân: Bu bir ilahi düzenin fotoğrafının yeryüzüne yansımasıdır. Zira insanlar mekânlara hangi nazarla bakarsa, mekânlarda insanlara o minval üzere hatıra bırakır. Mekân, zamanla insan arasındaki ilişkiyi kuran bir yapıdır. Çerçevesi maddi bir alanla sınırlandırılamaz. Gözün görmesi veya ayağın basması yeterli değildir. Mesela zamanını iyi değerlendiren kişiler insanların kalplerinde, gönüllerinde ve zihinlerinde öylesine yer eder ki, dünyanın kat be kat büyüklüğüne denk gelir. Haliyle mekânların maddi nazarı bizim izahatımız için eksik kalır. Yani zamanı iyi bilen ve anını doğru okuyup ona göre değerlendirenler, hem madden hem manen arz-ı âlemde ve gönüllerde önemli yer edinir. Örneğin Eyüp Sultan Hazretlerinin hayatını incelediğimizde hem Medine de hem İstanbul´da hem de gönüllerde büyük yer edinmesi, meramımızın küçük bir izahatıdır. Bu durum bize toprağın aslında bir öneminin olmadığı, bizim ona yüklediğimiz mandan dolayı vazgeçilmez olduğu ortaya çıkmaktadır. Aynı Âşık Veysel´in ?güzelliğin on para etmez bu bendeki aşk olmasa? dediği gibi. Mesela bizim şu anki vatanımıza ecdadımız hiç gelmeseydi buralar bizim için güney Amerika topraklarından farksız olacaktı. Haliyle buralardaki zamanın bize verdiği hatıralardan dolayı manası ve muhafazası büyük önem arz etmektedir. Onun için mekânları daha kıymetli hale getirebilmek için zamanı iyi değerlendirip ona bir kıymet ve mana katmak gerekir. Dağ, taş, ova ve nehirler ile gönüller bir sesin, bir ışığın içinden süzülüp aşk ile harmanlandığında ve işte beklenilen heyecan denildiğinde ancak mekânın bir yer kapladığını görebiliriz.
İnsan: Aslında insanoğluna eşrefi mahlûkat denilmişken burada yazacağım her husus çaresiz ve eli kolu bağlanmış kalacaktır. Lakinasıl mesele yaratılmış olan kıymeti muhafaza edip etmemektir. Yani insan olmak sadece bedenen ve fiziken değil; ruhen ve kalben bunu başarabilmektir. Zamanın manasına varmış, mekânsal bir çığır açmış, metafizik âlemini avucunun içine alan ve bu döngünün mimarının ne denli büyük olduğunu idrak edebilenler bizim yazımızdaki insan tanımına girebilir. Yoksa yaşamaktan kastımız Üstad Necip Fazıl´ın dediği gibi ?siz hayat süren leşler?? ifadesine uyanlardan bahsetmiyoruz. Bir âna, bir güne, bir yıla ve bir asra damga vurmaktır bizim gayemiz. İnsan, bir arayış ve anlayış temsilcisi olduğu vakit, fezanın içinde yolculuğun mucidi olarak hikmete ram olacaktır. Zamanın farkına varmak, bir yetim bakışının bir asra bedel olduğunu görmektir. Bulunduğu ortamı nezihleştirmektir. İnsan olmak mesela; karçe kuşunun ardına takılıp gitmektir. Sayılar sayıp bu sayıların sonunu getirebilmektir.
Zaman, mekân ve insan algısı yaratılış hakikatinin değişmez ölçüsüdür. Şehirler veya bir çalışma masası yahut bir sokak kedisinin dünyasına yerleşmek bir yanda; her akan saniyenin ehemmiyeti ve yüzyıllar içinde önemsiz bir noktayı fikretmek bir yana, ömür süresince adın duyulduğunda halisane hissiyat aktarabilmek başka bir yana?
Sözlerin bitmeyecek şekilde uzama ihtimalinin olduğu bu konuda bizden önceki zamana, mekâna ve insana dahlimiz olamaz; ancak bugün ve yarının her vakti, her yeri ve her kişisinden sorumluyuz?
