
Şadiye ÖZTÜRK
OKULDA DÖRT YILDA KAZANDIRDIĞIMIZ DAVRANIŞI TV DÖRT DAKİKADA YIKIYOR
İletişim araçlarının günlük hayatımızdaki yeri giderek artmaktadır. Bilim ve teknolojideki hızlı gelişme hayatımıza kattıkları kadar götürdükleri de var. Özellikle hemen her konuda normalden ziyade uçlarda yaşamayı seven insanlar olarak bu konuda da ölçüyü kaçırıyoruz. Ya vurup öldürüyoruz, ya müptelası oluyoruz. Eskilerin ''İfratla tefrit'' dedikleri durumları yaşıyoruz, ölçüyü kaçırıyoruz. Hayatımızın her anında bize yol gösteren Peygamberimizin; ''Her şeyde ölçülü olun, aşırı gitmeyin'' hadisini unutuyoruz. İnsanların müptelası oldukları bazı alışkanlıklar kendisine zarar verecek boyutlara ulaşmaktadır. Alkol sigara, uyuşturucu gibi zararlı maddelere artık televizyon ve internet bağımlılığı eklendi. Birçok kişi zamanının büyük bir bölümünü televizyon ve bilgisayar başında geçirmektedir. Daha vahimi bu yeni zararlı iki alışkanlıklarımızın zararı kısa zamanda anlaşılamamakta, sonuçları geç ortaya çıkmaktadır.
Televizyon-internet milletimizin (zaten çok az olan) okuma alışkanlığını yok etmiştir. Evlerde kitap okuma alışkanlığı kalmamıştır. TV-internet bağımlılığı aile içi iletişimi yerle bir etmiştir. Ülkemizde saygın bir araştırma kuruluşunun yaptığı ankete göre anne-babalar (televizyon-interneti kapatarak) çocuklarıyla el ele, göz göze günde üç dakikadan az sohbet etmektedirler. Evlerde pansiyonda kalır gibi yaşanmaktadır. Şu örnek konuyu en çarpıcı biçimde anlatmaktadır: ''TELEVİZYONUMUZ BOZULDU, EVDEKİLERLE TANIŞTIK; BAYAĞI İYİ İNSANLARMIŞ.'' Ailede insanlar birbirlerini dinlemekten, anlamaktan uzaklaşmışlardır. Çocuklarımızda iletişim bozukluğu ve yalnızlık yaşanmaktadır. Konuşacak, dertleşecek kimseyi bulamayan, iletişim becerileri körelen çocuklarda yalnızlık duygusu başlamakta, içine kapanmaktadır.
BİZ ÖĞRETMENLERİN DÖRT YIL UĞRAŞARAK, ÖRNEK UYGULAMALARLA KAZANDIRDIĞIMIZ OLUMLU DAVRANIŞLARI TELEVİZYON DÖRT DAKİKADA YOK ETMEKTEDİR. ''Eskiden oğlan dayıya, kız halaya benzerdi. Şimdi oğlan dizilerdeki dayılara, kızlar dizilerdeki halalarına benzemeye çalışıyorlar. Saçlarını, kıyafetlerini, konuşmalarını, davranışlarını onlara benzetmeye çalışıyorlar.'' Çocuklarımız, anne-babalarını rol model olarak almıyorlar. Örnek aldıkları, olmak istedikleri rol model, dizi kahramanları olmuştur. Babası mafya, annesi pembe dizi izlerken çocukların ders çalışmasını beklemek hiç de mantıklı değildir. TV- İNTERNET BAĞIMLILIĞI ÇOCUKLARIMIZIN DİNLEME, ANLAMA, DÜŞÜNME, MUHAKEME KURMA, ÖĞRENME MELEKELERİNİ YOK ETMEKTEDİR. ÇOK TV SEYREDEN ÇOCUKLAR, ÖĞRETMENİN ANLATTIĞI DERSİ TV SEYREDER GİBİ İZLEMEKTE, DERSE HİÇ KATILMAMAKTA, DÜŞÜNÜP, SORGULAYAMAMAKTA VE ÖĞRENEMEMEKTEDİR. ÇOCUKLARIMIZ, SADECE SEYREDEN TOPLULUĞA DÖNÜŞMEKTEDİRLER. TELEVİZYON, ÇOCUKLARIMIZI ZİHİNSEL OLARAK PASİF HALE GETİRMEKTEDİR. Ayrıca evde ders çalıştıktan sonra televizyon izlenilmesi başka bir yanlış uygulamadır. Ders çalışmadan sonra televizyon izlenilmesi, çocukların beyninde silici görevi yapmakta, öğrenilenleri unutturmaktadır. Çok televizyon izleyen çocuklarda çalışma istek, alışkanlık ve becerisi azalmakta, tembellik özendirilmektedir. Oysa ''Çalışmadan, yorulmadan, öğrenmeden, üretmeden rahat yaşama yollarına alışmış milletler… şerefini ve bağımsızlığını kaybederler.''
