İnsan kendini nerede konumlandırıyorsa hayata da oradan bakıyor. İçinde yaşadığı gezegen de meydana gelen tüm hareketlerden de direkt veya dolaylı bir şekilde etkileniyor. Etkilenme durumuna göre fiziksel ruhsal ve psikolojik olarak bir tepki içine giriyor. Etki ve tepki arasında sıkışan insan bir çıkış yolu aramaya başlıyor. Arayış kimi zaman lehine kimi zaman aleyhine sonuçlanabiliyor. Netice de tercih ettiği yolda yürümeye karar veriyor. Kendini konumlandırdığı yerden yine kendi tercih ettiği araçla ulaşmak istediği hedef lokasyonuna doğru ilerlerken kullandığı navigasyonun belirlediği güzergaha göre hareket ediyor.
İnsan, yaşadığı evi, büyüdüğü mahalleyi, çalıştığı işyerini, ömrünü geçirdiği şehri ve uğruna canını vereceği ülkeyi düşünürken de belli bir bakış açısı ile düşünüyor. Bu düşünceyi oluşturan zihinsel alt yapı eğer sağlam ise pozitif bir eylem alanı açıyor. Eğer alt yapı sağlam değil ise negatif bir düşünce tüm bakış açısını şekillendiriyor. Bu kişinin hem konuşmasına hem de yazılarına net bir şekilde yansıyor.
Ben yazılarımda genel anlamda bir çerçeve çizmeye, kendi okumalarım, gözlemlerim, tecrübelerim doğrultusunda bir değerlendirme yapmaya çalışarak bir sonuca ulaşmaya dikkat ederim. Pozitif olmak beni mutlu ediyor. Eleştirirken bile yapıcı olmaya dikkat ediyorum. Bazen lafı uzatmayı ve dolaylı olarak izahat yapmayı da bir metot olarak kullanıyorum.
Bu tür yaklaşımım zaman zaman eleştiri konusu olsa da, günlük hayatta, iş hayatında, insanlar arası iletişimde yaşanan sıkıntıları dile getirmekten de geri durmuyorum. Şehrimizde o kadar problem varken, ülke sıkıntılar içindeyken, konuştuklarımın, yazdıklarımın tırnak içinde “havadan sudan yazmak veya konuşmak” olarak tanımlanması gerçekten de çok hoşuma gitti. Eleştirilmekten çekinmeyen bir kişi olarak her eleştiriyi de bir fırsat olarak görmeye çalışıyorum.
Evet, hayat çok kolay değil. Yaşam her geçen gün zorlaşıyor. Ülkemizde ve çevre ülkelerde olup bitenlere karşı asla duyarsız kalamayız. Tüm bu olanlarla birlikte yaşam yine devam ediyor. Hayat devam ederken insanın havaya ve suya ihtiyacı olduğunu unutmamak gerekir diye düşünüyorum.
Ülkemizde o kadar çok sıkıntı var ki. Sayfalarca yazsak, günlerce konuşsak yine bitiremeyiz. Susmalı mıyız? Tabii ki asla. Sıkıntılarımızı, dertlerimizi konuşmalı, yazmalı, haykırmalıyız. Hem de sesimiz kısılana kadar haykırmalıyız. Ama insanın yaşaması için havaya ve suya ihtiyacı var bunu da unutmamalıyız.
Evet, yoksulluk var, gençler perişan, aileler ise çaresiz. Adalete olan güven azalmış. Gücü parasından ve diğer imtiyazlardan alanların sesi halkın sesini bastırmış. Hak arama mücadelesi verenlerin özgürlük alanları daralmış. Ben de her bilinçli vatandaş gibi tüm bunları görüyorum ve duyuyorum. Olup bitenlere kayıtsız kalmıyorum. Bu vesile ile bir kez daha buradan yazıyorum. Ama sürekli aynı konuları yazmanın, aynı şeyleri ifade etmenin sözün kıymetini düşürdüğünü de biliyorum. Bundan dolayı bir mola kıvamında farklı konular üzerinden de yazılarla içimizi rahatlatmaya çalışıyorum. Hepimizin rahatlamaya, havaya ve suya ihtiyacı var. Havadan sudan konuşmaya ve yazmaya ihtiyacı var. Daha iyi konuşmak için suya, daha uzun soluklu koşmak ve mücadele etmek için havaya ihtiyacımız var, unutmayalım.
Bizler birbirimize karşı hareket alanları açmak zorundayız. Kendi çemberimizi çizerken bencil düşünmemeliyiz. Gezegenimiz o kadar geniş olduğu halde biz kendi yaşam alanlarımızı daraltıyoruz. Sevgimizi, kısır çekişmelere, kişisel hırslara, mevki makam ve parasal çıkarlarımıza, ideolojik yaklaşımlarımıza kurban ediyoruz. Birbirimizi geliştirmek yerine çekiştirmeyi, işlerimizi kolaylaştırmak yerine zorlaştırmayı, sosyal hayatta gülümsemek yerine surat asmayı marifet zannediyoruz.
Hayat yolunda ilerlerken, bu yolu, yokuşu ile çukuru ile düz yolu ile yeşilliği ile dağları ve taşları ile nehirleri, gölleri ve ovaları ile sevmek gerekiyor. Sürekli dağları, yokuşları, taşları, çukurları düşünürsek yol bitmez, adeta işkenceye dönüşür. Sürekli düzlükleri, yeşillikleri, nehir ve gölleri de düşünürsek yine yol bitmez. Bir engel hayal kırıklığına uğratır. Bir zorluk demoralize eder hepimizi.
Her canlının ihtiyacı olduğu gibi bizimde havaya ve suya ihtiyacımız var. Arada sırada havadan sudan konuşmaya ve yazmaya ihtiyacımız var.
Selam ve saygılarımla…