Eriyorum buz gibi, sonsuza akıyorum
Yükselen alev gibi, külüme bakıyorum
Zamanın göğsünde uyanan rüya gibi
Sallanıyor gerçekler kazılmış mekan dibi
Çözülürken buluyorum atılan düğümleri
Ama neden bitmiyor cin-peri düğünleri?
Yağan kar tanelerinde saklanmış sanki sırlar
Bir çığı kucaklamış bahar kandıran kırlar
Ateş içinde doğan bir serin nefes alıp
Kundaklandım kendimi ağlarken dünde kalıp
Süzülen o aşikar karanlığa kayarak
Ben idim o mecnun bilinmezi sayarak
Parlayan keskin zümrüt içinde inci gibi
Gömülmüş bedenimde ölüm oysa tek diri
Yarılıp doğuyorum, ortasında ışığın
Bir bedduası belki her fecir bir aşığın
Us kabuğundan sızan her damlada kayboldum
Gel gör ki bir "O" vardı her dönüşte say buldum
Ruhumun taneleri sabrımın masasında.
Attığım zarım kaldı bir ömür kasasında
Sözüm taş kesiliyor bu göğün aynasında
Her zararım yek vücut sonsuzun faydasında
Bir yemin kadar berrak, bir yara kadar açık
Bir yumak örülmüş de şişi eğri ip kaçık
Yaşamak ne de tuhaf olmadan hiç farkında
Ölmek can mı veriyor iki ciğer arkında?...
Kendime dönüyorum ucunda her dalganın
İstiyorum ardından dua denen kalkanın
Anladım ki görünende ben bana bakıyorum
Gerdanıma kulluktan bir ahit takıyorum
Leylifer
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.