ALLAH VAR GAM YOK!

8 yıl önce

Geleneksel din anlayışımızın bir gereği olarak yıllardır bayram namazlarını çoluğumuzu çocuğumuzu da camiye götürerek idrak etmiyor muyuz? Ne mükemmel bir manzara… bu vesileyle çocuklarımızı camiye alıştırıyoruz. Ah, bir de gürültü yapan çocukları azarlayan ve onları camiden soğutan hacı emmiler olmasa! Her şey iyi de vacip olan bayram namazına verdiğimiz önemi birkaç saat önce idrak edilen ve farz olan sabah namazına niçin vermiyoruz? Niçin birkaç ihtiyar dışında kimse sabah namazına teveccüh etmiyor? Sebebi basit: Müslümanların kahir ekseriyeti cumadan cumaya, bayramdan bayrama namaz kıldıkları için evlatlarına da vakit namazlarının farz olduğunu söyleyecek yüz bulamıyorlar ….. ve bu garip alışkanlık yıllardır böyle sürüp gidiyor.

Ayrıca, namaz kılarken aklıma her türlü dünyevi konu geliyor diyen Müslüman kardeşlerime sözüm şu ki : "… abdestinizin sağlamlığını test edin." yani yüzünüzü, elinizi, ayaklarınızı yıkamakla temizlenebileceğinizi düşünmeyin; bir de abdestin batıni anlamını düşünün. O ayaklar harama gidiyorsa, o gözler harama bakıyorsa, o kulaklar haram dinliyorsa… o temizlik yeterli midir lütfen akledin, düşünün. Yani su, haramlarla kirlettiğiniz bedeninizi temizleyemez, gerçek abdest sadece maddi değil manevi temizliğin de adıdır.

Peki, ya son temizlik…! Oyun ve eğlenceden ibaret olan bir dünya hayatının sonunda cansız bedenimizi gasilhanede yıkarlar. Yaptıklarımızdan ve yapmadıklarımızdan hesaba çekileceğimiz mahşere yolculuğumuz başlar ve tabutumuzu musalla taşına koyarlar. "Musalla" nın ne anlama geldiğini biliyor muydunuz? Musalla, "namaz kılınan yer" ; musalli de "namazı kılınan" demektir. Yani Rabbimiz cansız bedenimizi dahi namazla özdeşleştirmiştir.

Ya, namaz kıldığı halde küfürlü konuşan, hoşgörüsüz, saygısız, dedikoducu, alay eden, gıybet yapan, yalan söyleyen… insanlara ne demeli? Denecek şey çok basit: "Hayatın kullanma kılavuzu olan Kur'an'a sarılın. İnsanlar için rahmet, şifa ve hidayet kaynağı olan Kur'an sizdeki çarpıklıkları düzeltecektir. Zira Kur'an, Rabbimizin ifadesiyle "Allah'ın nuru" dur. Aslında Allah'a gerçek kulluğun şifresi çetrefilli ve anlaşılmaz değil, tam tersine çok anlaşılır ve nettir: güzel ahlak ve salih amelle desteklenmiş iman.

En büyük sıkıntılarımızdan biri de İslam'ı, üniforma anlayışına, şekilciliğe büründüren zihniyetlerin yaygınlaşmasıdır. Özden uzaklaşıldıkça şekilcilik ortaya çıkmaktadır. Kendi cemaatini veya tarikatlarını öne çıkarmak isteyenler, farklılaşmanın zaruretini hissetmektedirler. Bu da saç, sakal, bıyık, takke, tespih, baston, yüzük… gibi sembollerle ortaya çıkmaktadır. İnsanlar, içlerindeki manevi boşluğu bunlarla doldurmaya çalışmaktadırlar. Kur'an ve sünnetin emretmediği bu sembolleri din gibi algılatmaya çalışmak doğru değildir. Zira mukaddes kitabımız Kur'an, birtakım kişileri ve eşyaları kutsamamamız, sadece Allah'a kulluk etmemiz için indirilmiştir. Özellikle kişileri kutsamak yani Allah'a ait özellikleri o kişiye atfetmek şirkin ta kendisidir. "Şeyh efendi hata yapmaz." denir. Hz. Peygamberin dahi hata yaptığı Kur'an ayetleriyle sabitken şeyhin hata yapmayacağını söylemek Kur'an'a aykırıdır. Üstelik şeyhin fotoğrafına bakarak rabıta kurmak putperestliğin dik alasıdır. Rabıta: "… bir müridin, mürşid-i kamilinin ruhaniyetiyle beraber, suretini kalp gözünün önüne getirerek hayal etmesi ve kalbiyle ondan yardım istemesidir. " diye tanımlanır. Allah ile kulun arasında şeyhin ruhaniyeti ne arıyor? Neden şeyh, müritlerinden Allah'ın ayetlerini düşünmelerini değil de kendini düşünmelerini istiyor. Yoksa Allah'ın dinini kullanarak kendine mi davet ediyor? Kendini dinin bir parçası gibi gösterecek ki sömürebilsin. Maddi ve manevi anlamda sömürülmemek için, dini doğru yaşamak ve her iki cihanda saadet için diyoruz ki: "ALLAH VAR, GAM YOK!"

YAZARIN DİĞER YAZILARI