
Şadiye ÖZTÜRK
BAYRAMI NASIL DEĞERLENDİRDİK
Gün geçmiyor ki, yaşlı ve bakıma muhtaç yaşlılarımızın çektiği sıkıntıları, yahut ömürlerinin son dönemlerinde yaşamak mecburiyetinde kaldıkları kötü şartları anlatan hikayeleri, haberleri okuyoruz, dinliyoruz. Hatta yalnız yaşamak zorunda olanların hazin sonları yüreklerimizi burkuyor. İster, istemez şu soruyu kendimize sormadan edemiyoruz ne oldu bize İnsanlığımızla ilgili özellikleri kayıp mı ediyoruz Medeniyetimizin insan merkezli bir medeniyet olduğunu unutuyor muyuz İnsanlar arasındaki en güçlü bağların yaşayarak hayata geçirdiğimiz, kardeşlik bağları olduğunu söylemeye bile gerek duymadığımız, yaşayarak hayata geçirdiğimiz zamanlar tarihe mi gömülecek Bir görünmeyen gizli el sanki bizi insanlığımızdan mı uzaklaştırıyor Daha geçenlerde Balkan Devlet yöneticilerinden bir tanesinin açıklamasında'' iyi ki Osmanlı bizi 150 sene idare etmiş o sayede dilimizi ve dinimizi koruduk… diye bildirmesi dikkate değer bir değerlendirmedir. Bunları görmezden ve duymazdan mı geleceğiz Bayramlar tatil günleri değildir. Tatil yollarının, yerlerinin bu kadar dolu olmasına sevinelim mi üzülelim mi bu davranışlarımızla tarihe mal olmuş olan, medeniyetimizin insan merkezli olduğu gerçeğini, üzülerek ifade edelim ki kaybediyoruz...
Yönettiği Toplumlara bile, bu kadar merhametli davranan, adalet ve güven hissini yerleştiren, bir neslin torunları olarak, yaşlılarımızın düştüğü sıkıntılı durumlar bizleri üzmektedir. İnsani değerlerimizi, kaybetmemizin hiçbir mazereti olamaz. Getirilecek herhangi bir bahane sadece kendimizi kandırmaya yarar. Ancak, vicdanımızı rahatlatmaz. Medeniyetimizde Aile içerisinde hem çocuklara, hem yaşlılara yer vardır. Medeniyetimizden uzaklaştıkça bu değerler manzumesini terk ediyoruz. Bunun sonucu olarak da, nesiller arası bağın koparıldığı, atasını ve ceddini tanımayan bir nesil geliyor. Sanki hep hayat kendilerine şu anda sunduğu imkanları devamlı olarak sunacak ve hep sağlıklı, hep genç olarak kalacaklar. Alabildiğine vurdumduymaz, sorumsuz çevresinde ne olup, bitiyor haberi dahi olmayan, hiçbir değer yargısını tanımayan, böyle nesillerin sonunu da merak etmiyor değilim. Sanki, Hiç yaşlanmıyacaklar, hiç sağlıklarını kaybetmeyecekler, hiç sıkıntıya düşmeyecekler, gibi bir hayat sadece masallarda vardır. Masallarda çocukları genellikle uyutmak için anlatılır. Varın siz işin sonunu düşünün. Yaşlılar bizim canımızdır. Bayramlar onları mutlu etmek için fırsattır. Onlara bugünlerde bakmayacağız da ne zaman bakacağız. İnsanımız o kadar bencil oldu ki; bayram günlerini bile, kendi eğlencesi için; bir tatil olarak algılamaya başladı. Bencilliğin bu kadarına pes…
Alıştığımız ve zamanla haberlere kadar düşen bu olumsuz görüntüleri ve yaşama şekillerini biz toplum olarak hak etmiyoruz. Nesillerimiz bu kadar sorumsuz ve ilgisiz yetiştirildi ise; kabahati biraz da kendimize buluyoruz. Yeni yetişen nesilleri bir ürün olarak düşünürsek, o ürünleri yetiştiren sistemlerin de hatalı olduğunu düşünüyorum. Gençlerimize Güzel Ahlakı, İnanç değerlerini, toplum değerlerini yeteri kadar verememişiz, demektir. Onların karnını doyurmak, onlara güzel elbiseler almak, iyi bir öğretim kurumuna yerleştirmek, sıkıntılara düşmemesini sağlamak, sorumlu bir gelecek için yeterli değildir. Böyle olunca insani değerlerimizin alt, üst edildiği, yaşlılarımızın bir fazlalık olarak algılandığı manzaraları görmeye kendimizi alıştırmalıyız. Yaşadığımız hayat, tüm değer yargıları ile bizi teslim almaktadır. Ona karşı her alanda direnmek zorundayız. Yoksa, bizi, biz yapan tüm değerlerimizi kaybedeceğiz.
Böyle bir gidişe ümitle bakmak sadece hayalcilik olur. Ancak gerekli yatırımı yaparak, eğitimi ve öğretimi vererek, İnancın getirdiği sorumluluğu kazandırarak bu sıkıntılardan kurtulabiliriz. İnsanımız o, zaman kardeşliğin hazzını, dayanışmanın tadını, paylaşmanın zevkini, yaşlılara hizmetin mutluluğunu tadacak ve bir gün kendisinin de aynı konumlarda olacağını yaşayarak öğrenecektir. Kısacası eski, Dede, Nine, torun, çocuklar, geniş Aile fertleri ile yaşayarak hem toplumsal barışı, Aile içerisinde temin edecek, hem o Aileden hareketle insani değerleri toplumun tüm katmanlarına yayacaklardır. Burada doğal olarak Mutluluğu ve Sorumluluğu bilen Ailelerin, önemi ortaya çıkmaktadır.
Bayramlar, bu alanlarda kendimizi sorgulamamız için; fırsat olmalıdır. Tüm değer yargılarımızla donandığımız, nice bayramlar diliyorum. Vahşi Batı kültürünün, hiç değilse bu alanda bizleri esir almadığını görmek istiyorum. Kim bilir, belki bu alanda, başlatacağımız, bir karşı duruş, meydan okuma, bayram sevincimizle, bayramımızı, bayram olarak hayata geçirmemizle başlar. Arkasından, Tüm vahşi kapitalizmin ürünü olan, her taraftan hayatımızı ve yaşantımızı çevrelemiş, bu anlayışa kafa tutuşumuzun başlangıcı bayramları, bayram gibi yaşayarak olur. Bayram sevinci ve onun oluşturduğu, moral gücü, bu olumsuzlukları yenecek bir güçtür, fikrini taşıyorum. Gün bayram ola, hayır ola...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.