Üniversitelerin görevi, amacı ya da misyonu nedir/ne olmalıdır? Yazımıza bir soruyla başlamak istedim. Çünkü günümüzde insanoğlunun yaşadığını en büyük problemin özgün düşünebilme, eleştirme ve sorgulama yeteneğinden yoksun olduğu kanaatini taşıyorum.Sorumuza dönecek olursak muhakkak ki herkesin sorumuza verecek bir cevabı ya da söyleyecekleri vardır. Kabul gören genel kanı ve İsmail Hakkı Küpçü´nün tanımlamasına göre üniversitelerin amacı öğrencilerini ezberci değil araştırmacı bir yapıda yetiştirmek, bilimsel ve düşünce özgürlüğünü sağlamak, ülkeyi yönetenlere ışık tutacak çalışma ve araştırmaları yapmaktır. Ancak her nedense Cumhuriyet Üniversitesi´nde şimdiye kadar yukarda sıraladığımız konular hiçbirisi üniversite yönetiminde görev alan rektörlerin, rektör yardımcılarının, idarecilerin gündemine dahi gelmedi. 1973 yılında kurulan Cumhuriyet Üniversite´nin aradan geçen onca yıla rağmen sürekli gelişmekte olduğu söylendi durdu. Ancak hiçbir zaman bu gelişmenin sonuçları bariz olarak bir türlü gözükmedi. Cumhuriyet Üniversite´sinden sonra kurulan pek çok üniversite deyim yerindeyse aldı başını yürüdü. Biz ise yerimizde saydık.Tabi tablo bu kadar karamsar değil. Pek çok bilimsel çalışmanın yapıldığını söylemezsek akademisyenlerimize haksızlık etmiş oluruz. Zaman zaman basında da yer alan ve Sivaslıların da bildiği pek çok başarılı bilimsel çalışma ve araştırmanın yanı sıra tanıtımını yapamadığımız bir dolu çalışma var. Sebebi nedir bilinmez ama bu çalışmaları kamuoyuna bir türlü aktaramadık.Son dönemlerde üniversiteyle ilgili sarf edilen en önemli söylem hiç şüphesiz ki üniversitede ki öğrenci sayısının her yıl arttığı. Ancak artan öğrenci sayısı üniversitenin başarısını yükseltir mi? Bu soruya en güzel yanıtı hiç şüphesiz 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününde basınla bir araya gelen Cumhuriyet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Alim Yıldız verdi. Rektör Yıldız, "Öğrenci sayısıyla başarı olmaz" diyerek bu konuda ki tutumunu gösterdi. Öyle ki her akademik yıl açılış törenlerinde Cumhurbaşkanı´ndan Başbakan´ına, Valisinden Belediye Başkanına ve Rektörüne kadar herkes üniversitelerde ki öğrenci sayılarının arttığını, bu sayıyı on binlerle ifade ederek bunun çok önemli bir gelişme olduğunu söyledi. Oysa kimse üniversiteye başlayan bu öğrencilerin bilimsel çalışmalarına ne gibi katkılar sunulacağına dair en ufak bir fikir beyan etmedi. Daha da önemlisi üniversitelere yerleşen bu on binlerce öğrencinin üniversiteyi bitirdikten sonraki yaşamında gerek kamu gerekse özel sektörde ki istihdam problemleriyle ilgili tek kelime etmedi. Ettiyse de ben duymadım mazur görün?Rektörümüz Prof. Dr. Alim Yıldız, başarının öğrenci sayısıyla orantılı olmadığını söylerken, muhakkak ki gerekli çalışmaları yaparak, başarıyı artıracak olan projeleri detayına kadar hazırlamıştır diye düşünüyorum. Cumhuriyet Üniversitesi´nin başarıya ulaşması için akademisyenlerin bilimsel çalışmalarının desteklenmesi su götürmez bir gerçekken, üniversite de eğitim gören öğrencilerin çalışmalarının da desteklenmesi bir o kadar gereklidir. Çünkü öğrenciler geleceğin bilim adamları olma yolunda ilerleyen nesillerdir. Öğrencilere fakülte ve bölüm gözetmeksizin sahip çıkılması, destek verilmesi ve teşvik edilmesi gerekiyor. 6 yıl eğitim gördüğüm Cumhuriyet Üniversitesi´nde gözlemlediğim en büyük problemler buydu çünkü. Üniversite eşitlikler yerleşkesi olmalı. A Fakültesinde ki öğrenci B Fakültesinde ki öğrenciden daha değerli değildir. Bazı fakülteleri yüceltirken bazılarını göz ardı etmemek gerek. Eğer bu göz ardı edilen fakülte ya da bölümler bu kadar kıymetsiz ise -ki göz ardı edildiği ve önemsenmediği bu bölümlerin gereksiz olduğu anlamını taşır- neden buralara öğrenci alınır diye de düşünmek gerekir.Umarız üniversitede eğitim gören öğrencilerin sorunlarına daha fazla eğilen, çözüm arayan, öğrencileri dinleyen, öğrencilerle daha çok bir araya gelen bir yönetim görürüz. Üniversitenin temeli öğrencilerdir nitekim. Temeli sağlam yapmazsanız başarıya ulaşamazsınız.