Şadiye ÖZTÜRK

Şadiye ÖZTÜRK

10 YIL ÖNCE, 10YIL SONRA

Yeni bir seçim sath-ı mahalline girdiğimiz bu günlerde şu tarz konuşmalara eminim siz de şahit olmuşsunuzdur. ''Aman canım bıktık bu Erdoğan'ı her yerde görmekten, bu adamda her şeye karışıyor, bu kadar da olmaz'' tarzında…

Bunu diyenler ya muhalefet oluyor, ya da hiç siyasetle, yakın tarihiyle ilgilenmeyen 25-30 yaş altı gençler. Muhalefete diyecek hiçbir şeyim yok. Ülkemde ki muhalefet zaten evlere şenlik. Hükümet ''yol'' diyor, ''hastane'' diyor, ''baraj'' diyor, ''köprü'' diyor, ''refah seviyesi'' diyor, ''kalkınma'' diyor. Kadim muhalefetimiz ''sen zaten bunları yapmak zorundasın, görevin bu, yapacaksın'' deyip işin içinden çıkıyor. Adama sorarlar ''Ak Parti iktidara gelene kadar acaba bu ülkede hükümet yok muydu da bu hizmetler yapılmıyordu ''

Yapılmıyordu derken bu seviyede ve bu kalitede nadir dönemler hariç yapılmadı. Bunu demezsek her şeye kör muhalefet eden partilerin konumuna düşmüş oluruz. İlke olarak hep inkar, tam inkar fikrine karşıyım…

Beni ilgilendiren kesim muhalefet değil elbette…25-30 yaş altı gençler…Onlar maalesef bizim ve ebeveynlerinin yaşadıklarını yaşamadıkları için Ak Parti döneminden önceki Türkiye'yi kıyaslayamıyorlar. ''Yeni Türkiye'' söyleminin altını zihinlerinde dolduramıyorlar.

Ağızlarında sakız olan tek şey var. ''Erdoğan kendisine saray yaptırdı, orda da ebedî saltanat kurmak için başkan olmak istiyor.''

Bu bağlamda bazı şeyleri paylaşmak isterim. 19. Asrın sonlarında Osmanlı Devleti'nin sonlandırılması planları yapılırken içimizde ki akl-ı evvellere İngiliz efendileri şunu söylüyorlardı:

-Bu zamanda bir hanedan ülkenin gelirleriyle beslenir mi

Bize bu aklı veren İngilizlerin hala 2015 yılında dahi kraliyet ailesini vergileriyle beslemeleri manidardır.

Demokrasinin kalesi olan(!) batı ülkelerinin birçoğu ya krallıkla yönetiliyor, ya da kraliyet ailesini ünvan olarak yaşatıyorlar. Aynı zamanda Cumhuriyetle yönetilen ülkelere baktığımızda başta Çin, İran ve bir çok Afrika ülkelerini sayabiliriz.

Bir de saray, saray diye tutturdukları ve onun yok aylık elektrik faturasıyla asgari ücret şu seviyeye çıkarılır, emekliye çift ikramiye verilir diye bol keseden atıp tutuyorlar. İnsaf ehli olanları Avrupa'nın saraylarıyla Ak Sarayı değil, Osmanlının en ihtişamlı dönemlerinde ki saraylarımızı kıyaslamaya davet ediyorum. Sadece internetten dahi görerek kıyaslayabilirsiniz. Bir de bu vaatleri yapan Cumhuriyetimizi kurduğunu iddia eden (sanki bu halkın hiç dahli yok, her şeyi bu parti yapmış) kişilerin o dönem yaptıklarına bir bakın. Ülke savaştan çıkmış, insanlar açlıktan ölüyor (bu dönemde dillendirildiği gibi değil, gerçekten açlıktan ölüyor), İsmet İnönü'nün üniversitede okuyan oğulları için Topkapı Sarayı tahsis ediliyor ve günlük ısınması için tonlarca kömür yakılıyor. Osmanlıdan kalan birçok eser hasar görüyor ama yeterli bütçe olmadığından bu eserler ya yıkılıyor ya da kaderine terk ediliyor. Ama ne hikmetse ülkemin en ücra köşesine dahi heykeller yapılabiliyor, onun için bütçe ayrılabiliyor. Haktan bahsedenler hilafet kurtarılsın diye Müslüman ülkerin halkından gelen yardım paralarıyla banka kuruyorlar ve hala bu banka hissesinin %25'ini miras olarak yiyorlar. Bu ve buna benzer birçok şeyi sayfalarca anlatabiliriz…

Velhasılı gençlerimize acizane tavsiyem, yakın tarihlerini okumaları ve geleceklerini kimsenin boş söylemlerine kurban etmemeleridir. 10 yıl öncenizi hatırlayın, 10 yıl sonranıza karar verin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şadiye ÖZTÜRK Arşivi