Seçim bitti… Vatana, millete hayırlı olsun. 8 Haziran sabahı yorgun olmakla beraber hissettiğim tek duygu içimin boşaldığıydı.

Televizyonlar, gazeteler yorum ve analizlerle dolu. Partilerin aldığı yüzdeler, sandalye dağılımı, kurulma ihtimali olan dengeler havada uçuşup duruyor. Koalisyon kimle kim arasında olur, nasıl bir aritmetikle hükümet kurulabilir, falan filan…

Şu dakikadan sonra bunların hiçbir önemi yok. 3. Köprü, havalimanı, çözüm süreci, mülteciler…Benim merak ettiğim daha ziyade bunlar. Doların yükselişi seçim sonrasını dahi bekleyemedi, aynı gece yükselmeye başladı. Kırılgan ekonomimizin akibeti, projeler ya hızını kesecek, ya da devam ettirilmeyecek.

Bütün bunlar zihnimi meşgul ederken aklıma gelen diğer bir soru da şuydu, galiba Türküyle Kürdiyle istikrarı çok seven bir toplum değiliz. Anlaşılan istikrar bizim için o kadar da elzem değil. Zira istikrar durağan bir şey, heyecanı olmayan bir şey. Ama aynı zamanda riski, belirsizliği en az olan, rahat, huzurlu da bir şey. Önceki yazımda Kuzey Avrupa ülkelerinin yıllardır devam eden istikrarından ve bunun konforundan bahsetmiştim. O hayat bize cazip gelmiyor anlaşılan.

Şuan ne yazı yazmak ne de olabilecek koalisyon senaryoları üzerinde kalem oynatmak istemiyorum. Hangi analiz yapılırsa yapılsın Ak Partinin oy kaybetmesinde sandığa gitmeyen Ak Partili seçmenin de etkisi olduğunu düşünüyorum. Oysa ki sandık bizim için okçular tepesiydi ve terk edilmemeliydi. Bu şımarıklığın bedelini, Ak Partiye biraz haddini bildirelim düşüncesi ile başka partiye oy vermenin sonucunu hep birlikte yaşayacağız, göreceğiz.

Bundan da öte canımı en çok sıkan mevzu, muhalif gazetecilerin, siyasetçilerin tek kaybedeni Erdoğan ilan etmeleri oldu. ''Bu yaz çok güzel olacak'', ''demokrasi kazanmıştır'', ''diktatörlük dönemi artık bitmiştir'' diyenlerden tutun da ''Davutoğlu kaybetmiştir, istifa etmelidir'' diye parmak sallayanlar mı dersiniz.

Ak Parti dışındaki partilere oy veren seçmen farkında olmalıdır ki seçtikleri liderlerin hiçbiri iktidara talip değil. Hepsi ana muhalefet benim iddiasında. İktidara talip olan, verilen oy namusumuzdur, oylarınız bana emanet, zay etmeyeceğim diyen balkon konuşması yapan ve ''vatandaşın kararı başımızın üstünedir'' diyen tek lider Davutoğlu'ydu. Diğer liderler ise şu partiler koalisyon kurabilir, diye top dolandırıyorlar. Bu ülkenin %59'u muhalefet olmak için oy verdi anlaşılan.

Recep Tayyip Erdoğan'ın sözleriyle bitirmek isabetli olacak sanırım. ''Tuzakların üstünde bir tuzak vardır, oyunların üstünde bir oyun vardır.'' Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler.