
Şadiye Öztürk
EMEKLE GELEN HER ŞEY DAHA GÜZELDİR
Bazı şeylerin kolay ulaşılabilir olmasını doğru bulmuyorum. Özellikle de gençlere ve çocuklara zarar verebilecek olanlara…
Bu bir yiyecek de olabilir, bir içecek de; hatta bir kıyafet bile. Ya da hayatımızın büyük kısmını meşgul eden, bize hiçbir fayda sağlamayan bazı uygulamalar, televizyon programları.
Aynı durum eğitim için de geçerlidir. Kazandığın okul ya da üniversiteye emek vermeden, çaba göstermeden ulaştıysan, değeri olmuyor. Ama bir bedel ödeyerek, zaman ve özveriyle elde ettiysen, o başarı daha kıymetli hale geliyor. Çünkü uğruna çabaladığın şeyin kıymetini bilirsin.
Benzer bir durum makam, mevki ve ekonomik güç için de geçerlidir. Eğer bunlara kolay ulaşıyorsan, çoğu zaman kıymetini bilemiyor, hakkını veremiyorsun.
Düşünün; emek harcamadan bir koltuğa oturmuş bir kişi, orada ne kadar verimli olabilir? Ne kadar kıymet bilebilir?
Çoğu zaman “Zaten kolay geldi, neden daha fazlası için yorulayım?” düşüncesiyle hareket eder.
Oysa o noktaya emekle, bedel ödeyerek gelen biri; sahip olduklarını korumak için daha çok çalışır, üretir, gayret eder. Çünkü kaybetmek istemez.
Bir kuruma gittiğinizde yaşadığınız o tanıdık sahneyi düşünün…
Bir şey sorduğunuzda görevli kişi, “Bilmiyorum, falanca kişiye gidin.” deyiverir. Neden? Çünkü orada bulunmak için çaba sarf etmemiştir. Öğrenme gereği duymaz.
Ama gerçekten hak ederek o göreve gelen biri, işini sahiplenir; size yardımcı olmayı görev bilir.
Aynı durum para için de geçerlidir.
Kolay yoldan, şans oyunlarıyla kazanılan para kolayca harcanır. Çünkü uğruna emek verilmemiştir.
Ama alın teriyle kazanılan her kuruşun değeri vardır; harcarken iki kez düşünürsünüz.
Bana çok sevdiğim bir büyüğümün sözleri bu gerçeği hep hatırlatır. Bir gün ondan bağış yapması istenmişti. Herkes verirken o vermedi. Merak edip sordum:
“Nasıl olsa imkânın var, neden vermiyorsun?”
Şöyle dedi:
“Ben kolay verenler gibi kolay kazanmadım. Eğer verirsem, yerine koymayı da kolay başaramayacağım.”
Bu söz beni çok düşündürmüştü. Çünkü gerçekten de kolay elde edilen şeyler, kolayca gözden çıkarılabiliyor.
Ama emekle, çabayla, fedakârlıkla elde ettiklerimizi bırakmak kolay olmuyor.
Aslında mesele sadece para, makam ya da mevki değil; mesele, uğruna verdiğimiz emek.
Dostluklarda, arkadaşlıklarda da öyle değil mi?
Emek verdiğin bir ilişkiyi kolay kolay yıkmak istemezsin. Çünkü içinde zaman, sabır, sevgi vardır.
Sonuçta, hayatın hangi alanında olursa olsun; bir şeyi kolay elde edenlerle, emek vererek kazananların bakış açısı asla aynı olamaz.
Kaybettiklerinde de fark etmezler neyi kaybettiklerini…
O yüzden dileğim şu:
Hayatımızda sahip olduğumuz her şeyi emek vererek, hak ederek kazananlardan olalım.
Kolay ulaşanlardan değil.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.