Nilüfer Akıngül

Nilüfer Akıngül

Maria

Söyle sen Maria!..

Ağlamadan ıslanır mı yanaklarım

Erimeden yok olabilir miyim ansızın

Susarak anlatabilir miyim derdimi

Gökyüzü astarını yağmurlara dedi mi

Senle aramıza düşen şu şimşek

Ayran içiren ayrı düşüren leyl renginde kedi mi

 

Söyle Maria!..

Hani akasya ağaçlarında tütsülenen

Bir büyü gibi bakarken suya...

Düğümler üflenilmiş ilmek kederden

Kurşunlar yağmış çarşafların altından.

Anladım tamam hikaye bu da

Anlamadım şekilsiz şekilsiz neden düştüm kuyuya ..

Parantezlere müjde kelimelerim kaldı

Dilimde bir noktayla kapanan.

Konuşsam gerçek ötede, sussam ondan da yalan...

 

Of Maria!...

Bir yağmuru sevdim bir de toprağı

Nedenini ölünce anlayacağım...

Bir seni sevdim, bir de nasıl sevdiğimi

Mezarımda camdan vazo katlayacağım.

Sol yanıma sonbaharda düştün ya hani

Yeşillendi sarılar, gökyüzüm artık mavi.

Hasret vuslatın kollarının fevkinde

Akılda tufan kopsa, gönül gökkuşağı derdinde..

 

Ah Maria!..

Hangi gecenin deminde nurlandın.

Belki çözünmüşken sevda, eskaza buharlandın.

Gözlerin eşelerken gözlerimin kabrini,

Belki de içindeki gönüle düşecek kadar sakardın.

Sen kadar keskin, keserken gözlerin

Ben sana kesilerek kesik kesik bakardım...

 

Bak Maria!..

Ruhumu esir alan bir tat var damağımda.

Uğur böcekleri  gözümün kapağında.

Uyuyalım, açarsam kaybolacak,

İçine ince kalın nice gerçek dolacak,

Unutma beni, sen de seyret rüyalarında.

Tam da uyuyamazken yalanları içmeden

Hem uyumaya hem uyanmaya

Çeyrek kucağında bir saatlik beş kala...

Leylifer

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nilüfer Akıngül Arşivi