Şadiye ÖZTÜRK

Şadiye ÖZTÜRK

MİLLETLERİ YOK EDEN DÖRT BÜYÜK FELAKET

İnsanlık tarihinin en eski devirlerinden beri birçok millet tarihin çöplüğüne atılmıştır. Milletler tarihi incelendiğinde binlerce milletin yok olduğu görülecektir. MİLLETLERİ YOK EDEN DÖRT BÜYÜK FELAKET VARDIR: ADALETSİSLİK, AHLAKSIZLIK, TEMBELLİK VE DİLİNİ KAYBETMEKTİR. Bu felaketlerden birisini sürekli yaşayan millet varlığını devam ettirememiştir. Tarih bunun acı örnekleriyle doludur.
PEYGAMBERİMİZ BİR HADİSİNDE: '' BİR ÜLKE İSLAM DIŞI DA OLSA ADALETLE YÖNETİLİRSE PAYİDAR OLUR. BİR ÜLKE İSLAM ÜLKESİ DE OLSA ADALETSİZ YÖNETİLİRSE YOK OLMAYA MAHKUMDUR. ADALETİ ÇİĞNEYEN DEVLET YÖNETİCİLERİNİ CEZALANDIRAMAYAN MİLLETLER ER GEÇ YOK OLURLAR.'' buyurmaktadır. Emir Timur; ''Ülkeler kılıçla alınır ancak adaletle korunur'' der. Devletin düzeni adaletle sağlanır, adaletsiz devletin varlığını devam ettirebilmesi mümkün değildir. Tarih böyle bir durumu asla yazmamıştır. Milleti bir arada tutan en güçlü bağlardan birisi de adalettir. Adalet olmadan düzen olmaz; birlik, dirlik sağlanamaz. İmandan sonra en önemli emir ; ''iyiliği emretmek kötülükten men etmektir''. Tek bir kişiye bile yapılan haksızlık bütün bir topluma yapılmış bir tehdittir, bilincine millet ulaştığı zaman o ülkede adaletsizliklere fırsat verilmez. Peygamberimiz; '' Adalet güçlüde olursa güzeldir'' demiştir. Adalet düzeni bozulan hiçbir millet varlığını devam ettirememiştir.
Adaletsizlikten sonra milletleri yok eden ikinci büyük felaket ahlaksızlıktır. Bilim ve teknolojide ne kadar ileri olursa olsun ahlaken zayıf düşen milletler toptan helak olmuşlardır. Kur'an-ı Kerim'de bunun örnekleri verilmiştir. Ad, Semud, Nuh, Hud… kavimleri ahlaksızlık ve adaletsizlikten yok olmuşlardır. Bir hadiste '' Din güzel ahlaktır'' buyrulmuştur. Batılı ünlü tarihçi TOYNBEE : '' Zirveye çıkan batı medeniyetini yok edecek en büyük tehlike ahlaksızlıktır'' demiştir. Batılı ülkelerde büyük ahlaki erezyon yaşanmaktadır. Aile hayatı bitmiş, nüfus artış hızı tehlikeli boyutlarda eksiye düşmüştür. Aşırı yaşlanmış milletler yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. Ahlaksızlığa bağlı ortaya çıkan hastalıklar ürkütücü boyutlara ulaşmıştır. Batı ahlaksızlıkla boğuşmaktadır. Batıya nazaran aile hayatı daha düzenli olan islam ülkeleri de adaletsizlik, yolsuzluk, haksız kazanç, adaletsiz gelir dağılımı girdabında boğulmaktadır. İslam ülkelerindeki batıya benzeme çabası bilim ve teknikten önce hayat tarzı olarak kopya edilir olmuştur. Sonuçta batının ''ben'' merkezli insan yetiştirme ve hastalıklı, ahlak ilkelerine uymayan evlilik dışı birlikte yaşama anlayışı giderek islam ülkelerine de sıçramıştır.
