''Devlet hizmeti para kazanma, zengin olma yeri değildir; halka ve Hakka hizmet etme yeridir. İslam tarihinde örnek alacağımız pek çok insan kamu görevlerini zengin olunacak yerler olarak görmemişler, aksine görev yaptıkları sürelerde fakirleşmişlerdir. Peygamberimiz, devlet başkanı olarak vefat ettiğinde evinin temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamayacak kadar fakirdi. Vefatını müteakip kalkanının günlük ihtiyacını karşılayacak hurma karşılığı bir Yahudi'ye rehin olarak verildiği ortaya çıkmıştı.
Hazreti Ebu Bekir devlet başkanı olduğunda iaşesini temin etmek için başkalarının koyunlarını sağmak ve evini oradan geçindirmek durumunda kalmıştı. Hazreti Ömer'in teklifi ile 'devlet işleri aksamasın' diye kendisine bir maaş takdir edildikten sonra bütün vaktini devlet işlerine ayırıp, iaşesi için çalışmayı bırakmıştı. Oysa Hazreti Ebu Bekir Mekke'nin en zenginlerinden birisiydi. Servetini İslam için tüketmişti. Halife iken takdir edilen maaşın sadece zaruri olan kısmını kullanmış, ihtiyacından artan kısmını bir küpe doldurmuş ve vefatına yakın hazineye iade etmişti. Halife Ömer bunu ağlayarak anlatacaktı.

Hazreti Ömer 8 yıl devlet başkanlığı yaptığı döneminde zamanın en büyük iki imparatorluğundan İran fethedildi, Bizans içlerine girildi; Mısır fethedildi. Devletin sınırları Afrika'dan Anadolu içlerine, oradan Hazar kıyılarına kadar uzandı. Devlet oldukça güçlü ve zengindi; ama Hz. Ömer fakirlik ve yokluk içinde vefat etti. Kudüs'ü teslim almaya, giydiği çok yamalı gömlekle gitmesi meşhur bir vakadır. Hazreti Osman zengin idi, ama defalarca servetinin önemli kısmını halkı ve devlet için feda etmişti. Hazreti Ali yıllarca devlet başkanlığı yaptı ama yaz-kış aynı elbiseyi giyerdi; yazın terler kışın ise o elbise ile üşürdü. 2. Abdülhamid sultan olmasına, kimsenin hesap sorma hakkı olmamasına rağmen hazineden geçinmemiş, marangozluk yaparak iaşesini temin etmiştir. Rehber kabul edilecek ve örnek alınacak bütün büyükler amme hakkına riayet, kamu kaynaklarını gereğince kullanma noktasında çok titiz davranmışlardır.''

Peygamberimiz tarihe altın harflerle yazılacak çok çarpıcı hadisini şu olay üzerine söylemiştir: Topladığı zekatları getiren zekat memuru : ''Köylerin size selamı var, bunlar da zekatları'' der. Peygamberimiz, zekatların dışında duran alımlı koyunları göstererek ''Onlar nedir '' diye sorar. Zekat memuru ''Onları bana hediye ettiler'' deyince, Peygamberimiz: ''BEN, SENİ ZEKAT MEMURU OLARAK ATAMASAYDIM, BABANIN EVİNDE OTURSAYDIN, BUNLAR SANA HEDİYE EDİLİR MİYDİ KAT BAKALIM ONLARI DA BEYT-ÜL- MALA'' buyurur, devlet ünvanını kullanarak fayda temin edilmesini yasaklar.

''Bugün demokratik ülkelerde aynı şeyi görüyoruz. Müslüman olmayan, pek çoğu itibariyle ahiret ve hesap günü inancı bulunmayan devlet adamları kamu kaynaklarını kullanmakta çok sorumlu davranmaktadır. En küçük bir usulsüzlük ve suiistimalde demokratik ülkelerin kamuoyları, makamına bakmaksızın bu kişilerin istifasını istemekte, yargı ve ilgili kurumlar ayrıntılı hesap sormaktadır.''

ABD başkanlarının ve ailesinin bütün harcamaları, saraydaki yemekleri, terziden, aşçıya, kuaförden misafir ağırlamaya, başkanın eşinin tüm masraflarına kadar başkanın maaşından kesilir. Bayan Obama durumdan şikayet ederek; ''Ülkenin onuru için en kalitelisini giyinmek ve harcamak mecburiyetinde bırakılıyoruz ama para yetiştiremiyoruz'' demek zorunda kalmıştır. Sadece yabancı ülkelerden gelen misafirlere verilen yemekleri devlet karşılar. ABD Başkanları, başkanlıktan borca batarak ayrılmakta, emeklilikleri borç ödemekle geçmektedir.

Ülkemizin kurtuluşu; ilçe başkanlarından-cumhurbaşkanına kadar ''Nereden buldun'' yasası kapsamına alınarak, her yıl mal beyanında bulunulmalı, zenginleşmenin hesabını vermelidirler. Hesabını veremedikleri zenginleşmeden dolayı istifaları alınmalıdır. SİYASETTE AMAÇ: ZENGİNLEŞMEK DEĞİL, ALLAH RIZASI İÇİN MİLLETİMİZE HİZMET ETMEK OLMALIDIR.

Selam olsun, yüce dinimizi siyasete ve ticarete alet etmeden, siyaseti zenginleşme aracı olarak kullanmadan, Allah için milletimize hizmet edenlere.