Şadiye ÖZTÜRK

Şadiye ÖZTÜRK

KİMİN ELİ KİMİN CEBİNDE

Hayvanat bahçesindeki bakıcılardan birisi; 'Emekliliğimden önce hayvanat bahçesine yeni bir kafes kazandırayım, herkes hayran kalsın' demiş. Kurt ile kuzuyu aynı kafese koymuş. İkisinin kardeş kardeş geçinebileceğini herkese göstermek istemiş. Bir süre sonra hayvanat bahçesinin müdürü 'Senin deney nasıl gidiyor ' diye sorunca bakıcı; 'Çok başarılı Müdür Bey, yalnız arada sırada kafese yeni bir kuzu koymam gerekiyor' diye cevap vermiş.
Türkiye'de siyasi tansiyon oldukça yüksek ve Recep Tayip Erdoğan'ın Köşk'e çıkmasından sonra bu tansiyonun daha da yükseleceği kesin. Acaba bir şeyler yapılamaz mı Gerilim azaltılamaz mı Sürekli kriz ortamında yaşayan ve ilkeler, kurallar, temel yapılanmalar yerine kişiler ve iktidar mücadelesine odaklanmak doğru mudur Sanki 'Yasama', 'Yürütme' ve 'Yargı' birbirinin düşmanı, birinin 'ak' dediğine öteki mecburmuş gibi 'kara' demektedir. Bu erklerin, bu kuvvetlerin birbirini zayıflatma çabası yerine birbiriyle ahenkli bir biçimde çalışmalarını sağlamak gerekmez mi Bu erklerin birbirini zayıf düşürme çabasının zararı 'Türkiye Cumhuriyeti' ne değil de kime Kim kime karşı darbe yapmak istiyor Kim neden kimin kuyusunu kazıyor
Türkiye bu darbeler ve darbe teşebbüslerinden ne zaman kurtulacak Son yıllara bir göz attığımızda; 27 Mayıs rezaletini bir kenara bırakalım. Demirel'in başbakanlığı döneminde de birkaç defa darbe girişimi oldu ama o bunu çok önemsemedi. Bazen onlarla iyi geçindi, istediklerini verdi bazen de şapkasını alıp gitti. Özal ise, devletteki darbe ve çete yapılanmasıyla mücadele etti ama bunu gizli yapmak zorundaydı. Nitekim açığa çıkınca da canından oldu. Ecevit yeraltı yapılanmasının sadece adından bahsetti. Sıra Erdoğan'a gelince o, devlet içindeki darbe yapılanmasıyla açıkça mücadele etti, devlet kurumlarına belli bir düzen vermeye çalıştı ama bu arada kendisine yardımcı olanlar verilen yetkiyi aleyhte kullandı ve Başbakan Erdoğan'ın düşürülmesi için bazı hukuka aykırı çalışmalar başlattılar. Bu sadece AKP'ye yönelik bir tutum ve davranış olsa o kadar önem arz etmezdi. Ama başta Türk ekonomisi olmak üzere Türkiye'ye birçok yönden zarar veren bir komplo olup çıktı.
Geçmişte bizi yıllardır boş şeylerle oyaladılar. Ülkemize yönelik tehdidin 'komünizm' ve 'gericilik' olduğuna bizi inandırdılar ve yıllarca bunlarla boşu boşuna mücadele ettik. Sanki sol düşüncelere yakın olanlar komünist, dindarlar gerici olarak tanımlandı ve siyaset bunlar üzerinden uzun yıllar devam etti. Bu gün yaşananların, ortaya çıkan çatışmaların tek bir sebebi var o da Türkiye'nin gelişmesi… Artık Türkiye müzakere ediyor, pazarlık yapıyor. Yeri geldiğinde kavga edecekmiş gibi cesaret gösteriyor. Dünyada ve bölgesinde gelişen ittifakları yakından takip ediyor. Yeri geldiğinde bir ittifaka yaklaşıyor ya da kendisi bir ittifak merkezi olabiliyor. Bütün bunların yanında bazen bizden dediğimiz basınımızın da 'Türkiye terörü destekliyor, şu örgüte silah yardımı yapıyor, bakın TIR'lar yakalanıyor' gibi söylemlerde bulunması düşmana koz vermek demek değil midir Kendi polisini, kendi devletini dünyaya gammazlayan basın nerede görülmüş Ne dersiniz, bugün ortalığı toza dumana katanlar, bunu Türkiye'nin geleceği için mi yoksa bulundukları gücü korumak ve bu güç sayesinde iktidara el koymak için mi yapıyorlar
El ele vermenin zamanı geldi de geçiyor bile diyor, saygı ve sevgilerimi arz ediyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şadiye ÖZTÜRK Arşivi