?Cellat Ali´ iş başında!

6 yıl önce

?BÜYÜK devlet, büyük düşünen devlettir? düsturuyla hareket eden Sultan 2. Abdülhamid Han, İstanbul Boğazı´nın, Sarayburnu-Üsküdar ve Rumeli Hisarı-Kandilli arasında olmak üzere iki köprü ile bağlanması ve Sarayburnu ile Üsküdar arasında bir tüp geçit (tünel-i bahrî, cisr-i enbûbî) inşası için çok sayıda proje çizdirir. Fakat bu projeler tahttan indirilmesiyle birlikte rafa kaldırılır.

Yarım kalmış hayali gerçekleştirmek için faaliyetlere başlayan ilklerin adamı vatanperver Nuri Demirağ, ?medeniyetin feyizlerinden nasıl istifade edebiliriz?..? düşüncesiyle Batılı ülkeleri mühendisleriyle gezip uzun boylu incelemelerde bulunuyordu. Gezdiği yerlerde en çok dikkatini çeken şeylerden birisi, her su kanalının, boğazın, nehrin üzerinde en az bir-iki köprünün olduğuydu. Oysa dünya şehri İstanbul´un Boğaz´da bir tek köprüsü yoktu ve bu onu çok üzüyordu.

Demirağ, bunun üzerine 1931 yılında Asya´yı Avrupa´ya bağlayacak Boğaz Köprüsü Projesi´nin etütlerine başlar. Ve nihayet Amerika´nın San Francisco şehrindeki o zamanın parasıyla otuz küsur milyon dolara mal olan meşhur ?Altın Kapı Köprüsü?nü yapan ABD´nin en büyük çelik şirketi Bethlehem Steel Company ile anlaşır.

Ahırkapı´yla Salacak arasında 8 ayağı karada, 10 ayağı denizde ve 960 metresi karada, 1600 metresi denizde olmak üzere 2 bin 560 metre uzunluğunda, 20 metre 73 santimetre genişliğinde, deniz seviyesinden 53 metre 34 santimetre yükseklikte, 701 metresi asma, üst tarafı demir köprünün projesi tamamlanır. Kumkapı´dan ayrılacak bir makasla içinden tren de geçecek, ayrıca tren hattının iki tarafında tramvaylara, kamyon, otomobil ve otobüslere ait ayrı ayrı yollar bulunacak, köprünün iki tarafı da yayalara mahsus olacaktır.

11 milyona mal olacak köprünün, 3,5 yılda tamamlanması öngörülür. Faaliyete geçmesiyle birlikte köprüden geçecek olan tramvayların 1´inci mevkiden 50 para, 2´nciden 30 para, otomobillerden 10 kuruş, dolu kamyonlardan 25 kuruş alınması planlanır. Böylece köprünün masrafını 67 yılda çıkaracağı hesaplanır.

Bu projenin devreye girmesiyle birlikte, ayda 70 bin lira zarar getiren, ulaşımı aksatan araba vapurlarının işkence haline gelen seferlerine de son verilecektir.

Nuri Demirağ tüm hazırlıkları bitmiş olan projeyi 1933´te Salih Bozok´la birlikte Gazi Mustafa Kemal Atatürk´e gönderir. Atatürk projeyi çok beğenir ve ?Aferin Nuri´ye? der. ?Yap-İşlet-Devret? modeliyle hazırlanmış olan projeleri hükümete havale eder. Zamanın Bayındırlık Bakanlığı´na gelen proje, mühendisler tarafından incelemeye alınır. O zamanki Bakan, İstiklâl Mahkemeleri başkanlığı da yapmış olan Ali Çetinkaya´dır.

?Sanığın idamına, şahitlerin bilâhare dinlenmesine...?

Şapka Kanunu´na muhalefetten yargılanan İskilipli Âtıf Hoca´nın (26 Ocak 1926) idamına hükmederek, ?Sanığın idamına, şahitlerin bilâhare dinlenmesine? sözleriyle adaleti katleden nam-ı diğer ?Cellat Ali?!..

Çetinkaya´nın Nuri Demirağ´la arası ezelden beri açık olduğundan, Demirağ´ın yapmak istediği birçok teşebbüsü akamete uğratmıştır.

Nuri Demirağ ve arkadaşları, Atatürk´ün sözleri üzerine Ankara´ya giderler. Fakat büyük bir hevesle geldikleri Ankara´da karşılarına yine Ali Çetinkaya çıkar. Çetinkaya, önüne gelen projeye, ?Boğaz´a köprü olmaz, yıkılır. Olmaz bu iş? der.

Demirağ, ?İstanbul´u bu nimetten mahrum bırakmayın. Saymakla bitmez yararları ve güzellikleri vardır. Yapmayın, etmeyin...? itirazıyla Çetinkaya´yı iknaya çalışsa da, sonucu değiştiremez.

Demirağ ayrılırken, ?Bu iş olacaktır. İstanbul buna muhtaçtır. Ben yapamazsam, evladıma bırakırım, o benim adıma yapar. Vasiyet edeceğim, köprünün üzerine ?bu köprüden İnönü de, Çetinkaya da geçemez´ diye levha assın? der.

Koltuk sevdası yüzünden hizmeti engellediler

Meselenin iç yüzü sonradan anlaşılır. Çetinkaya´ya bu projeyi akim bırakma fikrinin azmettiricisi Başbakan İsmet İnönü´dür.

