Ligin ilk yarısında kendi evimizde Kayserispor´a mağlup olmuştuk. Kayserispor´lu taraftar futbolcu ve hatta teknik heyet bu galibiyete öyle sevinmişlerdi ki, ligi tanımayan birine sorsanız şampiyon olduklarını düşünebilirdi. Yıllardır süregelen bu iki şehrin maçları sürekli rekabet içinde geçmektedir. Tarihe geçmiş Kayseri olayları maalesef bu rekabetin futbol tarafları arasında bir hınç gösterisi haline gelmiştir. Her maç öncesi ve sonrası edilen tezahüratlar, söylenen küfürler ve maç değil savaş atmosferinde geçen müsabakalar. Kayserispor teknik direktörüne bu iki takım arsındaki rekabeti birileri abartarak anlatmış olacak ki, gerek Sivas´taki maçta, gerekse de pazar günü Kayseri´de oynanan maçta Rumen çalıştırıcının teknik adamı mı yoksa takımın amigosu mu olduğunu anlamakta zorlandım. Maçtan önce Başkan Mecnun Odyakmaz Sivas´ta oynanan ilk yarı maçını kastederek; ?Bizde Kayseri´de galip gelerek onların Sivas´ta yaptığını bizde orda yapmak istiyoruz? demişti.
Deplasmanda alınan puan elbette çok önemli. Kayseri takımı kolay bir takım değil. Özellikle yukarıda bahsettiğim gibi bu iki komşu ilin yıllara dayanan rekabeti bu maçlara ayrı bir önem katar. Futbolcu ya da Teknik adamlar için ligin herhangi bir maçı gibi görünse de taraftar böyle düşünmez. Pazar günü tüm yiğidolar Sivas´ta Kayserinin yaptığını Kayseri´de onlara misliyle yapma arzusu taşıyordu. Ama maalesef tatsız tutsuz bir maçın ardından umduklarını bulamadılar. Bir önceki hafta Galatasaray´a karşı oynadıkları futboldan eser yoktu. Pozisyon üretmekte zorlanan pas yapmayı unutmuş bir takım vardı sahada. Aybaba sahaya klasik 11´le çıktı. Ziya´nın cezalı olması nedeniyle yerine Hakan Bilgiç´e görev vermişti. İki takımın birbirinden çekindiği bu yüzden maçın tamamına yakınını orta alan mücadelesi şeklinde geçen bir maça şahit olduk.
KONE KAYIPLARDA?
Geldiği günden itibaren taraflı tarafsız tüm futbolseverlerin takdirini toplamış, oynadığı futbolla herkesin beğenisini kazanmış olan Kone uzun süredir form düşüklüğü nedeniyle bir türlü istediği oyunu sahaya yansıtamıyor. Uzun süreli ve takımın Banko oynayan oyuncularını formda tutmak Teknik adamların işi. Aybaba aslında bu durumun farkında. Ancak nedendir bilinmez, Muhammed Demir gibi bir oyuncuyu bu dönemlerde kullanmak istemediğini de çözmüş değilim. Kone 34 yaşında, maç temposu ve sürekli oynaması bu oyuncunun verimliliğini elbette ki düşürecektir. İşte son örneği Kayseri deplasmanında ortaya çıktı. Maalesef maçın 42.dksında sakatlanarak oyundan çıkmak zorunda kaldı. Adale sakatlığı ne kadar sürer yapılan kontrollerden sonra belli olacak. Umut ederim uzun bir süre yeşil sahalardan uzak kalmaz.
ROBINHO FARKI?
Dünya markası bir yıldızın neler yapabileceğini hepimiz gördük. İleri ki haftalarda lige adapte olan ve fizik gücü hazır olan bir Robinho çok can yakacaktır. Kayseri maçında attığı enfes gol bir dünya markası olduğunu tescilledi. Robinho takıma adapte olduğu zaman Hakan veya Rybalka´dan biri kulübeye çekilecek. Aybaba burada akılcı davranmak zorunda, Rybalka yetenekli bir oyuncu, Hakan Arslan ise tam bir savaşçı. N´Dınga´dan vazgeçmeyecek gibi. Tahmin ediyorum, Rybalka ve Robınyo ikilisine görev verecektir. İki oyuncunun da topla oynama yetenekleri ve düşünceleri birbirini olumlu etkileyecektir.