UTANMAZLIĞIN BU KADARI

8 yıl önce

Yanı başımızda devam eden savaşta 400 bine yakın insan öldü. Mart 2011’de başlayan binlerce çocuğun, kadının, yaşlının, masumun öldüğü bu adaletsiz savaş bize de sıçrar mı diye bir kaygı var Avrupa’da. O nedenle Almanya Şansölyesi sık sık Türkiye’ye gelir oldu. Hatta Davutoğlu basın toplantısına başlarken “Sayın Merkel’le haftalık olağan toplantımızı yaptık” diye latife bile yaptı.

Merkel neden Türkiye’de? Yıllarca PKK’nin üst düzey yöneticileri de dahil militanlarına ev sahipliği yapmış, aranmalarına rağmen onları Türkiye’ye teslim etmemiş Almanya, sözde Avrupa Birliği müzakerelerini hızlandırıyor, her gelişinde yeni bir paket açıyor. Suriye ve artan mülteciler için AB tarafından Türkiye’ye yapılacak yardımlardan bahsediyor. “Türkiye 2.5 milyon mülteciye ev sahipliği yapıyorken, AB olarak 1 milyon mülteciye neden biz kapılarımızı açmayalım” diyor. Çok vicdanlı olduğundan mı? Artık Akdeniz’de kıyıya vuran çocuk cesetlerine dayanamadığı için mi böyle davranıyor? Elbette hayır. Almanya gerek nüfus bakımından, gerekse ekonomik olarak çatırdayan AB’nin bel kemiği. Merkel sadece Almanya’nın değil, aynı zamanda AB’nin de lideri. Attığı adımlar vicdanından değil, ileri görüşlülüğünden. Daha savaşın ilk günlerinde Erdoğan, bu ateşin sadece Suriye’de kalmayacağını, Avrupa’ya da sıçrayacağını söylemişti. Ve Merkel, Erdoğan’ın söylediği bu gerçeğin artık kapılarında olduğunu görüyor. Yaşlı Avrupa huzur evine çevirdiği bölgesinde çocuk sesi duymak istemiyor. Ama bu ateş sarmalından kurtulamayacağının da farkına vardı. Etekleri tutuştuğu için Türkiye’ye sesleniyorlar. Mültecilere bakmak bizim hem vicdani hem de yasal sorumluluğuymuş. Utanmadan konuşabiliyorlar. Geçenlerde konuşan Bill Clinton bile “Türkiye hayret verici derecede mültecilere yardım elini uzatıyor” dedi. Medeni Danimarka gelen mültecilerin ziynet eşyalarına ve paralarına el koymak şartıyla girişlerine izin verdi.

Bu arada Rusya ve İran, “150 bin askerim Suriye’ye kara harekâtı için hazır” diyen Arabistan’a “Suriye’ye müdahale ederse Arabistan’a savaş açarız. Bu bir savaş ilanıdır” dediler. Bunu askeriyle, topuyla, tankıyla Suriye’ye giren İran ve Rusya söylüyor. Utanmazlığın bu kadarına da pes yani. İnsanlar ve ülkeler geçmişten ders alamıyorsa tarih onlar için tekerrür edecektir. SSCB Afganistan’da saplandığı bataktan çıkma bedelini rejiminin değişmesiyle ödedi. Şimdi ki adıyla Rusya Federasyonu’nun Suriye faturası ne olacak bunu da Allah ömür verdikçe göreceğiz. İran’ın ise başı Yaratıcıyla daha büyük bir belaya girecek. Tarih boyu Müslüman kanı akıtmış, kendisi de Müslümanlık iddiasında bulunan şarkın cambazı bunun bedelini her iki cihanda da ağır ödeyecektir.

“Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden her kim onları dost edinirse, o onlardandır.” (Mâide: 51)

Dua ile…      

YAZARIN DİĞER YAZILARI