Sokaklar boş gezen gençlerin anlamsız ve kontrolsüz hareketleri ile meşgul edilmektedir.

Bu tür durumlara uygun, yetiştirilmeyen gençler; son günlerde olduğu gibi, kontrolsüz gurupların ellerine düşeceklerdir. Bu olay da göstermektedir ki; Orta öğrenim konumundaki gençlerle irtibatımız yoktur. Yahut yeterli değildir. O kadar paralar harcayarak yaptırdığımız okullardan, Devletimize düşman insanların etkisinde kalıyor ise; bunun üzerinde düşünmek gerekir. Devlet eli ile; bu çocukları yanlış yönlendiren bazı öğretmenlere veya idarecilere, kendi Vatanına, Devletine, Milli ve Manevi değerlerine hakaret etsinler diye mi, maaş veriyoruz O, çocukları zehirlemeleri için mi, Devletin okullarından mezun ediyoruz Birilerinin bu sorulara ciddi cevaplar bulması gerekir. Kendi değerlerine bu kadar yabancı yetiştirmek için; Devlet eli ile, bu kadar yaptırım yapmamız ve bu yatırımlardan sonuç alamamamız düşündürücü... Aynı zamanda kahredici bir olaydır... Yönetenlerin kulakları çınlasın... Tez zamanda öğretmen yetiştiren müesseseler tekrardan gözden geçirilmelidir.

Bu aksaklıkları görmek ve de gidermek, Devlet yöneticisi konumundaki herkes için bir görevdir. Hatta yanlışa giden yolları engellemek de bir görevdir. Bu görevi iyi algılayarak, tek amacımızın kaliteli ve Vatanını, Milletini, Değer yargılarını seven nesiller yetiştirmek olduğunu ezber etmeliyiz. Tüm geleceğin bu ilkelerle yetişmiş bir neslin elinden geçeceğini unutmayalım. Amacımız bu olmaz ise; yaptığımız ve yapacağımız yatırımlarla elde edeceğimiz sonuçlar bizi memnun etmeyecektir. Kendi silahımızla, kendimizi vurmak gibi, bir şeydir. Allah, doğru kararlar alarak, doğru işler yapmayı nasip eylesin...

İnsanımızı insan yapan değerlerin yetişmekte olan nesillere aktarmanın, bir görev olduğunun şuuru ve bilinci içerisinde olmalıyız. Bugün bazen yaşandığı gibi azıcık tahsil hayatı ile tanışan nesillerin, kendi ailelerini, kendi çevrelerini, küçük gördüklerini unutmamalıyız. Almış oldukları tahsilin, kendilerinde bir ayrıcalık yarattığını sanarak ailelerinden ve çevrelerinden uzaklaşmalarını görmekteyiz. Bunları, ibretle izleyerek gerekli tedbirleri almalıyız. Ondan sonra yolunu kaybetmiş adamlar yahut kontrolünü kaybetmiş arabalar misali yoldan çıkmalarının önüne geçmeliyiz. Bunlar gözden kaçıyor gibi olsa da öğretim ve eğitim eksikliğinden, ya da yanlış algılanmasından kaynaklanan sonuçlardır.

Burada ailelerin devreye girmesi gerekir. Üç ay uzun bir süredir. Gençlerin meşgul olacakları bir uğraş, kurs, meslek alt yapısı oluşturma gibi zamanlarını değerlendirecekleri saha bulmalıdırlar.

İster aile olsun ister eğitim çalışanları olsun, yetişen gençlere en güzel yapacakları iş, onların hayatına bir noktadan dokunmaktır. Küçük yaştaki çocuklar için, Diyanetin yaz kursları önerilir.

Bu uğurda yapılacak, sıcak bir ilgi, söylenecek tatlı bir söz, herhangi bir şeyi paylaşmak bile; o çocuğu kazanmak için yeterli olmaktadır. Çocuğa ismi ile bile, hitap etmenin kıymetini bilen insanlar yetiştirmeliyiz. Hele o yaşlarda çocuğun ailesinden uzaklaşma gibi bir durumun olduğunu da hatırlarsak; ona rehberlik eden, eğitmek isteyen kişinin önemi biraz daha ortaya çıkmaktadır. Bence orta öğrenimde verilen dersler kadar, rehberlik edebilecek kaliteli elemanların olması ve uygulama yapması önemlidir.  Yaz tatillerinde ise, bu görevi aileler üzerlerine almak zorundadır. Kontrolsüz arkadaş gurupları her türlü tehlikeye açık, konumdadırlar.

Amacımız insan kazanmaktır. Birinci önceliğimiz bu olduğuna göre; hangi alanda olursa olsun, önce insana ihtiyacımız vardır. O insanın rütbesi, sosyal durumu, mesleği, isminin önündeki kimlik artırıcı vasıfları, ne kadar önemli ise; onun önce insan olması ve insani değerlere sahip çıkması da o kadar önemlidir. Sağlıklı toplum, ancak o zaman vardır, diyebiliriz. Yoksa bugün en ünlü üniversiteleri bitirmiş insanların kaçakçılık, vergi kaçırmak, hırsızlık gibi,  Devlete ihanet gibi yaptıkları suçları ne ile izah edebiliriz. Bugün orta öğrenimde o kadar gereksiz konular vardır ki; çocuğa yetişkinlik hayatında pratikte hiç faydası olmayan şeylerdir. O nedenle gençler, daha pratize edilmiş anlaşılır dil ile anlatılan gurup ve oluşumlara meyletmektedirler. İşte müzik, internet ortamı, arkadaş gurupları, onlar için bulunmaz fırsattır.

O nedenle geçen günlerde yazdığım Lise birinci sınıfların hayata hazırlama sınıfları olması, önerimi şiddetle tekrar ediyorum. Altını çizerek gündemde tutmak istiyorum... Genç nesiller elimizden kayıp gidiyor. Ciddi önlemler almak zorundayız...

Acil üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur...