
Şadiye ÖZTÜRK
GÜNAH AYIP YASAK
ABD bandralı ticaret gemileri, Akdeniz'de 1773'ten itibaren seyretmeye başlamışlardı. O zaman Akdeniz tamamen Osmanlı denizcilerinin kontrolündeydi ve bu görevi Cezayir Beylerbeyimize bağlı filolar sürdürüyordu. ABD Hükümeti, Osmanlıların Cezayir Beylerbeyine müracaat ederek, gemilerinin Akdeniz'de serbestçe dolaşabilmeleri için anlaşma teklif etti. 5 Eylül 1775'te bir anlaşma imzalandı. Bu anlaşmaya göre, Amerika Birleşik Devletleri, Osmanlı Devletine 642.000 altın verecek ve her yıl için de 12.000 Osmanlı altını vergi ödeyecekti. Böylece ABD Osmanlılar tarafından yıllık vergiye bağlanmış oldu. Bu vergi anlaşması, ABD tarihinde İngilizce dışında yabancı dille yani Osmanlı Türkçesiyle imzalanan tek anlaşmadır. Ayrıca bu anlaşma ABD tarihinde başka bir devlete vergi ödemeyi taahhüt ettikleri tek anlaşmadır. 22 maddeden oluşan bu anlaşmaya Başkan George Washington ve Cezayir Beylerbeyi Hasan Paşa imza koydular. Nereden nereye… İki nüsha düzenlenen bu anlaşmanın bir nüshası İstanbul Deniz Müzesinde diğeri de Washington müzesinde sergilenmektedir.
Bir de günümüze bir göz atalım; ülke olarak dostumuz olmadığı gibi düşman komşularımız da bizde gizli bir güç seziyorlar, ilk fırsatta eski gücümüze kavuşabileceğimizi görebiliyorlar. Çünkü biz, 1774 yılına kadar dünyada iki süper devletten birisiydik. Kartal Savaşı ve sonucunda yapılan Küçük Kaynarca antlaşması ile Rusya'ya toprak verdik ve süper devlet özelliğimizi yitirdik. Yani 240 yıldır dünyada iki Hıristiyan devlet daima süper devlet oldu. Biz de uzun yıllar, belki haklı olarak ABD tarafını tuttuk. Son yıllarda da Rusya yerini başkalarına kaptırdı.
Avrupalı Osmanlı'yı unutmadı. Ondan hala korkuyor. Bu yüzden de gerek İslam dünyasıyla gerekse Türkî Cumhuriyetlerle olsun ilgi kurmamızı, onlarla ticaret yapmamızı bir şekilde engelliyorlar. Gerçi birkaç yıl öncesine kadar Arap dünyası kendi alemindeydi. Sadece Hz. Muhammet ve dört Halife devrinde gerçek istiklalini yaşadı. Ondan sonra Emevîler, Abbasiler ve Osmanlıların hakimiyetine girdiler. Şu anda da göstermelik hürriyetleri var. 1 Mart tezkeresinin TBMM'de reddedilmesinden sonra yani Irak'a girecek olan ABD askerlerinin yurdumuzdan geçmesine izin vermediğimiz günden beri Arap ülkeleriyle dostluğumuz bir hayli gelişti. Zaten ABD'nin Türkiye topraklarından Irak'a girmek istemesinin tek sebebi Müslüman ülkelerle aramızın açılmasını sağlamaktı.
Doğumuzda, yüzyıllardır 'gül' ile 'bülbül'ün konuşmalarının üstünde duran sanatkar bir millet olan Acemler yani İranlılar var. Bunlar zaten bizi her zaman düşman kabul etmiş ve bizimle savaşlarında hep Hıristiyan dünyasıyla işbirliği yapmıştır.
Dini ile en iyi uyuşan millet biziz. Avrupalı vatanına 'Faderland' der. Yani 'Baba Vatan', 'Baba Ülke'. Biz ise 'Devlet Baba' yı yüceltir, 'Ana Vatan' da yaşarız. Yani biz 'Devlet'siz ve de 'Vatan'sız edemeyiz. Ne zaman devletimiz dağılmış, o zaman millet olma özelliğimizi de kaybetmişiz. Öyleyse bu özelliğimizi korumak zorundayız.
Kısaca söylemek istediğim; hiçbir zaman komşu ülkelere inanamadık ve de güvenemedik. Hal böyleyken son zamanlarda, biz içeriden birileri dışarıdan olmak üzere Türkiye'yi toz duman içerisinde bıraktık. Biz böyle değildik, bize ne oldu da birbirimize bu kadar kötü sözlerle hitap ediyoruz. Memleketimizi yöneten ve de yönetimine talip olan insanlar birbirine bu kadar mı düşman olmalı Seçimler de spor müsabakaları gibidir. Kazanan da olur kaybeden de olur. Kazanan her zaman kazanamayabilir, kaybeden de her zaman kaybedecek diye bir şey yoktur. Türk Devleti, geçmişi yüzyıllar öncesine uzanan köklü bir devlettir ve tarihten gelen bir devlet terbiyesi vardır. Devleti yönetenler de devlet yönetimine talip olanlar da bazı kurallara uymak, bu konuda vatandaşa örnek olmak zorundadırlar. Bunu Sivas için de söyleyebiliriz. Amacımız, önce ülke olarak sonra da Sivas olarak huzur içerisinde, kalkınmışlığın refahı ve zevki ile hayatımızı sürdürebilmektir.
'Anadolu' üzerinde yaşayan 'Türk Milleti' ne yapıp edip, toplumumuzun düzenini sağlayan GÜNAH-AYIP-YASAK kavramlarına sıkı sıkıya sarılmak zorundadır. Dinimizin koyduğu kurallar dışına çıkmamızı engelleyen 'GÜNAH', toplumun koyduğu kurallar dışına çıkmamızı engelleyen 'AYIP' ve yasalar dışına çıkmamızı engelleyen 'YASAK' kavramları düzenimizin bozulmasını da engellemektedir. Öyleyse, şu güzel ülkemizde tansiyonun daha da çok yükseltilmemesi dileklerimle sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.