Söyle sen Maria!..
Ağlamadan ıslanır mı yanaklarım
Erimeden yok olabilir miyim ansızın
Susarak anlatabilir miyim derdimi
Gökyüzü astarını yağmurlara dedi mi
Senle aramıza düşen şu şimşek
Ayran içiren ayrı düşüren leyl renginde kedi mi
Söyle Maria!..
Hani akasya ağaçlarında tütsülenen
Bir büyü gibi bakarken suya...
Düğümler üflenilmiş ilmek kederden
Kurşunlar yağmış çarşafların altından.
Anladım tamam hikaye bu da
Anlamadım şekilsiz şekilsiz neden düştüm kuyuya ..
Parantezlere müjde kelimelerim kaldı
Dilimde bir noktayla kapanan.
Konuşsam gerçek ötede, sussam ondan da yalan...
Of Maria!...
Bir yağmuru sevdim bir de toprağı
Nedenini ölünce anlayacağım...
Bir seni sevdim, bir de nasıl sevdiğimi
Mezarımda camdan vazo katlayacağım.
Sol yanıma sonbaharda düştün ya hani
Yeşillendi sarılar, gökyüzüm artık mavi.
Hasret vuslatın kollarının fevkinde
Akılda tufan kopsa, gönül gökkuşağı derdinde..
Ah Maria!..
Hangi gecenin deminde nurlandın.
Belki çözünmüşken sevda, eskaza buharlandın.
Gözlerin eşelerken gözlerimin kabrini,
Belki de içindeki gönüle düşecek kadar sakardın.
Sen kadar keskin, keserken gözlerin
Ben sana kesilerek kesik kesik bakardım...
Bak Maria!..
Ruhumu esir alan bir tat var damağımda.
Uğur böcekleri gözümün kapağında.
Uyuyalım, açarsam kaybolacak,
İçine ince kalın nice gerçek dolacak,
Unutma beni, sen de seyret rüyalarında.
Tam da uyuyamazken yalanları içmeden
Hem uyumaya hem uyanmaya
Çeyrek kucağında bir saatlik beş kala...
Leylifer
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.