Şadiye ÖZTÜRK

Şadiye ÖZTÜRK

HERKES YAPABİLECEĞİ ŞEYLERİ VAAT ETSİN

Yüce Peygamber; Cahil cesurdur, buyurmuştur. Bizim de nice Atasözlerimiz vardır ki; Ayet ve Hadis meallerine, dayanır. Onların ifade ettiği anlamları güçlendirir. Halk daha iyi anlasın diye; basit kelimelerle ancak, akılda ezber gibi kalacak terimlerle anlatılır. Bu manada. Cahil ile etme sohbet… Alim birisi ile tartış, cahil birisi ile tartışırsan; gören seni de; cahil sanır. Dolmayan havuz boşalmaz… Küpün içerisinde ne ile dolu ise; dışarıya o, sızar… Yüzlerce, binlerce, içi derin anlamlarla yüklü, sözler…
Toplumda bir hastalık var. Sanki herkes her şeyi konuşacak. Herkes her konuda; bilgi sahibi olacaktır. O nedenle; herkes, bilgi sahibi olduğu, yahut bilgi sahibi olmadığı, alanlarda; istediği gibi konuşuyor. Ne konuştuğu önemli değil… Bazen, insanlar kendi konuştuklarını bile anlamıyor. Belirli bir müddet sonra; bir yakını sen böyle demiştin, deyince; önce inkar ediyor. Sonra ispat edilirse; hatırlamadım diyor. Halbuki, TV ekranlarında yıllarca önce söylediği, kendi sözleri açık, seçik gözüküyor. Bu anlamda da; çok Atasözümüz vardır. Boş konuşmaktansa susmak evladır… Biliyorsan konuş, bilmiyorsan sus, seni arif sansınlar… Haddini bilmek, Meydan okumamak, sınırı aşmamak çok önemlidir. Yüce Kitabımızda da bu ifade çok geçer.
Ülkemizde; siyasetin ve siyaset adamlarının, öne çıktığı şu günlerde; en çok onların geleceğe ait; yapmak istedikleri konuları anlatan, açıklamaları, konuşmaları, dikkatle takip edilmektedir. Doğal olarak; bu açıklamalar, konularının uzmanları tarafından, lehte ve aleyhte, eleştiri ve desteklerle daha da; dikkat çekici hale gelmektedir. Ancak, bazı açıklamalar vardır ki; uzmanları bile, dudak büküp, geçmektedirler. Asıl olan, sonuçta Devletin yıpratılmamasıdır. Dengelerin alt, üst olmamasıdır. Bunun acı örneklerini yakın tarihte, ağır bedeller ödeyerek yaşadık... Artık yenilerine tahammülümüz, yoktur.
Bu kadar yoğun ortam içerisinde; bazı insanlar var ki; Her konuda uzmanlar, her konuda konuşuyorlar, Her konuda; kendilerinin başkalarına verecek akılları ve fikirleri vardır. Ekonomi mi konuşuluyor; bakıyorsunuz adam orada konuşuyor. Eğitim mi, konuşuluyor; adam yine orada konuşuyor. Tutuklamalar mı konuşuluyor; adam yine orada elinde mikrofon konuşuyor. Başbakan bir şey açıkladı; adam, o konuda bile; yine konuşuyor… Konuşuyor… konuşuyor… Başka işi yoktur. Her şeyi o biliyor, Kendisinden başka bilen yoktur. Ondan başka uyanık yoktur. Süper üstü, süper zekalıdır. Kıymetini kimse bilmemiştir. Ülkeyi yöneten tüm insanlar onun aklına muhtaçtır. Analar onun gibisini doğurmamıştır
Yahu Allah aşkına; Bu Ülke bu kadar mı akıldan, izandan, fikirden uzaktır. El insaf onun gibi adamları, oralara çıkaran, konuşturan insanların amacı nedir Bazı adamların, konuşmalarının içeriği, tamamen şartsız destek anlamlarını ifade ederken; Bazı adamların ise; Konuşmalarının içeriğinin, çoğunluğu da; hep eleştiridir. Bu Ülkede hiç mi iyi şeyler olmuyor Zifiri karanlıklar, içerisinde kaldık ta; haberimiz mi yoktur! Rahmetlik Necip Fazılın tabiri ile Güneşe göç var da; habersiz miyiz Yanlışı eleştiriniz, yetmez doğrusunu anlatınız. Yapılan, iyi şeyler söylenince; bir şeylerimiz eksilmez...
Toplum yapımızın, şifa bulmaz hastalığı olan; ben bilirim, ben yaparım, ben olmazsam, olmaz… düşünceleri, siyasi atmosferde; öncelikli yerini almış, gibi gözükmektedir.
