Şadiye ÖZTÜRK

Şadiye ÖZTÜRK

TÜRKMEN MÜLTECİ SAYISI GİTTİKÇE ARTIYOR

Ülkemizin güney bölgesi sınırında; hayli ilginç ve planlı olaylar gerçekleşiyor. Orada yapılan sözde guruplar arası, çatışmalarda; ilk hedef olarak Türkmenlerin seçildiğini, gözlemliyoruz. Bu daha önceden planlanmış, düşünülmüş, senaryo; şimdi hayata geçirilmeye çalışılıyor. Amaç; baskı ve zulümle, Türkmenleri göçe zorlamak, karşı çıkanları ise; yıldırmak amaçlı, ölümle tehdit etmektir. Türkmen nüfusunu, olabildiğince, o coğrafyada azaltmaktır. O, bölgede birileri, Türkmen varlığının olmasına tahammül edememektedir. O nedenle, baskı ve zulüm gittikçe artmaktadır. TÜRKİYE DEVLETİNİN ve Türk MİLLETİNİN sabrı zorlanmaktadır. İlk etapta; üzerimize düşen her bakımdan; mültecilere yardımcı olmak, onların yanında, yakınında, olduğumuzu hissettirmek ve bunun yanlışlığını tüm Dünyaya haykırmaktır. Ondan sonrası; ALLAH KERİM...
Son günlerde Kuzey Irak'ta yaşanan durum; yürekler acısıdır. Kerkük' teki Türkmenlerden, Yezidilere kadar, orada yaşayan halkın çoğunluğu tehdit altındadır. Can güvenlikleri kalmamıştır. Üstelik Uluslararası tüm örgütler sadece olayları seyretmekle, yetinmektedirler. Bir, iki kınama ve cılız ses çıkartarak, olaya ilgisiz kalmadıklarını ispat etmeye çalışıyorlar. Sonrasında; sınırda yaptığımız olağanüstü çalışmalardan dolayı, tebriklerini ve teşekkürlerini ifade ediyorlar. Bu kadar. Diğer taraftan gözlerinin önünde; her türlü saldırıya kayıtsız, kalıyorlar. İddialara göre; bu zulümlere destek oluyorlar.
Zulmün devam etmesi anlamına gelen; mülteci akımını bir nevi yönlendiriyorlar. Hakim güçler olarak; meseleyi halletmek yerine; içinden daha da çıkılmaz hale getiriyorlar. Çünkü, bu durum işlerine geliyor. Üzülerek ifade edelim; Mülteci konumundaki, bu insanların çoğu da Müslüman ülkelerden kaçma girişimi içerisinde bulunmaktadırlar. Çünkü, Dünya üzerindeki hakim güçler, onlar üzerinde oyun, oynamaktadırlar. Petrol zengini olan ülkelerin rahat ve huzur içerisinde olması birilerinin işine gelmemektedir. Kaçma girişimleri sonrası başarılı olan insanların gittikleri ülkede birey olarak, serbestliğini, özgürlüğünü kazanma şansları da kolay değildir. Bir müddet göç ettikleri ülke onları köle gibi kullanmaktadır. Zor işlerde, az para vererek, hiçbir sosyal yardım desteği veya primi yatırılmadan bu insanlar, köleliklerine devam ederler. O, arada bu şartlara katlanabilen, yahut dayanabilen insanlar hayatta kalır, diğerleri ölür, gider. Sömürgeci devletlerin istediği de budur. Çünkü hayatta kalan kimilerinin oradaki yaşam şartını geride kalanlara mesaj olarak iletmesi, gerekmektedir. Geride kalanlar için, kendi memleketlerinden kaçarak, oralara sığınma işlemi, umut şeklinde, önlerine konulmuş bir fırsat olarak her zaman canlılığını korumalıdır. Bu sayede dolaylı kölelik devam etsin isterler. Hatta, bu alanda bazı teşviklerde bile; bulunabilirler.
Dünya üzerindeki hakim güçlerin bir günah dosyası olarak; kaçak insanlar sorunu önümüzde durmaktadır. Oldukça acındırıcı, korkutucu, yıpratıcı olan bu durum, gittikçe daha da büyük sorun olmaktadır. Çünkü onların her alanda işine gelmektedir. Zaman, zaman göstermelik girişimlerle; Dünya kamuoyuna bu işlerin bitmesi için çaba gösterdiklerine dair çalışmalar yapmaktadırlar, yapıyor gözükmektedirler. Eğer bu konuda samimi olsalar, bu durumlardan, onları kurtarabilirler. Tüm kargaşalıkları bitirir ve her tarafa huzur getirebilirler. İnsanlar, memleketlerinden kaçmak, göç etmek yerine; kendi topraklarında hayatlarını devam ettirirler. Amma, öyle yapmıyorlar. Onların tüm kaynaklarını acımasızca, kullanan sömürü devletleri o insanlara, bir dilim ekmeği, içecek bir yudum suyu çok görmektedirler. İşte gerçek hırsızlık budur.
O nedenle, açlıktan, susuzluktan veya can emniyetinden dolayı topraklarını terk ederek, her şeylerini gerilerde bırakan bu insanların ALLAH yardımcıları olsun. Zor bir hayatın, kendilerini nasıl bir hayatın beklediğini bilmedikleri bir hayatın, kapısını aralamak istiyorlar. Dünya üzerindeki sömürü işlemleri devam ettiği müddetçe; bu kaçak mülteci sorunu , insanların hayatları uğruna başladıkları yolculuklar, durmadan devam edecektir. Umut her zaman vardır… sloganı onların hayallerini süsleyen bir sihirli sözcük gurubu olarak, önlerinde durmaktadır…
Özel anlamda, güney sınırımızda; kendi insanımıza yönelik, bu saldırı ve caydırma hareketlerini, dikkatle takip etmeliyiz. Dünya üzerinde yukarıda bir bölümünden bahsettiğim, mülteci sıkıntılarını, Türkmen kardeşlerimizin yaşamaması için; tüm çabayı DEVLET ve MİLLET olarak göstermemiz, gerekmektedir. Onların yanında ve yakınında olmamız lazım. Unutmayalım, onların terk ettikleri toprakların, yabancı unsurlar eline geçmesi demek; bizim artık ÜLKEMİZ sınırları içerisinde rahatça yaşama imkanımızın, daralması demektir.
Hadi kardeşlerim, tüm Dünyaya; bütün insanlığa karşı gösterdiğimiz yardım ve paylaşma özelliğimizi, fazlasıyla kendi canımızdan, kanımızdan olan Türkmen kardeşlerimize gösterelim. Gösterelim ki; birileri onların yalnız olmadığını, görsünler. Dostları sevinsin, düşmanları, kara, kara düşünmeye başlasın... Sonrası yok bu işin... TÜRKMEN kardeşlerimiz, her ne pahasına olursa olsun; o, topraklarda, barış ve huzur, emniyet içerisinde hayatlarını devam ettireceklerdir. Tüm Dünya, bunu bilmelidir... Biz de; bu konudaki kararlılığımızı tüm Dünyaya, her bakımdan, bildirmeliyiz...
BU ARADA DOĞU TÜRKİSTANDA Çin devletinin yapmış olduğu zulüm, artık dayanılmaz hale gelmiştir. Tüm kardeşlerimizin en azından duaları ile yanında olmalarını istiyoruz. Şu anad, en azından bizim yapabileceğimiz, duadır. Lütfen esirgemiyelim...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şadiye ÖZTÜRK Arşivi