HZ. PEYGAMBER BİZE NE GETİRDİ -Cafer b. Ebi Talib´in Dilinden- -1-

8 yıl önce

Düşkün idi müminlere... merhametliydi... insan dedi mi, kolaylık sağlamakla, herkesin iyiliğini istemekle temayüz etmişti. O resül idi, rauf idi, rahim idi. İnsanların zahmete düşmesinden pek endişelenirdi. Hemen çaba ve gayrete gelirdi. Elçi idi... hem de nebi... bir annecesine... Habeşistan hicreti işte bunun eseri idi...

Müminler orada da hesaba çekildi. Cafer b. Ebi Talib, O elçi olarak gelmeden önce coğrafyanın ahvalini ve cehaletin boyutlarını Necaşi’nin huzurunda dile getirmişti. Bir önceki yazımızda buna değinmiştir. Cafer b. Ebi Talib cahiliye üzerine olan bu konuşmasından sonra Hz. Peygamber’in neler getirdiğini ve neler öğrettiğini zikretmiştir. Getirilen şeyler aynı zamanda müminlerce kabul görevi olan şeylerdir. Gereği ifa edilmesi gereken değerlerdir. Bu hususlar aynı zamanda sahabe nazarından Hz. Peygamber’in davasının anlaşılmasına dair bir ufuk oluşturmaktadır. Şimdi bu ufka dair oluşturduğumuz başlıkları kısa özetlerle paylaşmak istiyorum.

DÜRÜSTLÜK

En değerli dürüstlük kişinin kendine karşı dürüstlüğüdür. Gerçeği kendisinin farketmesi ve özünden kendi resmini okuyabilmesidir. Nesfsini bilebilme kudretini elde etmektir dürüstlük. Bu dürüstlük insanı Yaratanına ulaştırmanın sırrıdır. Zira nefsini bilen Rabbini bilir denmiştir. İnsanın hidayetini bulması dürüstlüğü olmadan mümkün değildir. Öyleyse önce kendi nefsimize karşı dürüst olmak olmazsa olmazımızdır.

EMANET

Emanet, güvendir, güvenmektir ve güvenilir olmaktır. Emanet yetimimizdir. Yitik evladımızdır. Cahiliyenin de yitiği idi. Emanete ehliyetinin farkına varmak, emaneti, ehil olana vermek kadar değerli ve gereklidir. Emaneti sürekli verene odaklanmak, emanete ehil olduğunu düşünenlerin ahlaki sorumluluğunu göz ardı etmemize neden olmaktadır. Bugünün sorunu emaneti ehline vermek kadar emanete ehliyet iddiasında bulunmanın getirdiği sorumluluk yetersizliğidir.

İFFET

İffet, ruhun ve bedenin uyumlu bir şekilde hayata dair edebini ifade eder. Sadece bedenin iffeti yoktur. Gözün, kulağın, maneviyatımızın, kelimelerimizin de iffeti vardır. Hz. Peygamber insanlığa bir kez daha iffetini getirmiştir. İffet izzetin kardeşidir. İffet olmadan izzet olmaz. Hem kullar hem hak katında. İzzetini iffetsiz kazanmış bir medeniyet, toplum ve birey olamaz. Sözden öze, özden ruha, ruhtan refiki alaya iffetini kuşananlar, dünyanın ve ahiretin gerçek mirasçılarıdır.

CANLI-CANSIZ VARLIKLARI PUTLAŞTIRMAMAK

Canlı ve cansız varlıkların hatırları Allah’ın hatırının önüne geçer ve bu bir davranış ve karakter haline dönüşünce putlaşma ve putlaştırma süreci başlar. İnsan çoğu zaman bu sinsi düşmana karşı bilinçsizdir. İşte bu nedenle olsa gerektir Hz. Peygamber’in ve Kur’an’ın en fazla üzerinde durduğu hususlardan biridir. Aynı zamanda çağımızın modern şirkini bu çerçeve oluşturmaktadır. İnsanlar bazen en çok sevdiklerini bile putlaştırmak tehlikesi ile karşı karşıyadırlar. İnsaf ve vicdan hasseleri işlevini yitirince putlaştırma bizi kuşatmış demektir.

SILA-I RAHM

İslam, hayatın akışını bir sistematiğe bağlamıştır. Bu sistemaatikte boşlukta kalan hiç bir öğe yoktur. Sıla-ı rahm görevi de, herkesin evinin önünü temizlemesi misali herkesin kendi yakın çevresini gözetmesi ve onların manevi ve maddi sevme ve sevilme ihtiyaçlarını karşılamak üzere hikmetlenmiş bir vazifedir. İslam toplumunun bir başka yitiği olan sıla-i rahm vazifesini çoktun unutmuş durumdayız. Dünyalık kaygılarımız, duygularımız, öfkelerimiz bu kutlu vazifeyi tüketti gitti. Sıla-i rahm tükenince biz de tükendik sayılır. Yanyana gelmekten, birlikte vakit geçirmekten ve aynı ortamı paylaşmaktan huzursuz olduğumuz insanların sayısı hayli arttı. Hele bu insanlara karşı vazifeyi Allah bizzat yükledi ise, farzı ayn bir vazife ise ne yapacağız...  Allah sonumuzu hayreyleye.

Önümüzdeki hafta kaldığımız yerden devam edeceğiz. Selam ve dua ile

YAZARIN DİĞER YAZILARI