Şadiye ÖZTÜRK

Şadiye ÖZTÜRK

İKİ DEĞİŞİKLİK İKİ GALİBİYET

Maçtan bir gün önce saat 11 civarında 4 Eylül Stadyumu'nun önündeki Passolig gişelerinin önünde 4-5 kişi bilet yükletme işlemiyle uğraşıyordu. Kendi kendime sayının ne kadar az olduğunu düşünürken, bir yandan da 'bizim insanımız son güne, son saate gelmeden bir işi yapmaz' dedim. Nitekim maç günü sabahı tesislere giderken gördüğüm bilet kuyruğu maç saati geldiğinde iyice artmış ve ikinci düşüncem ne yazık ki ispatlanmış oldu. Görevliler 4-5 dakikada bir bilet çıkarabiliyor, bu da insanların sabrını taşırıyordu. Gişelerin önünde tam bir sinir harbi yaşanıyordu. Görevlilere ve Passolig sistemine söylenenler, bağıranlar, isyan edenler... Bağırıp çağırmak hiç bir zaman olmadığı çözüm olmadığı gibi yine fayda getirmedi. Maç başladığı halde birçok insanın içeri giremediğini ve yine bir çoğunun beklemekten bıkıp gittiğini öğrendik. Durumu bize bildirenler bu konuyu dile getirmem için ricacı oldular. Passolig sisteminin eksiklerini sizler gibi ben de görüyorum. Halkı yeterince bilgilendirmeden ve yetersiz teknolojik altyapıyla bir sistem getirildi ve sonuç ortada! Ama bu iş sadece Sivas'ta bu durumda değil... Türkiye'nin birçok şehrinde durum aynı ve çözümü de şimdilik yok. Bu nedenle bağırıp çağırmak yerine biletleri yükletmede biraz daha erken davranmak, biletleri internet ortamında yükletmek veya toplu bilete yönelmek yararımıza olur diye düşünüyorum.

Tüm bu kargaşadan kurtulup içeri girebilenler Sergen Yalçın ve Roberto Carlos arasındaki 'halef-selef' mücadelesini izleme fırsatını elde ettiler. İki genç hoca arasındaki bu mücadele aslında aynı Gaziantepspor maçında olduğu gibi 45. dakikadan sonra başladı. Gaziantep'te ikinci yarıda oyuna Eneramo'yu alarak maçın seyrini değiştiren Sergen Yalçın, dün de birçok yönden aksayan Kadir'in yerine Mehdi'yi alarak oyunu tamamen lehine çevirdi. Karşı tarafta ise Roberto Carlos buna cevap verecek hamleleri gösteremedi. Geçen sezon Cesar Domingo gibi bir akıl hocasıyla oyuna yerinde hamleler yapan Carlos, bu yıl hem Sivas'ta hem Akhisar'da değişiklikler konusunda ya çok geç kalıyor, ya da değişiklik bile yapmıyor! Süper Lig'de ilk yarının en az değişiklik yapan takımının Sivasspor olması da bu tezin doğruluğunu açıkça gösteriyor. Aynı durumu dün de Akhisar'ın 'yapamadığı' değişikliklerde gördük. Kısacası Sergen Yalçın iki haftada yaptığı iki değişiklikle 6 puanı cebine koymasını bildi. Burada bir teknik ekibin oyunu iyi okuyabilmesinin ne denli önemli olduğu karşımıza her yönüyle çıktı. Dikkat edin teknik direktör demiyorum, teknik ekip diyorum. Çünkü teknik direktör kadar ekibi de bir takımın iyi yönetimi için büyük önem taşıyor. Tüm bunların ışığında Carlos'un ekibini dağıtmış bir şekilde Sivas'ta yaşadığı başarısızlığın ardından kafasını bile toparlamamışken Akhisar'a gitmesi de çok tartışılacak bir konu...

Oyunu iyi okumasıyla övdüğüm Sergen Yalçın'a ayrıca Aatif'a sağladığı 'fazladan serbestlik' ile bir övgü daha gönderiyorum. Geçmişte zaman zaman kanada çekilen, hatta bazen ileri uçta oynamak zorunda bırakılan yıldızımız, forvet arkasında serbest rol verilerek yeteneklerini daha fazla ortaya çıkarabilir. Bu yetenekler içinde arkadaşlarını pozisyona sokma veya topsuz alanda yapacağı koşuların dışında bitiricilik özelliğiyle Eneramo gibi sırtı kaleye dönük oyunu çok iyi bilen bir ismin servislerini de değerlendirebilir. Bu rol verildiğinde yaşanacak en büyük sıkıntı orta saha ile Aatif'ın kopukluğu... Aatif'tan en üst düzeyde verim alabilmek için arkasında iki yönlü bir orta saha oyuncusuna ihtiyaç var. Yapılacak böyle bir orta saha transferi takımı çok daha farklı bir kimliğe büründürebilirdi. Eldeki kadroya göre değerlendirme yaparsak, dün de gördüğümüz gibi Kadir-Adem ikilisinden ziyade Mehdi-Adem ikilisi bu tarz oyunda Akhisar gibi rakiplere karşı daha başarılı oluyor. Musa Sinan'ın da bu mevkide değerlendirilmesi alternatifleri artırabilir.

Perşembe günü kadro dışı bırakılan Aydın Karabulut hakkında şaşkınlığımı gizleyemiyorum. Yeteneklerine en çok inananlardan biri olarak yaptıklarının kimse tarafından tasvip edilmeyeceğini belirtmek istiyorum. Geçen sezon sonunda bırakıp gitmesine rağmen ona kucak açan yönetime layık olmasını bekliyorum.