Televizyon dizi ve filmlerdeki içki ikramları adeta içki reklamlarına dönüşmektedir. Çocuklarımızın bilinçaltına içki yerleşmekte her sıkıntıda çözüm içki olarak sunulmaktadır. Televizyondaki şiddet çocuklarımızın ruh dünyasını olumsuz etkilemekte, saldırganlık duygusunu artırmaktadır. Televizyonda yayımlanan kontrolsüz yabancı filimler milli kültürümüze darbe vurmaktadır. Kültür emperyalizmi televizyon- internet eliyle gerçekleşmektedir. Bir dönemde artan dış ticaret açığını önlemek için bazı malların ithalatına sınırlama getirilmek istendiği zaman dönemin ABD başkanı, sinema filmlerinin bu uygulamanın dışında tutulması için özel ricada bulunmuştur. Çünkü ABD'nin ürettiği en önemli mal sinema filmi ve silahtır. Kültürünü özellikle sinema filmi ve dizilerle yaymaktadır. İnsanlarımız Türk-islam kültüründen, kültür emperyalizminin uygulayıcısı televizyon-internet eliyle uzaklaşmaktadır.
Çare nedir Çare; anne-babaların evde televizyonu kontrollü ve olabildiğince az izlenilmesini sağlamalarıdır. Bunun için aile toplantısı yapılmalı, izlenecek televizyon programları birlikte belirlenmelidir. Doğacak boşluk ailece birlikte yapılacak etkinliklerle doldurulmalıdır. Anne-babalar çocuklarına daha çok zaman ayırmalıdır. HER GÜN AKŞAM BELLİ SAATLERDE TV KAPATILMALI, AİLECE BİRLİKTE OKUMA SAATİ UYGULAMASI YAPILMALIDIR. Anne- babalar, çocuklarına kitap okuma alışkanlık ve becerisini onlara örnek olarak kazandırmalıdır. Aile toplantısında alınacak ortak kararla haftada TELEVİZYONSUZ BİR GÜN BELİRLENMELİ VE AİLECE BİRLİKTE ORTAK FAALİYETLER YAPILMALIDIR.
Çok büyük paralar ödeyerek ülkemize gelen turistler mavi turlara katılıyorlar. Etrafı seyretmek yerine hepsinin elinde kitap ve okuyorlar. Çünkü kitap okumak onlar için ekmek, su gibi ihtiyaç. Okuma alışkanlığı kazanan milletler daha çok öğreniyor, daha çok üretiyor, daha güçlü oluyorlar. Dinimizin ilk emri ''OKU'' olmasına rağmen islam ülkelerinde kitap okuma oranları yok denecek kadar azdır. İslam ülkelerinin durumu da ortada. Bir öğretmen olarak usanmadan sürekli tekrar etmeyi kendime görev addettim; bir Japon yılda ortalama 24 kitap okurken, Türkiye'de yılda ortalama 24 kişi bir kitap okuyor. Sonuçta Japonlar bilim üretiyor, dünya markası otomobilleri, malları üretiyorlar biz de satın alıyoruz. 57 islam ülkesinin ürettiği bir otomobil bile yoktur.
Selam olsun, çocuklarına okuma, çalışma, öğrenme, üretme alışkanlık ve becerisini kazandıranlara. Selam olsun televizyonu kapatıp ailece birlikte kitap okuyanlara.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.