
Sevtap Haspolat
İNSAN TİPLERİNİ NEDEN BİLMELİYİZ
Yapılan araştırmalar ve gözlemler sonucunda insan karakterlerini inceleyen bilim insanları insan denilen varlığı belirli aralıklarla dönemsel olarak kategorize etmişlerdir. Bu sınıflandırma zaman içinde okul kitaplarında yer almış, sohbetlerin ve konferansların konusu olmuş, roman ve hikâye gibi edebiyat türlerinin ana karakterlerini şekillendirmede yazarların en önemli beslendikleri kaynaklardan olmuştur. İyi insanların özelliklerine, kötü insanların ortak yönlerine dair birçok madde sıralanarak, zaman zaman da aktarım yapanların eklemeleri ve çıkarmaları ile değişikliğe uğrayarak dilden dile, kalemden yazıya aktarılarak kalıcı metinler haline dönüşmüştür. Şimdide en önemli paylaşım araçları olan sosyal medya mecrasının birçoğunda görülmeye başlamıştır.
Bilgi ve olayların hızlı bir şekilde paylaşıldığı bu mecralardaki milyonlarca aktarım, akış içerisinde değeri ne olursa olsun yine hızlı bir şekilde tüketilerek sanal alemde dolaşıma girmektedir. Tercih edilme oranına göre de güncelliğini korumakta veya da kaybolmasa da gözden uzak bir yerde kendi halinde beklemektedir.
Bilginin değeri okunması ve işlenmesi ile anlam kazanırken işlenmeyen verilerin yok olması hakikaten çok üzücü bir durumdur. Hayat kurtaracak hazine değerindeki bilgi, belge ve paylaşımların dikkate alınmadan öylesine bir görsel olarak algılanmaması gerekiyor. Bu durum karşısında yapılacak en önemli şey bunların kaydedilerek arşivlenmesi ve verinin güncelliğini korunması gerekiyor. Bunun için de güzel bilgilerin farklı platformlarda paylaşılması gerekir diye düşünüyorum.
Geçen gün sosyal medyada gezerken karşılaştığım bir metin dikkatimi çekti. İçinde bulunduğum ruh hali ile de örtüşünce de algıda seçicilik olacak ki, hemen bir çırpı da okuyarak arşivime kaydettim. Yazımın girişinde ifade ettiğim gibi bir sınıflandırma yapılmış ve on madde de insan tipinden bahsedilmiş. Bu insan tipini madde madde sıralarken bu karakterde olan kişileri ise en tehlikeli insan tipi olarak tanımlanmış. Bu on maddeyi okurken bu tiplerden çevremizde çok sayıda olması dolayısıyla bu karakterleri anlatan metini de içine alacak şekilde bir yazı yazarak okuyucularımla paylaşma ihtiyacı hissettim. Sizlerde okuyunca çevrenizde bu tiplerden çok sayıda olduğunu mutlaka göreceksiniz.
Tabi bunları düşünürken ve yazarken insanları ötekileştirelim anlamında bir cümle kurmak istemiyorum. Kimseye de böyle bir şey öğütlemiyorum. Ama bu tür insan karakterlerini bilirsek eğer ona göre sosyal ilişiklerimizi daha dikkati sürdürürüz. Bize zarar vermek isteyen kötü niyetli kişilerin zararından kurtuluruz. Ona göre kendi çevremizi oluştururuz.
Okuduğum metinde kişilere zarar verebilecek en tehlikeli insan tipi sıralamasının birinci maddesinde, uzak durulması gereken insanların, okumayan ve söylenen her şeye hemen inanan kişiler olduğu yazıyordu. Her bir maddeyi ayrı ayrı ele almak ve bunun üzerinden yazıyı uzatmak çok güzel olurdu ama bu satırlar bunun için yeterli olmayacağı için madde madde yazmakla yetineceğim. İkinci madde olarak eşyaya insandan daha çok önem verirler. Yani eşyayı bir araç değil amaç olarak görürler. Üç, çok rahat yalan söylerler. Dört, çok iyiliğiniz olsa bile bir hatada hepsini unuturlar. Beş, her şey için başkalarını suçlarlar. Altı, insanların arasını bozmak ve laf taşımak konusunda çok beceriklidirler. Yedi, bir dedikleri bir dediklerini hiçbir zaman tutmaz ama ne kadar affediciyim diye de övünürler. Sekiz, gereksiz bir kibirleri ve özgüvenleri vardır. Dokuz, acındırma konusunda çok marifetlidirler, hemen acındırır, istediğini alır ve fırsatını bulunca yok olurlar. On, bencildirler ama farkında değillerdir.
Bu satırları okurken kimleri hatırladınız. Kimler gözünüzün önünden geçti. Gerçekten de bu tip insanların varlığı bizleri her yerde olumsuz etkiliyor. İş hayatında, akraba ilişiklerinde ve sosyal yaşamda ister istemez bizi zorluyor.
Peki bu tip insanların var olması bizleri yaşamdan uzaklaştırmalı mı? Tabi ki hayır. Kendimizi izole mi etmeliyiz. Tabi ki hayır.
Öyleyse ne yapmalıyız? Yapmamız gereken şey bu tip insanların var olduğunun farkına varmalı ve kendi sınırlarımızı çizebilmeliyiz. Kendimizin istismar edilmesine fırsat vermemeliyiz. İlişiklerimizi kendimizin belirlemesi konusunda bir duruş ortaya koymalıyız. Bu tip karakterde olan insanlardan olabildiğince uzak durarak düzgün karakterdeki kişilerle diyaloglar kurmalıyız. Kötü insanların varlığı iyileri yok edemez. Kötüleri yok edemeyeceğimize göre iyileri ve iyilikleri çoğaltarak kendi habitatımızı oluşturabiliriz. Bu bizim elimizde olan bir şey. Elimizde olanı gerçekleştirmezsek o zaman başkalarının eline bakar ve onların habitatına dahil olmak zorunda kalırız. O zaman iyilikten bahsetme şansımız azalır. Kötülüğün hakimiyeti altında kalmak bir kader değil bir tercih olur.
Her zaman iyi olalım. Biz iyi olursak hep iyiler ve iyilikler bizi bulur.
İyi insanlarla karşılaşmanız dileği ile.
Selam ve saygılarımla…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.