Yeni galibiyetlerin gelmesi dileğiyle...

twitter.com/BozkusBaki

Maçtan bir gün önce saat 11 civarında 4 Eylül Stadyumu'nun önündeki Passolig gişelerinin önünde 4-5 kişi bilet yükletme işlemiyle uğraşıyordu. Kendi kendime sayının ne kadar az olduğunu düşünürken, bir yandan da 'bizim insanımız son güne, son saate gelmeden bir işi yapmaz' dedim. Nitekim maç günü sabahı tesislere giderken gördüğüm bilet kuyruğu maç saati geldiğinde iyice artmış ve ikinci düşüncem ne yazık ki ispatlanmış oldu. Görevliler 4-5 dakikada bir bilet çıkarabiliyor, bu da insanların sabrını taşırıyordu. Gişelerin önünde tam bir sinir harbi yaşanıyordu. Görevlilere ve Passolig sistemine söylenenler, bağıranlar, isyan edenler... Bağırıp çağırmak hiç bir zaman olmadığı çözüm olmadığı gibi yine fayda getirmedi. Maç başladığı halde birçok insanın içeri giremediğini ve yine bir çoğunun beklemekten bıkıp gittiğini öğrendik. Durumu bize bildirenler bu konuyu dile getirmem için ricacı oldular. Passolig sisteminin eksiklerini sizler gibi ben de görüyorum. Halkı yeterince bilgilendirmeden ve yetersiz teknolojik altyapıyla bir sistem getirildi ve sonuç ortada! Ama bu iş sadece Sivas'ta bu durumda değil... Türkiye'nin birçok şehrinde durum aynı ve çözümü de şimdilik yok. Bu nedenle bağırıp çağırmak yerine biletleri yükletmede biraz daha erken davranmak, biletleri internet ortamında yükletmek veya toplu bilete yönelmek yararımıza olur diye düşünüyorum.

Tüm bu kargaşadan kurtulup içeri girebilenler Sergen Yalçın ve Roberto Carlos arasındaki 'halef-selef' mücadelesini izleme fırsatını elde ettiler. İki genç hoca arasındaki bu mücadele aslında aynı Gaziantepspor maçında olduğu gibi 45. dakikadan sonra başladı. Gaziantep'te ikinci yarıda oyuna Eneramo'yu alarak maçın seyrini değiştiren Sergen Yalçın, dün de birçok yönden aksayan Kadir'in yerine Mehdi'yi alarak oyunu tamamen lehine çevirdi. Karşı tarafta ise Roberto Carlos buna cevap verecek hamleleri gösteremedi. Geçen sezon Cesar Domingo gibi bir akıl hocasıyla oyuna yerinde hamleler yapan Carlos, bu yıl hem Sivas'ta hem Akhisar'da değişiklikler konusunda ya çok geç kalıyor, ya da değişiklik bile yapmıyor! Süper Lig'de ilk yarının en az değişiklik yapan takımının Sivasspor olması da bu tezin doğruluğunu açıkça gösteriyor. Aynı durumu dün de Akhisar'ın 'yapamadığı' değişikliklerde gördük. Kısacası Sergen Yalçın iki haftada yaptığı iki değişiklikle 6 puanı cebine koymasını bildi. Burada bir teknik ekibin oyunu iyi okuyabilmesinin ne denli önemli olduğu karşımıza her yönüyle çıktı. Dikkat edin teknik direktör demiyorum, teknik ekip diyorum. Çünkü teknik direktör kadar ekibi de bir takımın iyi yönetimi için büyük önem taşıyor. Tüm bunların ışığında Carlos'un ekibini dağıtmış bir şekilde Sivas'ta yaşadığı başarısızlığın ardından kafasını bile toparlamamışken Akhisar'a gitmesi de çok tartışılacak bir konu...

Oyunu iyi okumasıyla övdüğüm Sergen Yalçın'a ayrıca Aatif'a sağladığı 'fazladan serbestlik' ile bir övgü daha gönderiyorum. Geçmişte zaman zaman kanada çekilen, hatta bazen ileri uçta oynamak zorunda bırakılan yıldızımız, forvet arkasında serbest rol verilerek yeteneklerini daha fazla ortaya çıkarabilir. Bu yetenekler içinde arkadaşlarını pozisyona sokma veya topsuz alanda yapacağı koşuların dışında bitiricilik özelliğiyle Eneramo gibi sırtı kaleye dönük oyunu çok iyi bilen bir ismin servislerini de değerlendirebilir. Bu rol verildiğinde yaşanacak en büyük sıkıntı orta saha ile Aatif'ın kopukluğu... Aatif'tan en üst düzeyde verim alabilmek için arkasında iki yönlü bir orta saha oyuncusuna ihtiyaç var. Yapılacak böyle bir orta saha transferi takımı çok daha farklı bir kimliğe büründürebilirdi. Eldeki kadroya göre değerlendirme yaparsak, dün de gördüğümüz gibi Kadir-Adem ikilisinden ziyade Mehdi-Adem ikilisi bu tarz oyunda Akhisar gibi rakiplere karşı daha başarılı oluyor. Musa Sinan'ın da bu mevkide değerlendirilmesi alternatifleri artırabilir.

Perşembe günü kadro dışı bırakılan Aydın Karabulut hakkında şaşkınlığımı gizleyemiyorum. Yeteneklerine en çok inananlardan biri olarak yaptıklarının kimse tarafından tasvip edilmeyeceğini belirtmek istiyorum. Geçen sezon sonunda bırakıp gitmesine rağmen ona kucak açan yönetime layık olmasını bekliyorum.

Yeni galibiyetlerin gelmesi dileğiyle...

twitter.com/BozkusBaki

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şadiye ÖZTÜRK Arşivi