USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

BELEDİYE BAŞKANI MI?

25-12-2023

Yerel seçimler yaklaşıyor, üç ay gibi bir zaman kaldı. Bitmeyen seçim süreçlerinden birisine daha giriyoruz. 20 yılda 16 defa milletin önüne sandık konuldu. Bu seçimlerin bir kısmında genel seçimlerde iktidarı belirledik, bir kısmında yerel seçimlerle yerel yönetimleri. Referandumlarla Anayasayı değiştirdik. Son referandumla ülkenin yönetim şekli değiştirildi, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi" devreye girdi ve bu sistemin seçilen ilk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan oldu. 9 Temmuz 2018 tarihinden itibaren uygulamaya konulan bu sistemle, yürütme yetkisi ve görevi cumhurbaşkanı tarafından kullanılmaya ve yerine getirilmeye başlandı. Yeni sistemle artık Cumhurbaşkanı ülkenin en güçlü kişisi unvanını almış oldu. Bu tarihten sonra yapılan yerel seçimlerde iktidar partisi önemli şehirlerin birçoğunu kaybetmiş olmasına rağmen pek sarsılmadı. Çünkü başkan çok güçlü ve ülkenin en kudretli kişisi olarak bütün ipler elinde idi

Ve 2023 seçimleri... Cumhuriyetin 100. yılında, oyların düşmesine rağmen Ak Parti birinci parti olarak sandıktan çıkmayı başardı.  Başkan Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde başkan olmak, en önemli hedefiydi. Parti oyları %35’lere düşmüştü, ancak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin desteğiyle Genel Başkan Erdoğan % 52,18 oy oranıyla yeniden Cumhurbaşkanı olarak hedefine ulaştı.

Ben bu yeni sistemi övme ya da yerme konusunda bir şey demiyorum. İyi tarafları var, eksik yanları var, üzerinde yazılacak çok şey var, ancak bugünkü yazımın konusu bu olmayacak. Ülkesini seven biri olarak, ülkemin hayrına olduğuna inandığım yerel yönetim ve yerel seçimler hakkında düşündüklerimi yazacağım.

Yüksek lisans eğitimimi alırken, insanlığın var olduğu günden günümüze uygulamaya konulan, farklı coğrafyalara ve milletlere ait yerel yönetimlerle ilgili geniş kaynaklardan faydalandık. Beni en çok ilgilendiren konular Büyük Selçuklular, Anadolu Selçukluları ve Osmanlı İmparatorluğu'nda yerel yönetimlerde yapılan uygulamalardı. Özellikle Büyük Selçuklular, Orta Asya kırsalından gelmelerine rağmen kendine özgü yönetim kültürleriyle fethettikleri İran ve Bizans topraklarındaki yönetim kültürlerini başarıyla harmanlamışlardır. Anadolu Selçuklu Devleti ve Osmanlı İmparatorluğu bu sistemi geliştirerek devam ettirmiştirler. Mülkün sahibi olan Sultanlar, merkezde ki gücünün gölgesi olarak gördüğü ve güvendiği vekillerine eyaletlerini, şehirlerini melik, vali, amîd, reis veya nâib adı altında emanet etmiş ve onları görevlendirmişler. Merkezde kurulan divanlar, yerelde de kurulmuş, yerelden katılan saygın kişilerle meşveretler yapılmış, emanet en güzel şekilde idare edilmiş. Oldukça teferruatlı bir konu, yer dar, basit anlatıyorum.

Günümüze gelelim, ecdat yadigârı bu sistem daha modern haliyle neden uygulanmasın ki? Tıpatıp aynı olması gerekmez elbette. Seçimler olacak tabii ki. Cumhurbaşkanını seçiyoruz, yasamayı yapacak vekilleri de seçiyoruz. Belediye başkanı mı? Onu seçmeye gerek yok. Cumhurbaşkanının atayacağı, yerelden ya da merkezden güvendiği yetkin birisinin bu görevi yapması yeterli olacaktır. Ünvanı başkan olur, vali olur, reis olur. Onunla gelir, onunla gider. Yerelde biz sadece onunla çalışacak olan il ve ilçe yerel meclisi seçmemiz yeterli olacaktır. Bu yerel meclise de  şehrini çok iyi bilen ister partili adaylar aday olur, isterse halkına, kendine güvenen bağımsız adaylar aday olabilir.

Mevcut sistemde ilde tepede bir vali bulunuyor, bir de başkan. İlçelerde ise kaymakamlar ve başkanlar var. Şu anda yerelde iki tane meclis bulunuyor. Bunlar il genel meclisi ve belediye meclisi. İkisi de güya demokrasi adına kurulmuş kuruluşlar, ancak vali onaylamadıkça aldıkları kararın bir hükmü yok.  Ayrıca bu gibi yerlerde çokça emek ve kaynak israfı yapılmaktadır ki, bunlar hesaba sığmaz. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, sadece merkezde kalmamalı, hızla 81 ilde yerelde uygulamaya geçirilmelidir. İki başlı bir yönetim anlayışıyla başarıya ulaşmak mümkün değildir. Özellikle güvenliğin birinci öncelik olduğu Orta Doğulu ülkelerde bu durum daha tehlikelidir. Önerime örnek uygulama; Doğu ve Güneydoğu’da seçilen belediye başkanları, bölücü terör örgütüyle bağlantılarından dolayı görevden alınıyor ve yerine kayyum atanıyor. Kırkın üzerinde yerelde atanan kayyumlar teröre rağmen oldukça başarılı hizmetleri yerine getiriyor.

Ülkemizin en uygar ve akıllı kişilerin yaşadığı akademide seçimler iptal edilebiliyorsa ve yüzlerce üniversitenin rektörünü Cumhurbaşkanı atayabiliyorsa, şehirlerimizi iki başlılıktan kurtaracak yasal bir düzenlemeyi çıkarmak zor olmasa gerek. Demokrasi havarileri buna şiddetle karşı çıkarlar ama demokrasinin nasıl bir kandırmaca olduğunu canlı canlı yaşıyoruz. Hollanda kralı seçilmiş meclislerin başına belediye başkanlarını atarken anti demokrat olmuyor. Amerika ve onun haydut uzantısı İsrail, Filistin’e aylardır dünyanın bombasını atarken anti demokrat olmuyor. Biz ülkemiz hayrına yapacaklarımızdan dolayı neden demokrasi dışına çıkmış olacakmışız?

Kimseden korkmamıza, kimseyi de örnek almamıza gerek yok. Atalarımızdan bize gelen binlerce yıllık yönetim tecrübelerini günümüze uygun hale getirmek hiçte zor olmasa gerek diye düşünüyorum.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?