
Şadiye ÖZTÜRK
SİVAS´I SEVMEK
Mekanın ruhunu kavrayan insanlar, yaşadığı yeri anlamlı kılan bir bahanesi olanlar o şehri severler. Aynı zamanda sadece orada yaşamazlar, o şehri yaşarlar ve yaşatırlar. Ve o şehri kaleme almak, anlatmak isterler Vefalı olana bu yakışmaz mı Ahde vefa bunu gerektirmez mi
Bir şehir neden sevilir Ben bir şehri neden severim Bunun bir değil birden fazla sebebi var aslında…
Her şeyden önce ben bir şehrin ruhu olduğuna inananlardanım. Yaşayan, her zaman var olan ve hiç ölmeyen bir ruh…Zaman her ne kadar o şehri eskitse de , tarihin onu koyduğu yerde duran bu ruhun, hep yaşadığını, soluk aldığını, hissettiğini, üzüldüğünü, sevdiğini, kırıldığını ve yok olmadığını düşünürüm. Ruhu olan bir şeyin kalbi de var demektir.
Orada yaşarken o şehrin, ruhuma kendi ruhundan bir şeyleri usulca üflediğini, kimliğime bir parça eklediğini düşünürüm. Duygu ve düşüncelerimi beslediğine, şekillendirdiğine inanırım. Her ne kadar oralı olmasam da o şehrin bir parçası sayarım kendimi ve o şehre ait her şeyi sahiplenirim. Ve o şehrin ruhuma kattıklarını, o şehirde yaşadıklarımı asla eskitemez, unutturamaz zaman. Yüreğimin bir köşesinde hep saklı durur o günkü tazeliğiyle…
Hayat serüvenim içerisinde hemhal olduğum şehirler içerisinde Sivas'ın müstesna bir yeri vardır. İtiraf etmeliyim ki ilk tayin yerimin Sivas olduğunu öğrenince çok üzülmüş ve seçeneklerimin arasında olmadığı için hayal kırıklığına uğramıştım. Soğukla hiç aram yoktu çünkü. Ayaz ve gurbet çağrışımlı bir hüzün, kor gibi sarmıştı yüreğimi. Zehir zemberek bir kış gününün burukluğunu yaşamıştım haziranın sıcağında…. Görmediğim, bilmediğim bu şehrin tek aşina olduğum ismi Aşık Veysel, sevdiğim tek türküsü de Sivas Ellerimde Sazım Çalınır'dı. Tek bildiğim de Sivas dağlarına karın erken düştüğü ve tepesinden hiç eksik olmadığıydı. Nerden bilebilirdim ki bir gün, kedersiz bir sahil şehrinden, o türkünün vatanında yurt tutacağımı, gelip konacağımı... Ve o şehrin sevdalısı olacağımı…
Sonrası ise tek teselli olarak, kadere razı oluş. Gurbetse her yer gurbetti benim için. Memleketse her yer memleket. İşte böyle başladı bizim hikayemiz. O günden sonra zaman akıp geçti. Saçlarım yavaş yavaş beyazlarken, Sivas'ın soğuğuna karşın yüreği sıcak insanları sayesinde gönlüm hiç üşümedi. Can Yücel'in mısralarında dediği gibi ''Yalnızlığa dayanırım da, bir başınalığa asla.'' Kar üzerime ince ince yağarken gurbet şehrinin anlamını bana hiç hissettirmediler. Bir şehrin suyunun ve havasının güzelliği insanını da şekillendirir , derlerdi inanmazdım ama doğruymuş.
Bir şehri sevmek, orada doğmasan da , oralı olmasan da kendini oraya aitmiş gibi hissetmek… Yani aidiyet duygusu. İşte bu duyguyu veren o yörenin insanlarının size verdiği güven ve samimiyet duygusudur. Büyük bir şehirde yitip gitmiş dostlukları, umutları, düşleri, huzuru size vermesidir. Mekanları önemli ve değerli kılan, sizinle kalıcı dostluklar kurarak sevgi eyleminin içini dolduran insanlardır çünkü. Anadolu coğrafyasının en şiir şehri Sivas'ın ayrıcalığı da bu olsa gerek.
Doğduğun yer mi yoksa doyduğun yer midir memleket Bence doğmayıp, orada yaşamaya doyamadığın bir şehri vatan bellemektir bir şehri sevmek….
Bir şehir sevmek onu dağ kokusuyla içine çekmektir bir çay eşliğinde… Orhan Veli misali gözleri kapalı karın yağışını ve yağmurun sesini dinlemektir. Bakıp da görmeyen gözlere inat, Aşık Veysel 'i gönüllere açılan penceresinden görmek demektir. Şemsi Sivasi hazretlerinin, Sivas'ın taşına toprağına işleyen o manevi iklimini soluyup huzur bulmaktır. Ulu Cami'nin geniş avlusunda tarihin büyülü koridorlarına yolculuk etmektir.
Bir şehri sevmek, o şehre musiki nazarıyla bakmaktır. Şiirle sazla süslenmiş bir renk bahçesine aşina olmaktır. Ozan sözünün, aşık sazının inceliğine ve derinliğine erebilmektir.
'Bir şehri sevmek, bir zamanı, bir mekanı sevmektir
Bir şehri sevmek, meçhulü, muammayı sevmektir
Bir şehri sevmek, orada kendini bulmaktır
Bir şehri sevmek, aşka sebep aramaktır'
diyordu Ahmet Hamdi Tanpınar bir şiirinde.
Benim şair gibi sebep aramama gerek yoktur; çünkü bahanem çoktur bu şehri sevmek için. Bir sev da, bir yar olan bu diyarı terk etmek çok zor olacaktır benim için. Nicedir sevdalandığım onun da beni deli bir yürekle sevdiğine inandığım, ruhumu kuşatan bu şehirden ayrılmak, tarifi mümkün olmayan bir gönül yangını yaşatacaktır içten içe bana… Yarinden ayrılan hüzünlü bir aşık gibi, içim bir özlemle şerha şerha kanayacak ve kalbimin bir parçası mutlaka burada kalacaktır. Çünkü şehri sevmek bir insanı sevmek gibidir.
Gelirken ağlamıştım o şehir için ama artık biliyorum ki giderken de çok ağlayacağım bu şehir için…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.