Halkımızı yönetmeyi talep etmek için; Ortaya çıkmış, adamların; ne olduğu anlaşılmayan, her konuyu, sorun olmaktan çıkartacağını ifade eden, çözüm üretmeyen, karmaşık açıklamalarını değil; daha aklın kabul edeceği, makul ölçüler içerisinde, meselelerin, problemlerin çözümünü anlatan; kaynaklarını, dayanaklarını ortaya koyan, akılcı önerileri bekliyoruz. Bunu beklemenin de hakkımız olduğunu, biliyoruz. O nedenle halkın kafasını karıştırmaya yönelik, her şeyi bildiğini ifade eden, adamların fikirlerine dayanılarak, hazırlanan projelere; Halk tarafından, yeteri kadar anlaşılmayan, vaatlere şüphe ile bakıyoruz. Acilen daha güçlü olabilmemiz için; vergi kaçağını önleyici tedbirlerin alınmasını, vergi kaçağına, en büyük cezanın verileceğini, kayıt dışı ekonominin en aza indirileceğini vaat etmelerini beklerdik. Batı standartlarında, vergi yasalarının çıkarılacağını vaat etmelerini beklerdik. Vergi kaçağını bilerek yapan, kayıt dışı ekonomiyi teşvik eden adamların; en ağır cezalarla, cezalandırılacağının vaat edilmesini beklerdik. İŞTE o zaman; asgari ücret, tartışması olmaz. Gelir güçlü olunca; gelir dağılımı da; dengeli olur. Gelirin çok olunca; bütçen açık vermez. O nedenle; her anlamda, istedikleri yasaları çıkarmaya gücü yeten, Yüce Meclisin; bundan sonraki, yeni yapılanmasında; bu yasaları çıkarmalarını, vaat etmelerini beklerdik. O zaman, ÜLKEYİ yöneten, siyasiler de; daha güçlü ve daha güven verici olurlar. Ülke ekonomisi, öyle her esen rüzgarda; yalpalama yapmaz. Dik durur. Kısacası, sokaktaki gelir oranı görüntüsü ile; toplanan vergi oranının aynı olmadığı, fikrini taşıyorum. O nedenle; bu alanda memleketimizi güçlendirecek yasaların en ince ayrıntısına kadar; Halka anlatılmasını, beklerdim. İşin acı tarafı; yazımın başında belirttiğim gibi; öyle her şeyi bildiğini ifade eden; her konu ile yeteri kadar, ilgili olduğunu, anlatmaya çalışan arkadaşların; asıl bu konuda konuşmalarını beklerdim. Ortada tüm çıplaklığıyla; şeffaf bir şekilde varlığını hissettiren vergi konusunun; hem çok bilen insanlar tarafından konuşulmaması, hem de; detaylı bir şeklide parti planlarında anlatılıyor olmaması, çok ilginç. Bir daha hatırlatalım; dolmayan havuz boşalmaz...
Ey Yüce Millet asırlarca Dünyayı yönetmiş bir neslin torunlarıyız. Devlet olma, Devlet yönetme, geleneği asırlardır, genlerimizde var olan bir gelenektir. Bu düşüncelerin ilk temelleri taaa; Orta Asya topraklarında kurulan, devletler zamanında düşünülmüştür. O kadar kendimizi küçük görmeyelim. Sözde Batıya karşı olduğunu iddia eden; ancak, Batılılar karşısında ezilmekten kurtulamayan kafası ve düşüncesi ipotekli; kendine güvenci olmayan insanların fikir ve düşüncelerine şüphe ile bakalım. Böyle düşünceye sahip olan insanların, kafalarında dolaylı da olsa; başkalarının fikirlerinden esinlendiklerini, tesiri altında kaldıklarını unutmayalım. Ancak, kurtuluşun reçetesinin kendi hür fikrimizden kaynaklanacağı gibi; kendi fedakarlıklarımızla, başkalarından yardım almadan; nihai çözüme ulaştıracağımızı unutmamak, gerekir. Kendi gücümüzün, fikrimizin, bu yükün altından kalkacağına inanıyorum. Tüm Ülkeyi yönetenlerin de; inanmasını bekliyorum.
Devleti yönetme becerisinin, kendi genlerinde olduğu düşüncesinden uzak olan insanlardan; yabancılardan yardım beklemekten başka bir seçenekleri olmadığını bilmek gerekir. O insanlar vaatlerine, bu toplumun ortak değerlerini temsil eden kurum ve kuruluşlara da, etkisinde kaldıkları fikir adamlarını tesiri ile; karşı çıkmaktadırlar. Biz, tüm değerlerimizle var olduk, tüm değerlerimizle; var olmaya devam edeceğiz. Bu konuda; Aldandıklarını ve kendilerinin aldatıldığını bir kez daha göreceklerdir. Önemli olan; önceki tecrübelerden istifade etmektir. Gün ola… hayır ola…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şadiye ÖZTÜRK Arşivi