Şadiye ÖZTÜRK

Şadiye ÖZTÜRK

AYDINLANMAKTAN NEDEN KORKUYORUZ

Karanlığı, anlamak için aydınlığı bilmek gerekir. Çünkü her şey zıddı ile kaimdir. Her ikisi ikiz kardeş gibidir hep birlikte anılmışlardır. İkisinden birisinin olmadığını düşünürsek diğerinin anlamı kalmaz. Aydınlığın bol olduğu bir yerde karanlığın anlamı olmaz. Zifiri karanlığın olduğu yerdeki bir ışık bile kilometrelerce öteden kendisini fark ettirir. Çünkü aydınlığın karanlığa baskın olmak gibi bir özelliği vardır.

Siyasi partiler seçim atmosferine girdikleri günden itibaren; çeşitli konularda bildiriler, beyannameler yada hedeflerini ortaya koyan açıklamalarda bulunuyorlar. Benim beklediğim manada açıklamalar henüz gelmedi. Ya da ben tatmin olmadım. Hangi konuda derseniz insanların ahlaki değerlere bağlı, manevi değerlere saygı duyacak şekilde yetiştirilmesi konusunda. Bunun çok önemli olduğuna inanıyorum. Çünkü, Dünyanın en iyi programlarını da yapsanız, uygulayacak olan insandır. Toplumda bunun o kadar çok örneği var ki; insan kendisini bir manada sorumlu hissetmezse; yapacağı hiçbir işi sağlam yapmaz. Beklemesini ve gözlemesini istediğiniz değerlere de, sahip çıkmaz. Ancak, bunları idealist bir şekilde yetiştirdiğiniz insanlar yapacaktır. Bunun o kadar çok olumsuz örneği var ki; sormayın. İşte insanı bilgisayar alanında yetiştiriyorsunuz, o da en ince sahtekarlıklarla size geri dönüyor. Cahil ve bilgisiz dediğimiz, halkımızın aklının köşesinden bile geçmeyen çeşitli hilelerle, hurdalarla karşınıza çıkıyor. Devletine ve Milletine zarar veriyor.

Topluma ve Devlete yapılacak en büyük zararlar; öğretim görmüş insanlarımız tarafından yapılıyor. Demek ki; bir yerlerde hata yapıyoruz. Milli ve Manevi değerlerden yoksun bir şekilde yetiştirilen nesillerden ne bekliyoruz Şimdi birileri diyecek ki; o kadar kusur olur. O kusurlar bizlerde derin yaralar açıyor. Tamamen kendi toplumuna zıt bilgilerle donatılan nesiller, kendi toplumunun tüm değerlerine karşı çıkıyor. Hatta onlarla çatışıyor. Sayıları ne kadar azda olsa, işte onlar karanlığı temsil ettikleri için ortalığı karartıyorlar. O zifiri karanlıklar içerisinde az da olsa; aydınlığı temsil eden insanlar olursa; onlar kilometrelerce uzaklardan ışık gönderirler. Bizim de aydınlığın geleceğine dair ümitlerimiz yeşerir. Bu açıklamalardan sonra; Şurada alınan Din derslerinin birinci sınıftan itibaren okutulması konusunu destekliyorum. Ayrıca, değerler öğrenimi açısından, yetişen neslin öğrenmesi ve uygulaması adına yapılacak çalışmaları da destekliyorum. Muhalefet partilerinin de; desteklemesi gerektiğine inanıyorum. Söz konusu olan, Ülkenin geleceğini emanet edeceğimiz gençler olunca; kısır çekişmeleri bir tarafa bırakmak gerektiğine inanıyorum. İnsanları senelerden beri yetiştirdik, öğrettik, uzman ettik. Ancak, onlardan bazıları; maneviyattan yoksun olanlar, her alanda Ülkeye zarar verdiler. O konuda onlara bir şeyler verememişiz. Sonuç ortadadır.

Genç nesillerimize toplumun Manevi güçlerini öğretmeliyiz. Onlar, yarın büyüyüp her alanda görev aldıkları zaman; ortalığı aydınlatsınlar. Siz, ne kadar güçlü ve memleket sever insanlar yetiştirirseniz; her alandaki başarınız o kadar artar. Böyle inanmış ve güçlü kadrolar ancak, sizi ayakta tutabilirler. Yoksa kendi değerlerine tamamen sırtını dönmüş nesiller hangi projeyi getirirseniz, getirin, geri teper. Elinizde patlayan bir bomba gibi olur. O mantıkla yetişen kişiler, Devletin malını deniz olarak gören insanlardır. Hiçbir değer yargısını tanımazlar. O manada değerler eğitimini önemsiyoruz.

Gelecek nesillerimizin her alanda başarılı olması için birinci öncül: Vatanını, Milletini seven Ahlaklı ve Maneviyatı güçlü, dürüst ve doğruluktan taviz vermeyen, nesiller yetiştirmektir. Tüm programlar, bunun üzerine bina edilmelidir. Yoksa tamamen yabancı kültürlerin esiri olmuş, ahlak ve maneviyattan tamamen uzaklaşmış, nesillerden ne beklenir Dünyanın en iyi nimetlerini de verseniz, en iyi şartlarda tüm imkanlarınızı kullanarak; onları yetiştirseniz de; bizim söylediğimiz öncüller yoksa beyhude bir çaba olur. Sonuç alamazsınız. Bu olumsuz örnekleri, çevrenize baktığınız zaman, görebilmektesiniz. O, zaman o beklediğiniz aydınlık gerçekleşmez. Karanlıklar, gittikçe sizi kaplar. Son günlerde gençlerin bu konudaki duyarsızlıkları, gelecek tehlikenin ayak sesleri gibi algılanmalıdır. Ona göre, tedbir alınmalıdır. İş işten geçmeden gereğini yapmak gerekir. Etrafımızda; o kadar duyarsız, kaygısız, sadece tüketen, düşünmeyen, değer yargısını tanımayan, Batı kültürünün esiri olmuş örnekler var ki; hangisini anlatalım. Bu karanlık gidişe, dur demek gerekir. Hem de tüm gücümüzle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şadiye ÖZTÜRK Arşivi