YAZARIN DİĞER YAZILARI
-
Yüz Yıllık Sabitemiz: Metodsuzluk
07-03-2022
-
Kim Bulacak Bu Sırrı
28-02-2022
-
Kendimize Benzemeyen Kendimiz
21-02-2022
-
Yapay Doğallık
14-02-2022
-
Bizim Zamanın Yanılgıları
22-01-2022
-
Türkçenin Veçheleri 2
14-01-2022
-
Türkçenin Veçheleri 1
16-12-2021
-
Vahşi Düzenin Kitapları
09-12-2021
-
Şiir ve Zaman
02-12-2021
-
Gerçekleri Konuşmayın
12-11-2021
-
Şartlı Eğitim
04-11-2021
-
Demeyeyim Demeyeyim Diyorum Ama…
20-10-2021
-
Vazgeçilmez Kötümüz
15-10-2021
-
Çöplerin Kaptanları
08-10-2021
-
Yıkılan Şehirler (Kültür ve Medeniyet Notları)
23-09-2021
-
Bir Koltukta İki Karpuz
08-09-2021
-
Vakt-i Cesaret
25-08-2021
-
Komşuda Pişmiyor, Bize De Düşmüyor
29-07-2021
-
Enderun’dan Gaybûbete
10-07-2021
-
CAN ÇEKİŞEN MAÂRİF
03-07-2021
-
Köstebekgiller
17-06-2021
-
Ruhu Çırpılmış Şehirler
10-06-2021
-
İlmin Meydanında Yoksul Müslüman
02-06-2021
-
Aşkın Civarındayız
26-05-2021
-
Timsalin Tılsımı
19-05-2021
-
Tenâkuz Boşluğundaki Ölüm
17-05-2021
-
İçime Seyahat: Karmaşa
07-05-2021
-
Numarasız Gözlük
28-04-2021
-
Döneğe Kapılmak
21-04-2021
-
Ağustos Böceği
15-04-2021
-
Yeni Bir Gün Seçeneği
08-04-2021
-
Bu Memleketten Çok Şey Olur
31-03-2021
-
Hayatımız Mesela
24-03-2021
-
Kaosun İstikrarı
20-03-2021
-
Görünen Köy Kılavuz İster
10-03-2021
-
Demokratik Savaş Tohumları
03-03-2021
-
Fikri Cemre
25-02-2021
-
Ağlamanın Biçimi
15-02-2021
-
İçimizdekilerin Anatomisi
09-02-2021
-
Tamahın Zindanı
01-02-2021
-
Terk Eden Kurtulur Ya Da Boğulur
25-01-2021
-
Hissi Cemre
13-01-2021
-
El Ne Der
07-01-2021
-
Güçlüler ve Haklılar
31-12-2020
-
Mihenk Taşı
23-12-2020
-
Bilimsel Satılıklar
09-12-2020
-
Kalıplara İsyan
05-11-2020
-
Kavgacı Türkler
21-10-2020
-
Tezat Yumağı
15-10-2020
-
Sinemizdeki İltihap
08-10-2020
-
Misket
30-09-2020
-
Milli Muhalefet
24-08-2020
-
Fırsatçı Soytarılar
04-06-2020
-
Türkün Ruh Kökü
29-05-2020
-
Nasipsizler
15-05-2020
-
Kuşlar Yuvada, Atlar Ahırda, İnsanlık Nerde
06-05-2020
-
Üçüncü Haçlı Seferleri: Cumhuriyet Öncesi
27-04-2020
-
Gayrı Milli Muhalefet
06-04-2020
-
Delilerin İtibarı
26-03-2020
-
İslamın Müslümanları
18-03-2020
-
Tarih Dersleri
11-03-2020
-
İspatlı Yalan
28-02-2020
-
Teşekkür Borcu
19-02-2020
-
İnan Dost
13-02-2020
-
Neler Oluyor Burada
06-02-2020
-
Devlet
30-01-2020
-
Beyaz Enteller
23-01-2020
-
Sözün İstikameti
15-01-2020
-
Gafletli Şuur
01-01-2020
-
Yakın Gözlüğü
30-12-2019
-
Bir İkiden Büyüktür
14-12-2019
-
Allah, İnsan, Hata Ve Af
29-11-2019
-
Turan Ülküsünün Girizgâhı
20-11-2019
-
Tedbir ve Korkaklık
02-11-2019
-
Dikenler ve Güller
19-10-2019
-
Banane Amerikadan
11-10-2019
-
Endamsız Salgın
04-10-2019
-
Pasta Yoksa Birbirimizi Yiyelim
27-09-2019
-
Ahh Ah!..