Tembellik milletleri yok eden başka büyük bir tehlikedir. Çalışmayan, üretmeyen hiçbir millet kalkınamamıştır. Artık dünyada ülkeler ürettikleri kadar vardırlar. Üretmeyen milletler eninde sonunda başka milletlerin kölesi durumuna düşmüşlerdir. Gelişmiş her devlet yeni yetişen nesillerine çalışma alışkanlık ve hevesi, becerisi kazandırmayı geleceğinin teminatı olarak görmüşlerdir. Sürekli çalışma özendirilmiş, olağanüstü durumlarda bile insanların tembellik alışkanlığı kazanmasının önüne geçmişlerdir. Dünyanın gördüğü en büyük ekonomik kriz dönemlerinde dar gelirlilere yardım kararı alan ABD yönetimi, insanlar çalışmadan kazanmaya alışmasınlar diye para yardımı yapacakları insanlara kazma-kürek çukur eştirmiş ve akşam parasını vermişler. Ertesi günü ödeme yapacakları insanlara bir gün önce eştirdikleri çukurları kapattırıp akşam parasını vermişlerdir. Böylece tembellik alışkanlığına meydan vermemişlerdir. Ne yazık ki ülkemizde insanlarımız çalışmadan geçinebilme, kısa yoldan zengin olmaya odaklanmış durumdadır. Yöneticilerimiz eliyle insanlarımıza çalışmadan çeşitli yollarla yardımlar yapılmaktadır. Hz. Ömer döneminde akşama kadar mescitten hiç çıkmadan ibadet eden bir müslümana Hz. Ömer: ''Ailenin geçimini çalışmadan nasıl sağlıyorsun '' diye sorar. O Müslüman: '' Kardeşim sadece namaz saatlerinde mescide geliyor, diğer zamanlarda çalışıyor hem kendi hem de benim ailemi geçindiriyor'' cevabını vermiş. Hz. Ömer: ''Allah katında kardeşin senden daha üstün'' diyerek adamı namaz saatleri dışında çalışmaya göndermiştir. Dinimizde tembellik günah sayılmış, çalışma özendirilmişken islam dünyası korkunç bir tembellik hastalığına tutulmuştur. Müslümanlar vakitlerinin çoğunu televizyon ve bilgisayar başında ya da kahvelerde geçirmektedirler. Okumak, öğrenmek, çalışmak, üretmek Müslümanlardan çok uzaktadır. Allah'ın ilk emri: ''OKU'' olmasına rağmen ülkemizde yılda ortalama 24 kişi bir kitap okumaktadır. Japonya'da ise her Japon yılda ortalama 24 kitap okumaktadırlar. Enerji kaynakları ve madenlerin çoğu islam ülkelerinde olmasına rağmen 57 islam ülkesinin ürettiği bir otomobil bile yoktur. Sonuç malum çalışan, okuyan, üreten Japonlar ve diğerleri onların ürettiklerini alan bizler. Oğuz Han duasında: ''Ulu Tanrım Türk Milletine tembellik verme, çalışsın çalışsın bedeni çelik gibi, zihni temiz olsun'' demiştir. Atatürk: ''Çalışmadan, yorulmadan, öğrenmeden, üretmeden rahat yaşama yollarına alışmış milletler önce haysiyetini sonra bağımsızlığını kaybederler'' diyerek konuyu en çarpıcı biçimde anlatmıştır.
