
Şadiye ÖZTÜRK
ÜÇ ŞEMSTEN BİRİ ŞEMS-İ SİVASÎ
Sür çıkar ağyarı dilden ta tecelli ede Hak/ Padişah konmaz seraya hane ma'mur olmadan
Şemseddîn Sivasî 'nin bu çok kıymetli ve sevdiğim şiirini ne zaman görsem, okusam ya da aklıma gelse; Konya için Mevlana ne ise, Şems-i Sivasî de Sivas için odur diye düşünürüm.
Hala bugün ışığıyla, feyziyle Sivas'ı aydınlatan bir güneş gibidir o. Söz sultanım Mevlana: ''Gönül, gerçek dostun yüzü ile aydınlanır, nurlanır.'' Demiyor muydu Allah dostlarının kalbe saçtığı inşirah gibisi var mı
Sivas'a değer katan, Sivas'ın manevi koruyucularından ve Sivas'ın mümtaz bir şahsiyeti olan Şemsi Sivasî her bakımdan kendisinden istifade edilecek bir zattır. Gönüllere taht kurmuş olan zamanının bir tanesi Şemseddîn Sivasî 'nin ünü sadece Sivas'ta değil Osmanlı dışına bile yayılmıştır. Her ne kadar şairliği ve edebî şahsiyeti tasavvufî yönü kadar dikkat çekmemiş olsa da Allah ve peygamber sevgisini en içten, en özlü sözlerle, son derece vazıh ve samimi bir ifade ile şiirlerini ortaya koymuş güçlü mutasavvıf bir şairdir. Arapça ve Farsça'ya da çok vakıftır. Şiirlerini tasavvufi fikirlerini ifade etmek ve yaymak amacıyla yazmış olup, şiiri bir vasıta olarak görmüştür. Zamanın yöneticilerinden büyük övgüler almış, Osmanlı sultanının (Kanunî, Sultan Süleyman, II. Selim, III. Murad, III. Mehmed) devirlerini idrak etmiş, hepsinden de hürmet ve ilgi görmüştür.
Gerek örnek hayatıyla gerekse sevgi, saygı ve hoşgörü gibi değerlerin şekillenmesinde de büyük rol oynamıştır. Verdiği hizmetler, seksen yıla yakın ömrünü ilme, öğrenci yetiştirmeye, eserlerini yazmaya ve irşadlarda bulunmaya vakfetmesi, mutasavvıf müellifi olması, zahirî ve batınî ilimlerde yüksek, ilim ve irfan sahibi olması, bütün güzel huylarla ahlaklanması onu faziletli bir zat yapmıştır.
Aynı zamanda kaynaklar onun özü sözü doğru, olduğu gibi görünen ve herkesin de böyle olmasını isteyen bir şahsiyete sahip olduğunu belirtirler.
Şemseddin Sivasî'nin şahsiyeti hakkında malûmat veren kaynaklardan öğrendiğimize göre; Tasavvufta Halvetiyye yoluna mensup olup Şemsiyye kolunun kurucusu olan bir diğer adıyla Kara Şems'in, yumuşak iyi huylu, cömert, güler yüzlü, ihsan sahibi, ilim ve irfan ehli, herkese iyilik yapmayı seven bir şahıs olduğunu belirtirler. Fakirleri doyurmayı, misafirlere ikram etmeyi severdi. Fakirlerin yardımcısı, zayıfların, dulların, yetimlerin sığınağıydı. Eli açık, vermesi boldu. Mütevazî, alçak gönüllü olup, büyüklere hürmet, küçüklere şefkat ve merhametle davranırdı. Özür dileyenlerin özrünü kabul ederdi. Hiçbir zaman boş durmamış günün her vaktinde halka bir şeyler vermek için uğraşmıştır. Ölünceye kadar, gece gündüz tekkesinde zikr-i şerîfe ara vermemiştir.
III. Mehmet ile Eğri seferine katılmış, din, devlet ve millet bütünlüğüne yürekten inanmış bir kimse idi. Devletin bekası için yaşının ilerlemiş olmasına bakmadan, padişahtan davet geldiğinde 'İşittik, itaat ettik, zaten biz her an hazırlıklıyız. Bismillah, hemen gidelim' diyerek yollara düştüğü edindiğimiz bilgilerdendir.
Bir diğer özelliği ise Türk-İslam tarihindek i meşhur üç Şems'ten biri olmasıdır. Bunlardan birincisi Mevlana Celaleddîn-i Rûmî'nin hocası olan Şems-i Tebrîzî, ikincisi İstanbul'un fethinde Fatih Sultan Mehmed Hanın hocası olan Akşemseddîn, üçüncüsü de Üçüncü Mehmed Han ile birlikte Eğri Seferine katılan Şemsi Sivasidir. Üçü de yüksek derece sahibidirler.
Doğum tarihi hakkında -bir iki sene farkla -çeşitli rakamlar ileri sürülmekte ise de ekseri kanaat 926 (1520) üzerinde birleşmektedir. 1597 (H.1006) yılında vefat eden Şemseddîn Sivasî 'nin Meydan Camii'nin kuzey tarafında bulunan türbesine defnedilmiştir. Türbesi evliya kabri olarak ziyaret edilebilmektedir. Şemseddin Sivasî'ye, Sivas halkı sevgi ve hürmetleri dolayısıyla Şems'ül-Aziz adını da vermiş, onu Sivas'ın manevi koruyucularından addetmiştir.
Menakıbnamelerde kendisine birçok keramet isnat edilen ve kerametleri vefatından sonra da devam eden Şemseddîn Sivasî ile ilgili olarak çeşitli menkıbeler halk arasında hala anlatılmakta ve canlılığını korumaktadır. Onun diğer yönlerini bir başka yazıya bırakırken, türbesini ziyarete gelenlere yazmış olduğu bir şiirle yazımızı noktalayalım.
Türkiye Türkçesiyle:
Göçmeye niyet ettik dostlara bizden çok selam
Hayır ile yad eyleyen kardeşlere bizden çok selam
Güneş batıyor diye unutmasın dindaşlarım
Kabrimi şenlendiren dostlara bizden çok selam.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.