13-09-2019
-
Sadece Seyrediyoruz -2-
07-09-2019
-
Sadece Seyrediyoruz
06-09-2019
-
Kurumsal Dedikodu
30-08-2019
-
Şaplakçılar
08-08-2019
-
YOBAZ BAYKUŞLAR
18-07-2019
-
HAYALLERİMİZ ÇÜRÜYOR
12-07-2019
-
Yetişkinler Nereye Gidiyor
04-07-2019
-
Neden Böyle Oldu Furyası
27-06-2019
-
Müslüman Saati -2-
20-06-2019
-
Müslüman Saati
19-06-2019
-
Olmayan Ülkenin Pastacıları -2-
13-06-2019
-
Olmayan Ülkenin Pastacıları
12-06-2019
-
Ömerler Hıdır Oldu
30-05-2019
-
Dünya Vatandaşlığı -2-
25-05-2019
-
Dünya Vatandaşlığı
24-05-2019
-
Estetiğin Köy Hali
17-05-2019
-
Kutuplaşacağız
10-05-2019
-
Sağım Solum
02-05-2019
-
Köhne Aydınlar
25-04-2019
-
Zaman, Mekân ve İnsan
17-04-2019
-
Safları Sık Tutalım
03-04-2019
-
Kilisenin Masum (!) Çocukları (2)
29-03-2019
-
Kilisenin Masum (!) Çocukları
28-03-2019
-
Yok Oluşun Başlangıcı
22-03-2019
-
Akıl Düzeni
15-03-2019
-
Millet Şahsiyeti
28-02-2019
-
Değerlerimiz
20-02-2019
-
Adi-L-Tablolar
15-02-2019
-
Vazife Bozgunu
07-02-2019
-
Muhalefet Ahlakı
30-01-2019
-
Şiir ve Zaman
23-01-2019
-
Milli Beka: Suriyeli Göçmenler -2-
18-01-2019
-
Milli Beka: Suriyeli Göçmenler -1-
17-01-2019
-
Milli Beka: Suriye´de ABD, PKK ve İsrail Üçgeni
09-01-2019
-
Huzursuz Beyinler
03-01-2019
-
Kitapsız Okurlar
26-12-2018
-
Sanat
19-12-2018
-
Kucağa Oturup Sakal Yolanlar
12-12-2018
-
Sükût ve Esrarı Tüm Devirler?
05-12-2018
-
Dostluk Üzerine
28-11-2018
-
Şucular ve Bucular
21-11-2018
-
Varlığın Yok Hali
14-11-2018
-
Kadın Mühim, Aile Ehemdir
07-11-2018
-
İctimai Sulhun Ehemmiyeti
31-10-2018
-
Türklük, Irk Mı Millet Mi?
24-10-2018
-
Taner Abi Yazdıkların Doğrudur
17-10-2018
-
Işıldayan Dönekler
10-10-2018
-
Tıyniyet ve Mücadele
03-10-2018
-
Gençler Biraz Daha Gayret
26-09-2018
-
Menfaatin Yolu Düzdür
19-09-2018
-
Yönetemeyenler
12-09-2018
-
Moda: Teşhircilik ve Yokoluş
05-09-2018
-
Kendinden Büyük Tek Ülke: Türkiye
25-08-2018
-
Sadakat Mi Sefil Kölelik Mi?
15-08-2018
-
Acillerin Dünyası
01-08-2018
-
Haritanın Ufku
25-07-2018
-
Çirkinler ve Artistler
18-07-2018
-
SES GETİREN ÖLÜMLER 1
11-07-2018
-
ZAMANA KARŞI 1
04-07-2018
-
TEK İNANIŞ
27-06-2018
-
KİFAYETSİZLER VE MUSALLA
20-06-2018
-
DAVA ERLERİ
13-06-2018
-
MAHSUN VATAN DOĞU TÜRKİSTAN
06-06-2018
-
ENDÜLÜS
30-05-2018
-
ZÜBÜK KARDEŞLİĞİ
23-05-2018
-
YEDİ NEFES, BİR AYASOFYA
16-05-2018
-
DANSÖZLER VE OYNAŞLARI
09-05-2018
-
VARSAYIM KÖLELERİ
02-05-2018
-
KİTAPLAR VE MABEDLERİ
25-04-2018
-
HATT-I MÜDAFAA YOKTUR, SATH-I KARDEŞLİK VARDIR?
17-04-2018
-
EMEKSİZLERİN GENÇLİĞİ
11-04-2018
-
EĞRİLER ÜLKESİNİN MÜTEŞABİH DOĞRULARI
04-04-2018
-
NAZARLAR VE KURUMLAR (ÜNİVERSİTE)
28-03-2018
-
BEDELSİZ HASLET EDEB
27-03-2018