İnsanı değerli kılan en önemli şey karakteridir. İnsan karakterinin oluşumundaki en önemli unsur ise genetik aktarım ile birlikte doğduğu ve büyüdüğü ailesidir. Sonra çevresi ve aldığı eğitim gelmektedir. İnsanın karakterine bağlı gelişen iletişimle birlikte ortaya koyduğu duruşu, tavrı ve bakış açısı ise onun kırmızı çizgelerini oluşturur. O yüzden “bir duruşu olmalı insanın” diye toplum içinde yaygın bir motto vardır. Özel konuşmalarda, siyasi paylaşımlarda ve toplumsal sorunların konuşulduğu birçok yerde, insan ilişkileri ve bu ilişkilere bağlı meydana gelen çelişkili durumlarda sözün dönüp dolaşıp bu cümle ile bittiğine defalarca şahit olmuşuzdur.
Evet, bir duruşu olmalı insanın. O kadar önemli bir mottodur bu. Bu sözün ifade edildiği tüm metinlerde, bu sözün altının kırmızı ve kalın bir çizgi ile çizilmesi, yine kalın ve büyük harflerle yazılması gerekir. Hatta biraz abartalım. Bu söz büyükçe bir kâğıda yazılıp çerçeve ettirilerek insanların çokça girip çıktıkları, kamusal ve özel mekanlara, yöneticilerin idari ofislerine hülasa herkesin okuyacağı yerlere asılmalıdır.
Evet, bir duruşu olmalı insanın. Bu insan, toplumu yetiştiren en önemli unsur olan anne ise. Evet, annenin bir duruşu olmalı. Evinin merkezinde durmalı. Canından çok sevdiği ailesini ve çocuklarını korumalı. Şefkati ve merhameti ile zekâsı ve duygusallığı ile onlara kucak açmalı. Ailesinin ve çocuklarının yanında bir denge unsuru olmalı. Ama hiçbir zamanda kendi dengesini bozmamalı. Bozdurtmamalı. Bir anne duruşu ortaya koymalı.
Evet, bir duruşu olmalı insanın. Bu insan, toplumun temel yapı taşı olan ailenin direği baba ise. Evet, babanın da bir duruşu olmalı. Evinin harcı, kolu ve kanadı olmalı. Cesareti, sabrı, metaneti ile kalkan olmalı. Değer verilmeli. Değerini korumalı. Güçlü olmalı. Gücünü eşinin ve çocuklarının karşılıksız sevgi ve sadakatinden almalı. Sözünün üstüne söz söylenmemeli. Bir baba duruşu ortaya koymalı.
Evet, bir duruşu olmalı insanın. Bu insan, toplumun her bir ferdini eğiten, bilgiye yönelten öğretmen ise. Evet, bir öğretmenin de bir duruşu olmalı. Sevgi ve ilgi ile bilgiyi kuşatan olmalı. Bir çınar gibi kök salmalı. Bir sarmaşık gibi berrak zihinleri sarmalı. Gülümsemesi ile güven vermeli. Motivasyonu ile özgüven aşılamalı. Bir öğretmen duruşu ortaya koymalı.
Evet, bir duruşu olmalı insanın. Bu insan, toplumu yönlendiren, kitleleri coşturan, aynı yürekleri harekete geçiren bir lider ise. Evet, bir liderin de bir duruşu olmalı. Vizyonu ile geleceği görmeli. Aydın kişiliği ile ufuk açmalı. Ümit saçan sözleri ile heyecan oluşturmalı. Muasır medeniyeler seviyesinin ötesine yol arkadaşlarını, yoldaşlarını, sevenlerini, milletini, ülkesini taşımalı. Fedakârlığı kişisel menfaatleri içinde değil vatanı için olmalı. Bir lider duruşu ortaya koymalı.
Evet bir duruşu olmalı insanın. Kim olursa olsun bir kırmızı çizgisi olmalı. Hangi meslekten, hangi milletten, hangi cinsiyetten, hangi siyasetten, hangi dinden olursa olsun bir duruşu olmalı insanın. Haklının, doğrunun, adaletin, şeffaflığın, özgürlüğün, demokrasinin ve cumhuriyetin mücadelesini vermeli. İnandığı ve mücadele ettiği, uğruna savaş verdiği değerlerin adına bir duruş ortaya koymalı. Dimdik durmalı. Doğruları eğip bükmeden söylemeli. Nezaketten ödün vermeden ama haksızlığa da boyun eğmeden sözün en güzelini söylemeli.
Bu haftaki yazımda, “bir duruşu olmalı insanın” mottosundan yola çıkarak, birey, anne, baba aile ile birlikte öğretmen ve lider çerçevesince bir değerlendirme yapmaya çalıştım. Ne olursak olalım, nerede olursak olalım fark etmez. Yaşam devam ettiği sürece bir duruşu, bir tavrı, bir onuru ve bir kırmızı çizgisi olmalı insanın diyerek bu haftaki yazımı burada sonlandırıyorum.
Saygılarımla.