Miras deyince aklımıza ölen bir kişinin arkasında bıraktığı ev, arsa, para, katlar, yatlar gelir. İşin açıkçası, benim de yakın zamana kadar aklıma sadece bunlar gelirdi.
“Ay, ne kadar çok malı kalmış! Çocuklarına, eşine bu kadar mal bırakmış…” Çok mal kaldıysa, geride kalanların ne kadar şanslı olduğunu konuşuruz. Ekonomik bir şey kalmadıysa “Tüh, ne kadar yazık, bir şey de bırakmamış,” deriz. Maaşı ne kadarmış, şimdi nasıl geçinecekler… Hep işin ekonomik tarafını düşünür, ona göre yorum yaparız.
Hiç kimse şunu sorgulamaz: Acaba geride akraba, arkadaş, gerçek dost bıraktı mı? Gidenin çevresi nasıldı; iyi insanlarla mı arkadaştı, gerçek dostları var mıydı? Arkasından dua edeni olacak mı?
Eşine Çocuklarına sahip çıkacak destek olacak dostları var mıydı?
Meğer asıl miras maddi değil, maneviymiş. Elbette maddiyat da yaşamı sürdürmek için gerekli; ama asıl ihtiyaç manevi destektir. Giden, hayatını güzel yaşamış ve kalana güzel dostlar, güzel arkadaşlar, güzel akrabalar bırakmışsa, işte asıl miras budur. Bunun değerini hiçbir şeyle ölçemezsin. Parayı kazanabilirsin; sonradan ev, arsa, villa da alabilirsin ama bir dost, bir arkadaş kolay kazanılmaz. Çünkü gerçek dost kazanmak emek ister, yürek ister; yeri gelir, fedakârlık ister.
Mal mülk bir süre konuşulur, sonra unutulur; ama miras olarak gerçek dostlar bıraktıysan, işte asıl o zaman kalanlar şanslıdır. Bu şanslılardan biri de benim. Giden, ne güzel dostlar bırakmış arkasında: Vefalı, samimi, çıkarsız, her daim “Biz buradayız, bir ihtiyacınız var mı?” diyen insanlar… Hani bu devirde “Böyle insanlar kaldı mı?” diyoruz ya; eğer hayattayken iyi insanlarla yaşadıysan, gerçekten böyle insanlar hâlâ var.
Gidenin arkasından yaşamaya çalıştığın hayat, onun sana bıraktıklarıyla kolaylaşır. Her an yanında, iyi veya kötü gününde sana destek olacak dostlar kaldıysa, bu en büyük şans ve teselli olur. Hayat, gerçek dostların çoğaldıkça kolaylaşır; çünkü onlar yeri geldiğinde acına, yeri geldiğinde sevincine ortak olur. Zor günlerinde yanında olur. Profesyonel bir yardım almak da iyi bir fikir olabilir; ama gerçek bir dost, bu ihtiyacı fazlasıyla karşılayabilir.
Hayatımızdaki hedefimiz, kalanlara maddi bir şeyler bırakmak değil; gerçek dostlar bırakmak olsun. O yüzden, hayatımızı çıkar ilişkilerine değil; samimi, gerçek dostluklar ve arkadaşlıklar kurmaya harcayalım. Böylece, bu dünyadan gittiğimizde kalanlara miras olarak güzel dostlar, güzel arkadaşlar bırakalım. Asıl miras işte budur.
Bunun kıymetini çok yakın zamanda bir kez daha anladım. Buradan selam olsun gerçek dostlara…