
Şadiye ÖZTÜRK
ÖZGECAN´IN ARDINDAN
Leyla bir özgecandır. Özgecan Aslan, Münevver Karabulut, Fatmanur Çevik, Gizem Gürgen, ve tüm kadınlar da birer özgecandır. Canımızı yakan ise, isimlerini saydığım ve sayamadığım bu kadınların erkek terörüne kurban giderek, ortak bir kaderi paylaşıyor olmasıdır.
Ah! Binlerce ahımız var.
Bundan üç yıl önce Gamze Gürgen adında yirmi yaşında, üniversite öğrencisi bir kızcağız Aydın'da tıpkı Özgecan gibi arabaya alınmış, tecavüze uğramış ve başı taşla ezilmek suretiyle öldürülmüştü.
Yine üç sene önce Fatma Nur Çevik evine gelen bilgisayar tamircisi tarafından tecavüz edilmiş, boğularak öldürülmüştü.
2009 tarihinde üzerinde çok konuşulan, uzun süre tartışılan, 18 yaşındaki lise son sınıf öğrencisi Münevver Karabulut, (hafızalarımızdan yıllarca silinmeyecek) korkunç bir şekilde öldürülmüştü.
Sessizlikle örtülü bilmediğimiz daha niceleri…
Geçtiğimiz hafta 11 Şubatta, bu cinayetlere bir yenisi daha eklenerek ülkemizde adı konulmamış bir yas yaşandı. Bir derenin kenarında yanmış olarak bulunan, çığlıklarını duyuramayan ve bir kız babası tarafından canı alınan Özgecan Aslan… Henüz 20 yaşında bir üniversite öğrencisi olan Özgecan' ın hunharca öldürülmesi ve daha sonra yakılması bütün Türkiye'yi kahretti ve gözyaşına boğdu. Kamuda infial uyandıran Özgecan Aslan cinayeti bugün Türkiye'de vicdanların ortak sesi oldu. Özellikle kadınlardan isyan sesleri her taraftan yükseldi. İdam tartışmalarını tekrar tekrar gündeme getiren vahşetin kan donduran detayları öğrenildikçe eylemler, tepkiler, protesto yürüyüşleri çığ gibi büyüdü. Toplumsal bir sorun haline gelen şiddet konusunda tüm ülke birleşti.
Bütün Türkiye'yi ayağa kaldıran sokaklara döken ve hala da yankıları devam eden olayda görülmüştür ki, kadına şiddet, taciz, tecavüz ve öldürme olaylarına karşı artık bıçak kemiğe dayanmıştır.
Özgecan öldürülen kadınların ilki değil ama toplum olarak artık son olmasını istiyoruz. Ardında kalan biz kadınlar olarak şunu çok iyi biliyoruz ki ne yapılırsa yapılsın Özgecan'ı hiçbir şey geri getirmeyecek. Ne kadar empati yaparsak yapalım ateş düştüğü yeri yakıyor. İstiyoruz ki başka canlar yanmasın, başka meleklerin kanatları kırılmasın. Ve çocuğunun ölümü için 'Çok acı çekmiştir kızım keşke kurşunla öldürselerdi' diyen anneler ülkesi olmasın burası. Yarın kim nefrete ya da erkek şiddetine kurban gidecek diye düşünmediğimiz bir vatanımız olsun.
Her gün şiddete maruz kalan, öldürülen, tecavüze uğrayan, evinde, sokakta, arabada, minübüste, iş yerinde kendini güvende hissetmeyen tüm kadınlar için, kanunlarımızın yeni bir düzenleme ile bu tarz suçlara daha caydırıcı cezalar verilmesini istiyoruz. En büyük sorunumuz olan kadına yönelik şiddetin altında yatan temel sorunların bulunması ve buna göre önlem alınmasını diliyoruz. Hem de çok acil olarak. Üzülerek söylüyorum ki eğer böyle giderse güzel ülkemde her güne bir kadın cesedi düşecek.
………
Her vahşi cinayet kulağımıza şunu fısıldıyor: İnsan olmak için çok şeye gerek yok aslında. Sevmeyi bilmek, vicdan ve merhamet sahibi olmak. Bu üçüne sahip olmak o kadar da zor olmasa gerek.
Hepimiz ülkemizdeki kadın cinayetlerden sorumluyuz. Bu anlamda herkese çok büyük sorumluluklar düşüyor. Aileler, ilk önce bireysel sevgi eğitimi sizinle başlıyor. Eşinize, annenize, kız kardeşinize ve çevrenizdeki tüm kadınlara insan gibi davranın. İşte çocuğunuzun sizden alacağı ilk ve asıl eğitim budur. Anneler ve babalar evlatlarınıza sürekli bu konuda öğütler veriniz. Erkektir yapar, demeyin. Çocuklarınızı dövmeyin. Çocuğunu döven anneler, aslında çocuk şiddeti ilk önce sizden öğreniyor ve bu bir kısır döngü olarak da devam ediyor.
Kadını ikincil gören, ötekileştiren, ayrımcılık yapan, cinsel bir meta, obje gibi gösteren, aile içi şiddeti içselleştiren, sıradanlaştıran medyaya da çok iş düşüyor. Medya topluma bu bağlamda olumlu mesajlar vermek zorundadır. Bunlar kadar cezaların caydırıcı olması da çok önemli.
Önemli bir ayrıntı da toplum olarak en büyük problemlerimizden biri namusu kadın bedenine has bir şey olarak algılamamız. Oysa namus zihinlerdedir. Beyler, erkekleri erkek olmaktan, kadınları bu dünyaya geldikleri için lütfen utandırmayınız. Analar insansa, siz insanoğlusunuz. Efendimizin bu konudaki hadisini unutmayın: ''Mü'minlerin iman bakımından en mükemmeli, huyu en iyi olanıdır. Hayırlınız, kadınlarına karşı hayırlı olanlardır.' (Tirmizî) Namus mefhumu sadece kadınlar için değil, erkekler için de geçerlidir. Hatta namus ile ilgili ilk ayet erkekler için indirilmiştir: ''Mümin erkeklere söyle: Gözlerini harama bakmaktan sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar. Bu onlar için daha temizdir.'' Nur / 30
Aynı zamanda bir Yusuf vardı Kenan ilinde hatırlar mısınız Bir yüzü vardı el kestiren. Böyle bakıldığında 'Yusuf Yüzlüler' bir başka güzel değil mi
Konumuzun özüne dönecek olursak, sussam olmuyor, yazsam kelimeler yetmiyor işte.
İnsanlığımdan utanıyorum bazen, içim yanıyor. Bu cinayetleri işleyenlerin gözyaşları var mıdır bilmem ama - bir kadın ve bir anne olarak- onların yüzünden bizde artık kalmadığı bir kesin. Ben Özgecan'ın o masum yüzünü asla unutmayacağım. Ve zulmedenlerin elbet bir gün hak ettiklerini bulacaklarına olan inancım da bakidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.