Şadiye ÖZTÜRK

Şadiye ÖZTÜRK

MENZİLCİLERDEN ÖRNEKLER

Menzil cemaatinin güzel yüzlü, beyaz sakallı, sakin konuşan Hocası, 2013 te doldurduğu videoda gençlere şunu anlatıyor: Maddi ve manevi olarak dünyayı ayakta tutan, hayatı ayakta tutan vazifeliler vardır. İşte bunlardan birisi, Muhammet Sıbgatullah (K.s) isimli Allah dostudur. Bu kişinin lakabı 'Kayyumi zamandır.'
Kayyum, ne demek 'Başlangıç, nihayet ve yeniden oluş gibi hallerden münezzeh, Ezelden, ebede kaim, daim ve var olan' demektir. Cenabı Hak şöyle buyurur: 'O' kullarının üstünde yegane kudret ve tasarruf sahibidir.' (Enam 61) Yine başka bir ayeti kerime de: 'Göklerin, yerin ve aralarına da ki her şeyin egemenliği Allah'a aittir. O'nun gücü her şeye yeter. (Maide 120)
Yine Menzil cemaatinden bir derviş, Semerkant T.V. de şunları anlatıyor: Ebu Hasan Harkani Hz. Lerinin müritlerinden bir kafile onu ziyarete gider. Oradan ayrılıp gidecekleri zaman Hasan Harkani Hz. Ona şöyle der, 'Başınıza her hangi bir şey gelirse, beni vesile ederek Allah'tan yardım isteyin' diyor. Kafile oradan ayrılıyor, memleketlerine giderken gecenin bir vaktinde yol kesici eşkıyalar kervanın önünü kesip soymaya başlarlar. Bu arada kervanda bulunan insanların tamamı Allah-Allah diye bağırıyor ve Allah'tan yardım istiyorlar. Ama o anda müritlerden birisi, Ebu Hasan Harkani'nin nasihatini hatırlıyor, 'Ne olur Ebu Hasan Hürmetine bizi kurtar' diye dua ediyor. Sabah olduğunda bakıyorlar ki herkesin malı mülkü, eşyası alınmış ama 'Ya Ebu Hasan' diyenin malına bir şey olmamış. Sabah olduğunda tekrar Hazrete gidiyorlar, diyorlar ki, 'Biz Allah dedik soyulduk, bu Ebul Hasen dedi kurtuldu' diyorlar. Ebu Hasan Hz. şu cevabı veriyor: 'Ben size söylemiştim, siz isyan edip günah işlediğiniz için Allah sizin çağrınıza cevap vermedi ama o beni aracı yapınca ben Allah' dua ettim, Allah (c.c.) benim duamı kabul etti ve o kişi kurtuldu' diyor.
Halbuki Yüce Mevla şöyle buyurur: 'Allah'ı bırakıp da kıyamet gününe kadar kendisine cevap veremeyecek şeylere yalvarandan daha sapık kim olabilir Oysa onlar, bunların yalvardıklarından habersizdirler.' (Ahkaf 5)
Bağlıları tarafından Gavs diye anılan Abdülbaki Efendi, bir kasnağa uzunluğu on metreyi bulan kırk-elli tane kalın ip bağlamış, ipe atılan düğümlerden bir mürit tutmuş ve kendi deyimlerine göre şeyhlerinden tövbe alıyorlar. Birisi şöyle sesleniyor: 'Ey ümmeti Muhammet, size müjdeler olsun ki bu gün bu kapıya geldik, bu kapıda boynumuzu büktük hepimiz Seyda Hazretlerinden …… sizin imanınız, dininiz gidiyor, Ümmeti Muhammet felakete gidiyor. Seyyidimiz himmet etmese Vallahi kurtuluş yoktur Sultanım diye rica etse Allah'ü Teala tecelli eder, Allah bereket verir, Allah meleklerini indirir ve Allah rahmetini yeryüzüne indirir İnşallah. Sofi odur ki kendi halinden başka bir şeyle meşgul olmasın. Sofi odur ki, Seyda Muhammet hazretlerinin talimatından başka bir talimat almasın. Sofi odur ki, Seyda'nın talimatından ne eksik, ne fazla yapsın. Bunu yaptığı müddetçe Allah'ın merhameti onların evine girer. Yolda gittiği zaman, Seyda Sultanımın murakabe Rabıtasını yaptığı zaman, Felakete giden ümmeti Muhammet, onların güzel ahlakına takılır gelir. Güzel ahlaki nerede öğrendin diye soru sorar. O zaman adres verirsin, Seyda Muhammet Reşit Menzil Kahta da dediğin zaman Vallahi içkici, sarhoş, berdoş, zinakar, kafir, münafık nerde olursa olsun Seyda Sultanın iki kelimesini söylediği zaman o dergaha gelme mecburiyeti vardır. Çünkü o Allah öyle emretti. Ben nurlu bir yerde tecelli ettiğim zaman ümmeti diyor, onların peşinde pervane çeviririm. Onları öyle dolaştırır Kabetullah Gibi tavaf ettiririm. (Bir Kabe Yapmadığın kaldıydı) Sedanın kalbi Kabe'nin emsalidir, hiçbir farkı yoktur. Çünkü neden diyeceksiniz Gavusların bedeli Kabe'nin emsalidir. Şıh Muhammet Hazretlerinin yazdığı kitaba bakın, hadisi şerifinde ne yazıyor O zamanda Seyda Sultanın Kabe'den daha faziletlidir. Sultanın sohbetini ediyorum. Bir gün sohbet etti mübarek, dedi, 'Dedi, Beytullah' da türbe alırlar, Allah'ü Teala onların günahını affeder. Onları anadan doğmuş gibi kabul eder. Amma velakin onların yapmış olduğu günahları sevap yapmaz. Arafat ta o günahı affeder amma, sevap yazmaz. Yine Gavs'ın dergahına gelen sofi tövbeyi alır, Tövbeyi aldıktan sonra ne kadar günah işlemişse işlesin, Allah'ü Teala bütün günahlarının yerine sevap yazdırır, anadan doğmuş gibi onu kabul eder, onun günahlarını affu mağfiret eder. O dergah ta dedi, onun yüzü gözü hürmetine dedi, Yeddi düveli azaptan kurtarır' dedi.
Vuslatıma yar Gavsi zaman, sahibi sofi şöyle yazmış: 'Gavs Hazretlerinin halifesi Seyda Molla İbrahim Hz. Leri derdi ki: 'Gavs, o kadar büyük ki, yağmur ve kar onun elinde.'
Seyda Molla İbrahim'in bu sözünü şu iki sofi de sahifelerinde yayınlamışlar: Hizmet Nimettir, sahifesinin sahibi sofi ve Aşkı Derun (Hakiki Aşık) sayfasının sahi sofiler de 'Yağmur ve kar Gavs'ın elindedir' demişler.
Her halde bu kadar yeter. Bu cümlelerde ki yanlışları yazmaya yerim yetmez. Zaten İslam'a zıt düşen bu kadar yanlışı okuyanlarda tespit eder.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şadiye ÖZTÜRK Arşivi