Yetkinin kudretini ancak, teftiş korur ve besler.

8 yıl önce

Başarılı olmak, dünyevi ve uhrevi hazırlık ve çalışmalarımızda mükemmeli icra etmek, millet olarak muasır medeniyetler seviyesinin üzerinde/ilerisinde yer almak istiyorsak eğer; yetkinin kudretini ancak, teftişin koruyabileceği ve besleyebileceği gerçeğini hiç unutmamalı, ihmal etmemeliyiz. Bu hususta yapmamız gerekeni bir an bile unuttuğumuzda veya ihmal ettiğimizde ya da ertelediğimizde bazen çok küçük fakat bazen de çok büyük zararlara dûçar olabiliriz. Bu hakikat, özel hayatımız ve aile hayatı için de, iş hayatı için de, bürokrasi ve devlet yönetimi için de böyle tecelli eder. (Bu yazımı “yetki/salahiyet”) merkezli yazdım, “yetkili” değil.)

 

Teftiş: kontrol etmek, işlerin alakalı vazifeliler tarafından ele alınıp düzenli, usulüne uygun ve doğru, iyi ve tamam yapılmasını sağlamak için çalışmak; aslını, doğrusunu gereği gibi sorup araştırmak, işlerin ve durumun icabeden şekilde yürüyüp yürümediğini incelemek, demektir. Denemek değildir. Eğer “denemek” kökü üzerine inşa edilmiş bir sıfat üretmeye kalkışırsanız, o bunu karşılamaz, manayı bozar ve kısırlaştırır. Yani doğrusu “teftiş” tir. Ecdadımız da bu kelimeyi kullanmışlardır.

 

Bizzat yaptığımız, sadece bizi ilgilendiren yaşantılarımızda bile kontrol, araştırma ve inceleme ihtiyacı duyarız ve yaparız. Bunu kılığımızla, kıyafetimizle, bedenimiz ve vücut temizliğimizle, işimizle, sağlığımızla ve benzeri özel hayatımızla ilgili olarak yaparız. Mesela: aynanın karşısına niçin geçeriz? Bir ayakkabı alacakken neden mağaza, dükkân gezeriz? Almak üzere olduğumuz veya aldığımız elbiseyi neden defalarca prova ederiz; söküğü, yırtığı vesaire bozukluğu var mı diye neden inceleriz? Daha birçok misal verebiliriz.

Aile hayatımızda da, eşimizle ve çocuklarımızla, büyüklerimizle ve onların sağlığı, mesuliyetleri, görevleri, ödevleri ile ilgili olaraktan da aynı şekilde; ev, oda, sergi, gıda, giyecek, mutfak ve banyolarımız için bile araştırma, inceleme ve kontrol etme ihtiyacı duyarız ve uygularız.

Mesela: ev alırken neden en yüksek seviyede seçici oluruz? Yatmadan önce neden mutfağı, bütün odaları gezeriz, açıkta yiyecek varsa buzdolabına koyarız, evin kapısını kilitleriz ve benzeri tedbirleri alırız? Çocuklarımızın yatmadan önce ödevlerini yapmalarını, yatağa girmeden önce dişlerini fırçalamalarını ve pijamalarını giymelerini neden önemseriz? Evde hasta olanımız varsa, niçin ilaçlarını zamanında almalarını temin etmeye çalışır, yardımcı oluruz? Ve buna benzer sayısız yaşantılarımız vardır.

Bu gözlem, kontrol ve yardımların hepsini, kendimizi yetkili/salahiyetli kişi olarak gördüğümüz ve kabullendiğimiz için yaparız. Daha düzenli, daha mutlu, sağlıklı ve zengin, daha güvende ve başarılı olmak için yaparız. Allah katında kulluk vazifelerimiz olduğu için de yaparız. Yapmadığımızda veya eksik yaptığımızda, kendimize saygımızın zedeleneceğini; hem kendimiz ve hem de maiyetimizdeki insanların maddî ve manevî zararlara uğrayacaklarını; sağlığımızın, düzenimizin ve mutluluğumuzun bozulacağını; binaenaleyh bize olan güven, saygı, ilgi ve itibarın azalacağını; Allah’a kulluk görevlerimizi yeterince yapmamış olacağımızı hissederiz de onun için yaparız. Böylece birlikte olduğumuz insanların nazarında, yetkilerimizin / salahiyetlerimizin kudretini koruyabilmiş, beslemiş ve artırmış oluruz.

İş hayatımızda, bürokrasi ve devlet işlerinde de aynı şekilde, yetkili biriysek eğer; kontrol, inceleme ve araştırma, yani teftiş görevimiz vardır. Tamir, imalat, atölye, mağaza, sanayi, inşaat, fabrika gibi iş alanlarında; devlet kademelerinde çeşitli makam ve mevkilerde; ilgili kanun ve mevzuatları bilir, bir düzen kurar, kurallar koyar, prensiplerinizi belli eder de; bunların uygulanıp uygulanmadığı ile ilgili kontrol ve incelemeler yapmazsanız, işinizle ilgili araştırma ve geliştirme icraatınız da yoksa; yâni insan, iş, mekân ve araç teftişi yapılmıyorsa, başarılı olmanız, kudretli ve güvenilir olmanız ve kazanmanız mümkün değildir.

