
Şadiye Öztürk
HAYALLER VE GERÇEKLER
Ülkemizde kıymetini bilmemiz, asla kaybetmememiz gereken en önemli kesim gençlerimizdir.
Ben en çok gençlere ve gençliğe önem veririm. Çünkü onlar bu ülkenin geleceğidir. Gittiğim her yerde, gördüğüm her gençle iletişim kurmaya, onlarla sohbet etmeye çalışırım. Onları anlamak, dinlemek isterim.
Gençlerle ilgili beni en çok düşündüren konulardan biri ise son yıllarda artan yurt dışı sevdası. Elbette ki gençlerin bir kısmı sadece gezmek, görmek, dünyayı tanımak istiyor. Bu, son derece takdir edilecek bir istek. Ben de her gencin başka ülkeleri görmesini, farklı kültürleri tanımasını destekliyorum. Hani büyüklerimizin dediği gibi: “Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı?” Elbette ikisi de önemlidir ama çok gezenin ufku daha geniş olur. Gençlerimiz de imkânı varsa gitmeli, görmeli, araştırmalı. Gittikleri yerlerden bir şeyler öğrenmeli.
Ancak işin düşündürücü tarafı, gençlerin büyük çoğunluğunun gezmekten çok, yurt dışında yaşamak istemesi. İşte burada ciddi bir problem başlıyor. Biz bu gençleri ne ara bu kadar yurt dışında yaşamaya özendirdik? Bunu nasıl başardık? Gerçekten anlamakta zorlanıyorum. Sanki tek odak noktaları yurt dışında yaşamak olmuş.
Hangi ülkeye gideriz, orada nasıl yaşarız, ekonomik şartlar nasıl, nasıl bir eğitim alırız, dili nasıl öğreniriz, dil bilmezsek nasıl iş buluruz, geçimimizi nasıl sağlarız… Tüm bunları merak eden pek yok. Sadece gitmek istiyorlar.
Ben kendi kızıma bu fırsatı verdim. İki ay boyunca Danimarka’da kaldı. Orada kalma imkânı da vardı ama sevmedi, döndü. Gidip gerçeği gördü. Keşke her genç bu imkânı bulabilse. İnanıyorum ki birçoğu, hayal ettikleri toz pembe dünyayla gerçeklerin örtüşmediğini anlayıp geri dönerdi.
Yurt dışında yaşamak, sandıkları kadar kolay değil. Ne yaparsan yap, her zaman ikinci sınıf vatandaşsın. Kendini kabul ettirmek için daha çok çaba harcamak zorundasın. Hiçbir ülke, kendi vatandaşından önce başka ülkenin vatandaşını ön planda tutmaz.
Bunu gençlerimiz neden anlayamıyor ya da biz onlara bunu nasıl anlatamıyoruz, bilmiyorum.
Üstelik bu hayalle yaşayan gençler, bulundukları ortamda da başarılı olamıyor. Çünkü zihinleri hep başka yerde; odaklanamıyorlar.
Bir an önce buna bir çare bulmamız gerekiyor. Gençlere gerçekleri göstermeli, yaşadıkları ortamı sevdirmeliyiz. Ülkemizde neyin eksik olduğunu, neyin şikâyet konusu olduğunu araştırmalı, çözüm üretmeliyiz.
Yurt dışında yaşayan gençlerle iletişim kurmalarını sağlamak, onların tecrübelerinden faydalanmak, yaşadıkları ülkede karşılaştıkları sorunları dinlemek bir çözüm olabilir.
Ayrıca devletin imkânlarıyla gençleri yurt dışına kısa süreliğine götürmek, oradaki hayatı göstermek, yaşam koşullarını birebir gözlemlemelerini sağlamak da etkili bir yöntem olabilir.
Aksi halde üreten değil, aklı hep başka yerde olan ve sadece tüketen bir gençlik yetiştiririz. Bu da ne birey ne de ülke için sürdürülebilir bir gelecek vaat eder.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.