Ahmet Hasdemir
YÜKÜMÜZÜ AĞIRLAŞTIRAN GÖLGE
Memleketin üzerine çöken o tanıdık ağırlığı hissediyorsunuz, değil mi?
Sokağın sesinde, iş yerindeki sohbetlerde, hatta evimizin en sakin köşesinde bile aynı soru dolaşıyor:
“Bu gerginlik niye hiç bitmiyor?”
İnceden inceye bizi birbirimize düşüren, tasa ve kuşku üreten bir el sanki hep devrede.
Bir asra yakın süredir aynı tablo var:
Kim yönetimi ele geçirirse, kendi dışında kalan herkesi potansiyel tehdit olarak görüyor.
Farklı fikri olan eziliyor, farklı hayat tarzı olan hor görülüyor, farklı düşünen susturuluyor.
Solcusu da yaşadı bunu, sağcısı da… Milliyetçisi de, muhafazakârı da…
Herkes, gücü eline geçirdiğinde ötekini bastırmanın “doğal hak” olduğuna inandırıldı.
Ama işin garip yanı şu: Aynı oyun, nereye bakarsanız bakın, hep kör noktada kalıyor.
Bu ülkede değişmeyen tek şey; insanların birbirinden şüphe etmesini isteyen o görünmez aklın bitmez çabası…
Çünkü kargaşadan beslenenler, sükûnetten hiç hoşlanmazlar.
Ben 60 yılı aşkın ömrümde, “Tamam artık, bu defa adalet geldi” dediğim anlarda bile yanıldım.
Hep bir gerginlik, hep bir huzursuzluk, hiç bitmeyen bir bekleyiş…
Ne tarafa baksanız, adaletle nefes almak isteyenlerin iç çekişi var.
Buradan bütün kesimlere sesleniyorum:
Ey muhafazakârlar, solcular, sosyal demokratlar, milliyetçiler…
Bu ülkenin iyi niyetli bütün evlatları!
Biz aynı sofrayı, aynı toprağı paylaşan bir milletiz.
Bu topraklar, birliğe niyet eden herkesi bağrına basacak kadar büyük ve bereketlidir.
Gelin artık şu kısır döngüyü kıralım.
Adaleti sopaya çevirmeyelim.
Mahkemeyi korkutma aracına dönüştürmeyelim.
Devleti bir grubun değil, halkın tamamının evi yapalım.
Farklı düşüneni yok etmeye değil, konuşmaya davet edelim.
Bu millet her zaman hakkın, doğrunun, adaletin yanındadır.
Yeter ki yönetenler, gücü adaletle taşıyacak bir irade göstersin.
Memleket hepimizin…
Yükümüzü daha da ağırlaştırmayın!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.