Sivas Malatya Karayolu

7 yıl önce

 

 

 

 

 

İnsanoğlunun geçmişten günümüze devam eden yürüyüşünde yolların önemli bir yeri vardır.  Neredeyse büyük şehirlerin tamamı önemli ticaret ve göç yollarının yakınında veya üzerinde inşa edilmiştir. Bu şehirler hızla büyürken, ticaret yollarından uzak kalan yerleşim alanlarının nüfusu zaman içinde azalmış ve tarihin tozlu sayfaları arasında kaybolup gitmişlerdir.

Tarih boyunca Anadolu coğrafyasında pek çok millet yaşamıştır. Dikkatli bir gözlerle yaşadığı coğrafyayı gözlemleyen her insan geçmiş milletlerin izlerini görebilir. İşte bu kalıntılardan belki de en dikkat edilmeyeni yollardır.

Yol medeniyettir, hayatı mümkün kılan kılavuzlarımızdır. Yaşamla olan bağlarımızı mümkün kılan can damarlarımızdır.

İşte Sivas ve Malatya, Anadolu'nun en önemli kavşak noktalarında bulunan komşu şehirlerdir. Bu gün kuzey Anadolu ile Güneydoğu Anadolu arasında ulaşım bu iki şehir arasındaki yoldan sağlanmaktadır. Peki, tarihte bu durum nasıldı?

Başkentleri Sardes olan Lidyalılar o meşhur zenginliklerini ticari faaliyetlerine borçludurlar. Akdeniz'in muhtelif bölgelerinden Anadolu'nun batısına gemilerle gelen türlü mallar Kral yolu adı verilen kara yoluyla Mezapotamya kentlerine ulaştırılmaktaydı. Sardes'ten (Salihli) başlayan Kral Yolu Sivas'a kadar ulaşmakta daha sonra Malatya üzerinde Mezapotamya şehirlerine ulaşmakta idi.

Roma ve Bizans döneminde de doğu batı yönünde Sivas ve Malatya karayolu kullanılmıştır. Romalılar, Roma yolu adı verilen ve romanın düzen ve gücünü temsil eden yollarıyla büyük bir imparatorluk kurmuşlardır.

Bu yolların belli aralıklarında mil taşı olarak adlandırılan menzil taşları bulunur ve taşın üzerinde yolu yaptıran imparatorun ve bir sonraki yerleşim yerinin adı yazılırdı. Konstantiniye'den çıkıp Romanın doğu kentlerine ulaşan ordular gene Sivas ve Malatya arasındaki yolu kullanmışlardır.

Selçuklular döneminde Bağdat, Halep güzergâhından başlayan ticaret hattı Malatya ve Sivas üzerinden Sinop ve Trabzon gibi önemli limanlara uzanıyordu. Alanya, Antalya, Burdur, Konya, Aksaray, Kayseri, Sivas güzergâhında uzanan yol burada ikiye ayrılıp yollardan birisi güneye Malatya üzerinden inerken diğer Erzincan ve Erzurum üzerinden İran'a uzamamaktaydı.

Osmanlı döneminde İstanbuldan yola çıkan ordular orta kol olarak adlandıran İstanbul, Gebze, İznik, Sapanca, Gevye, Hendek, Ayaş, Düzce, Bolu, Hacı Hamza, Merzifon, Amasya, Turhal, Tokat, Sivas, Hasan Çelebi, Malatya, Harput ve Diyarbakır güzergâhını izlemekteydi. Bu yol, daha sonra Nusaybin, Musul, Kerkük üzerinden Bağdat ve Basra'ya kadar uzanıyordu.

1882-1885 yılları arasında Sivas'ta Valilik görevi yapan Halil Rıfat Paşa döneminde ise Sivasın Samsun sınırı ile Malatya sınırı arasında 409 km'lik bir karayolu yapılmıştır. Bu yolun Sivas ve Mamuratü'l-Aziz ( Elazığ) arasında kalan kısmı Malatya'nın Hasançelebi köyüne kadar yapılır. "31 Mayıs 1883 tarihinde başlayan yol inşaatı iki buçuk ay gibi kısa bir sürede bitirilerek 18 Ağustos 1883 tarihinde hizmete açılır. Bu yol güzergâhında ayakları kargir üzeri ahşap 101, sadece kargir 48 plmak üzere toplam 149 köprü ve 303 menfez yapılmıştır." (BOA. İ. Dahiliye, nr. 70967 Aktr. Mercan)

Halil Rıfat Paşa tarafından yapılan bu yolun izleri hala yerinde durmaktadır. Yol boyunca köprü ve menfezleri görmek hala mümkündür. Bunlar arasında yer alan yakın zamanda restore edilen Halil Rıfat Paşa köprüsü bir sanat eseri niteliğindedir.

Yol güzergâhında kısmi değişiklikler de olmuştur. Kangal Deliktaş arasındaki yol biraz güneye kayarken, Hekimhan ve Yazıhan arasındaki yol Kesiköprü Karayokuş ve Fetiye hattından biraz daha Kuzeye kaymıştır.

Malatya ovasında ise yüzlerce yıl kullanılan Kırkgöz köprüsünün Karakaya Baraj göletinin altından kalması ile yol doğudan batıya çekilmiştir.

Son olarak devam etmekte olan yol inşaatının bitmesi ile doğu batı arasında daha kısa ve kullanışlı olan Sivas Malatya güzergâhının daha çok tercih edileceğini düşünmekte bir hayli mümkün görünmektedir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI