İnsan yaşadıkça nelere şahit oluyor. Olmaz denilenler oluyor. Mümkün değil denilenler gerçekleşiyor. Sabah sabah nerden de aklıma takıldı bu şarkı sözleri. Her ne kadar şarkının sözlerinde belirtilen “sabah uyanınca her şey aynı kalsa” cümlesi bir beklentinin ötesinde bir anlam ifade etme de sabah uyandığımızda her şey aynı kalmıyor maalesef. Her sabahın bir müjdeci olarak bizlere farklı ikramlarda bulunması isteği hayal olarak karşımızda durmaya devam ediyor.

Yazın, düğünler, nişanlar ve gezilerle tatil modunda günler geçerken bir sabah uyandığımızda havaların değiştiğini görmek, duymak şaşırtıyor insanı. Onun için atalarımızın “büyük lokma ye ama büyük laf konuşma” cümlesini boş yere söylemediğini daha iyi anlıyoruz bu günlerde.

Büyük laflar söyleyenler, kınayanlar, eleştirenler, bugün eleştirdiği insanlarla aynı söylem üzerinde bir araya gelerek aynı yolun yolcusu olmak için hazırlık yapıyorlar. Gerekçeler tabii ki kendilerine göre anlamlı. İnandırıcı olmak için önce kendilerinin mantıklı bir argüman bulmaları ve onun etrafında söylem geliştirmeleri gerekiyor. Bunu da en etkileyici bir şekilde yaptılar. Toplumsal uzlaşı ile hareket edenleri daha etkin propaganda araçları ile kullanarak manipüle etmeyi de başardılar.

Herkes bir plan yapıyor. Yapılan bu planlar ne kadar bizimle, ülkemizle ve coğrafyamızla uyum sağlayacak onu hep birlikte göreceğiz. Ama kim ne plan yaparsa yapsın, gücünü halktan alan bir siyasi anlayışın ve cumhuriyetin ilelebet devamını sağlamak için yüreğini ortaya koyan insanların karşısında daha fazla dayanamayacaktır.

Halkın içinde bir kişi olarak, bir anne, bir kadın, bir gözlemci, bir köşe yazarı ve bir vatandaş olarak çarşı pazar bambaşka şeyler söylüyor. Arka planda halkın her geçen gün alım gücü düşüyor, aile değerleri ve bağları kopuyor. Küresel emperyal güçlerin ülkemiz üzerinde yapmak istedikleri ne varsa bir bir gerçekleştirilmesi için zemin hazırlanıyor.

Siyasi birliktelikler ve farklı masalar etrafında kurulan ittifaklar karşısında neler oluyor, hayırdır inşallah sorusu zihnimi sürekli meşgul ediyor. Kısa bir zaman önce yaşadığımız seçim sürecinde bir liderin farklı bileşenleri bir araya getirerek oluşturmak istediği birlikteliği küçümseyenler, eleştirenler, ihanet olarak kamuoyuna anlatanların şimdi yaptıklarını görünce Allah Allah neler oluyor cümlesi bir kez daha ağzımızdan istemsiz olarak çıkıyor.

Biz yapınca olmaz, siz yapınca olursa, demokrasi dediğimiz toplumsal birlikteliğin sürdürülebilirliği ve barışın tüm toplum katmanlarına yayılması çok ta mümkün gözükmüyor. Barış ve demokrasi herkesin ortak değeri olmak zorunda. Bu kavramlar kimsenin tekelinde olamaz, olmamalıdır. Gelişmek, büyümek, medeni bir toplum olmak istiyorsak her alanda herkesi kuşatıcı bir yaklaşımı ortaya koymak zorundayız.

Birlikte yaşama kültürü dediğimiz bu sosyolojik bakış açısının hayata geçmesi sadece bir zümrenin, bir grubun veya da sadece benim doğrularımla ve benim icraatımla olacak bir şey değil. Ben yapıyorsam meşru sen yapıyorsan meşru değil yaklaşımından kurtulmadığımız sürece ne yaparsak yapalım yaptıklarımızın toplumda bir karşılığı olmayacaktır. Yapılanlar gerçekten de ülke menfaatine de olsa bunu halka anlatmakta zorlanacaksınız.

Hain darbe girişiminin halkımız tarafından büyük bir dirençle karşı konulmasının üzerinden tam dokuz yıl geçmiş. Demokrasi ve Milli Birlik günü olarak tanımlanan bu anlamlı günün her geçen gün çok iyi analiz edilmesi gerekiyor. Uyanık olmak ve yeni darbe girişimlerine karşı koyacak bir bilinç içinde hareket etmemiz gerekiyor. Siyasi duruşunuz ne olursa olsun milli birlik ve demokrasi hepimizin ortak değeri olduğunu unutmamalıyız.

Hayırdır inşallah dememek için ulusal, bölgesel ve küresel okumalarımızı daha derinlemesine yapmak zorundayız. Sorumluluk sadece siyasilerin ve ülkeyi yönetenlerin değil. Sorumluluk almak, hangi siyasi yapı içinde olursak olalım sorgulamak, bilinçli bir vatandaş olmanın gereği olduğunu unutmamamız gerekiyor. Aksi halde hep onaylayan sonra da arkadan konuşan etkisiz topluluklar olarak kalmaya devam edeceğiz.

Bu ülke hepimizin. Bir karış vatan toprağı bile canımızdan daha değerlidir.

Selam ve saygılarımla…