Mesela: Konfeksiyon mağazanıza bir miktar takım elbise getirdiniz, vitrine ve raflara dizme görevini tezgâhtarınıza verdiniz; bu iş yapılırken veya yapıldıktan sonra, kırışıkların ütülenmesi; renk, desen, model ve beden uyumu gözetilerek dizilmesi, fiyat etiketlerinin yapıştırılması/takılması gibi önemli işlerin yapılıp yapılmadığını kontrol etmez misiniz? Çalıştırdığınız kişi bu konuda becerikli değilse onu eğitmeyi ve geliştirmeyi düşünmez misiniz? Buna rağmen başarılı değilse ona yapabileceği başka bir vazife vermeyi düşünmez misiniz? Ya da, “nasıl olsa kural ve prensiplerimizi biliyor” deyip; kontrol, inceleme ve rehberlik yapmayı ihmal eder misiniz?

Mesela: ülke çapında size bağlı kurumlarınız var; okullarınız, hastahaneleriniz, ticari şubeleriniz vesaire. Hemen her konuda kanun, mevzuat, genelge ve talimatlarımız da var. Buna güvenerekten; insan ve maddî kaynaklarınızın sirkülasyonunu ve yeterliliğini, çalışanların memnuniyetini ve verimliliğini, idare edenlerin liyakatini ve değerlerinize ve de gayelerinize sadakatini, verilen hizmetin maddî ve manevî faydalarını ve benzeri bütün gidişatı yerinde ve mekânında teftiş etmeden ilerleme kaydedebilir misiniz? Veya, davanızı dava edinmiş, alanında bilgi ve tecrübeye sahip, güzel ahlâklı ve liyakatli kadroları, titizlikle seçip kurarak tesis ettiğiniz bir teftiş sistemiyle, teşkilatınızı teftiş ettirmeden, muvaffak olabilir misiniz? Böyle bir sisteminiz yoksa; nereden bileceksiniz dağdaki kuzuya kim zarar verdi, haksızlık etti ve bunun hesabını kim verecek? Nasıl anlayacaksınız yarım yamalak çalıştığı halde, fazla mesai ile yorulan ve yıpranan adamla aynı ücreti kimin aldığını? Kim size bildirecek, dedikodu, fitne, hile ve psikolojik baskının kimler tarafından yapıldığını; başkasının işini kendi yapmış gibi gösteren sahtekârları; devletin malını, o ülkenin nüfusu kadar insanın hakkı olduğunu bile bile çalan hırsızları? Nereden bileceksiniz nöbetçi doktorun hastasıyla ne kadar ilgilendiğini, nöbetçi öğretmenin öğrencilerini ne kadar koruyup gözettiğini, kimin vazifesine ve vardiyasına zamanında gelip gelmediğini; Devlete ve millete, mukaddesata hainlik yapanların, bölücülerin kimler olduğunu; Böyle bir sisteminiz yoksa, erdemli ve çalışkan insanları nasıl tesbit edip de mükafatlandıracaksınız?

İnsanları, “Benim işim, eserim, yaptıklarım, yazdıklarım veya bunlardan biri müşahede edilecek, incelenecek, kontrol edilecek; başarılarım, eksiklerim, yanlışlarım ve yapmam gerekenlerle ilgili tesbitler yapılıp, bana yardım ve rehberlikte bulunulacak..” diye düşündürmek; onları daha dikkatli yaşamaya, işlerini daha düzenli ve verimli yapmaya sevk etmez mi?

İşte bütün bu ve benzeri soruların cevapları bize, teftişin ne kadar hayatî bir gereklilik olduğunu hissettirecek ve kavratacaktır.

Yetki ve salahiyetlerinizin kudreti, teftiş sisteminizin güvenilirliği ve tesiri nisbetinde ancak, beslenir ve gelişir. Bu şekilde bir beslenme ve gelişme, doğru ve güvenilir adamlar eliyle ancak, her alanda, evde, okulda, fabrikada, müessesede, mağazada, dükkânda, devlet dairesinde ve benzeri bütün beşeri iklimlerde huzuru ve düzeni, sağlık ve mutluluğu, bereketi ve verimi, başarıyı ve ilerlemeyi artıracaktır.      

Allah yar ve yardımcımız olsun; bütün çocuklarımıza ve gençlerimize yüksek muvaffakiyetler nasibeylesin; ülkemizin huzurunu ve dirliğini daim eylesin.

 Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerimin ayetlerinin ilk defa vahiy ile gelmeye başladığı Leyle-i Kadir Gecesinin sene-i devriyesi hepimize mübarek olsun.

YAZARIN DİĞER YAZILARI