Milletleri yok eden bir diğer büyük felakette dilini kaybetmektir. Dilini kaybeden milletlerin dinini de kaybettiği görülmüştür. Çok acı ama Türkçemiz ülkemizde ikinci dil muamelesi görmektedir. Caddelerimizi bir göz atın bakalım Türkçe isimli işyeri bulabilecek misiniz İş başvurularından tutun her alanda Türkçe hayatımızdan dışlanmış durumdadır. ''Türkçe bilim olmaz'' diyen bir zevatın dilimize ihaneti tüm üniversitelerimizi sarmıştır. Oysa asıl yabancı dille bilim olmaz. Üniversitede ders dinleyen öğrenci yabancı dille anlatılan derste geçen kelimelerde ''bu kelime edat mı, sıfat mı, zamir mi '' diye düşünürken ders geçer anlamadan ders biter. Sonunda öğrenci konuyu tam öğrenemez ve bilim üretemez. Eğitim Türkçe yapılmalı konuları tam öğrenen öğrenciler donanımlı yetişerek bilimsel çalışmalarda ilerleme kaydetmelidir. Yabancı dil öğrenmek gereklidir. Ama yabancı dil öğrenmek başka bir şey, yabancı dille eğitim yapmak başka bir şey. Almanya'da, Fransa'da, İtalya'da, İspanya'da, Japonya'da asla yabancı dille (İngilizce) eğitim yapılmaz. Kendi dilleri ile eğitim yapılır ve ayrıca yabancı dil öğrenilir. İngilizce hastalığı anaokullarımıza kadar inmiştir. Dünya'da işgal edilmiş müstemleke ülkelerinde bir de Türkiye'de vardır. Böyle bir millet, böyle bir ülke bağımsız olarak varlığını devam ettirebilir mi '' TÜRKÇE MANEVİ VATANIMIZDIR. TÜRKÇE GİDERSE TÜRKİYEDE GİDER.'' TÜRKÇEMİZ BAYRAĞIMIZDIR. BAYRAK NAMUSUMUZDUR. TÜRKÇE GİDERSE NAMUSUMUZ DA GİDER. Ülkemizdeki bir başka hastalık ta Arapça, Farsça sevdasıdır. Dini gruplarımız, tarikatlarımız, cemaatlarımız mensuplarına islam diye Arap örf ve adetlerini, Arap milliyetçiliğini yaşatıyorlar. Elbette ki temel ibadetlerimiz ezanımız, namazımız Kur'an'daki haliyle Arapça okunmalıdır evrenselliği bozulmamalıdır. Ama günlük hayattaki dualarımızı niçin Türkçe yapmıyoruz Haşa Yüce Allah'ın Türkçe bilmediğini mi sanıyorsunuz Türk Milletinin islamın ana kaynakları meal, tefsir, hadis okuması teşvik edilmeli, Türk Milleti ile Kur'an'ın arasına engel konulmamalıdır. İnsanlarımız bilgili görünmek için konuşmalarına İngilizce, Arapça, Farsça kelimeler kullanma hastalığından kurtulmalıdır.
ÇARE NEDİR ÇARE; TÜRK MİLLETİNİN VARLIĞINI DEVAM ETTİREBİLMESİ VE KALKINABİLMESİ İÇİN HER ALANDA ADALETLİ, AHLAKLI OLUP KUL HAKKINA RİAYET ETMELİYİZ, ÇOK ÇALIŞIP, ASLOLANIN BİLİM ÜRETMEK OLDUĞUNU UNUTMAMALIYIZ VE SES BAYRAĞIMIZ TÜRKÇEMİZE SAHİP ÇIKMALI, ÖZÜMÜZE DÖNMELİYİZ. Ünlü bir batılı düşünür: ''BATININ İÇİNE DÜŞTÜĞÜ BU ÇÜRÜMÜŞLÜĞÜ, AHLAKSIZLIĞI, İNSANLARI KÖLELEŞTİREN VAHŞİ KAPİTALİZMİ ANCAK; UYUYAN BİR MEDENİYET OLAN TÜRK-İSLAM MEDENİYETİ KURTARABİLİR. ÇÜNKÜ GEÇMİŞTE BAŞARMIŞTI ''DER. İslam düşünürü İbn-i Haldun: ''İnsanoğlunun kurduğu en adaletli devleti Türk Milleti Osmanlı adıyla kurmuştur'' der.
Selam olsun adalete uyanlara, kul hakkına riayet edenlere, çok çalışıp, Türkçeye sahip çıkanlara. Selam olsun Türklük gurur ve şuuru, islam ahlak ve faziletini yaşayanlara.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şadiye ÖZTÜRK Arşivi