9 Eylül 1923´te Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulan Cumhuriyet Halk Partisi´nde ?metal yorgunluğu? artık zirveye çıkmıştır. Atatürk´ün istek ve talepleri yerine getirilmemekte, üstüne üstlük yakın çevresinden birçok milletvekili tasfiye edilip Meclis dışında bırakılmaktadır. Partide ipleri iyice eline alan İsmet İnönü, yalnız Atatürk´ün çevresindekileri darmadağın etmekle kalmamış, bunlardan boşalan yerleri bir dönem kendi yüzünden Atatürk´e dargın olanlarla doldurmuştur.

İnönü, Çetinkaya ve yandaşları, halk tarafından çok sevilen Demirağ´ın yaptığı çalışmalar sayesinde yükselip kendi yerlerine geçmesinden korkmaktadır. Koltuk sevdalısı Tek Partililer bir kez daha ceberrut yüzünü göstererek hizmeti değil, hezimeti yeğlemiştir.

Olan yine İstanbul´a olur; Atatürk´e rağmen Boğaziçi´nin çehresini değiştirecek projeler çöpe atılır, dünyanın gözdesine takılacak gerdanlık bir kez daha tozlu raflardaki yerini alır.

Boğaz´a ilk köprü ancak 1973´te yapılabildi

İstanbul Boğaz´ına yapılan ilk köprüyü ne Nuri Demirağ, ne İsmet İnönü ne de Ali Çetinkaya göremedi. Boğaz´a ilk köprü, 1973 yılında İngiliz ve Alman konsorsiyumu tarafından 21 milyon 774 bin 283 dolara yapıldı. Demirağ´ın yıllar önce ortaya attığı ticaret hayatını canlandıracak ?Yap-İşlet-Devret? modeli ancak 1980´lerde hayata geçirilebildi.

1934 yılında İsmet İnönü ve yandaşlarının müsaade etmediği köprü vetosu nihayet Tek Parti iktidarının yerle yeksan olmasıyla 1973´te son buldu. Cumhuriyet gazetesi yazarı İlhan Selçuk´un velvelelerine rağmen Boğaziçi Köprüsü´nün temeli dönemin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay ve Başbakan Süleyman Demirel tarafından 20 Şubat 1970´te atıldı. Ortaköy ile Beylerbeyi arasında inşa edilen 1560 metre uzunluğundaki Boğaziçi Köprüsü (15 Temmuz Şehitler Köprüsü) 30 Ekim 1973 tarihinde, Cumhuriyet´in kuruluşunun 50. yıldönümü şerefine Başbakan Süleyman Demirel ve Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk tarafından devlet töreniyle hizmete girdi. Hayalleri süsleyen proje ile nihayet Asya ile Avrupa birbirine bağlanmış oldu.

FSM Köprüsü´nün ilk yolcusu Başbakan Turgut Özal

İki kıtanın buluşmasının ardından uzun yıllar geçmişti ve İstanbul ikinci bir gerdanlığa ihtiyaç duyuyordu.

Kavacık ile Hisarüstü arasında yapımı Türk ve Japon mühendisler tarafından 125 milyon dolara gerçekleştirilen 1510 metre uzunluğundaki ?Fatih Sultan Mehmet Köprüsü?, dönemin Başbakanı Turgut Özal tarafından 3 Temmuz 1988´de hizmete açıldı.

Köprünün yapılması için büyük emek harcayan Özal, açılışta eşi Semra Özal´ı da yanına alarak otomobille köprüden ilk geçen kişi oldu.

CHP´lilerde Yavuz Sultan Selim alerjisi nüksetti

GELELİM GÜNÜMÜZE; İstanbul sevdasıyla bilinen eski şehremini ve dönemin AK Parti Hükümeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, bu kadim şehre 3. köprünün elzemliğine her fırsatta dikkat çekmiş, bizzat güzergâhı belirlemek için keşif gezileri yaparak inşa edilecek olan köprü için işaret fişeğini fırlatmıştı.

Görevi her şeye muhalefet yapmak olan CHP, yine ortaya çıkarak ormanların katledileceği iddiasıyla köprünün yapımını engellemek için kamuoyunu propagandalarıyla yönlendirmeye başladı. Hezimete uğramayı âdet haline getiren CHP, bütün argümanları kullanmasına rağmen Yavuz Sultan Selim Köprüsü´nün temelleri 29 Mayıs 2013 tarihinde Garipçe ve Poyrazköy arasında atıldı. Temel atma töreni sırasında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül´ün köprünün adının Osmanlı Devleti´nin 9. Padişahı ?Yavuz Sultan Selim? olacağını duyurmasıyla birlikte, bir gün önce başlamış olan ?Gezi Olayları?nın ateşi bütün memlekete sinsi sinsi yayıldı.

Çoğunluğu Türk mühendislerden oluşan bir ekip tarafından inşa edilen ilklerin köprüsü Yavuz Sultan Selim; 59 metrelik genişliğiyle, 1408 metrelik ana açıklığıyla, 322 metreyi aşan yüksekliğiyle ve raylı sistemiyle mühendislik harikası olarak rakiplerini geride bırakıp zirveye oturdu.

Fitneciler ilklerin köprüsünün açılışını engelleyemedi

Yapımı IC İçtaş - Astaldi JV konsorsiyumu tarafından ?Yap-İşlet-Devret? modeli ile yapılan ve 8,5 milyar Türk Lirası´na mal olan 1875 metre uzunluğundaki İstanbul´un 3. gerdanlığı 26 Ağustos 2016´da gerçekleştirilen resmî tören ile hizmete açıldı. Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Çevre Otoyolu´nun açılış törenine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım başta olmak üzere birçok ülkenin lideri katıldı.

AK Parti Hükümeti, ülkeyi ?Gezi Olayları?yla ateşe verenlere inat hizmetlerini taçlandırmak üzere Boğaz´ın üzerine bir gerdanlık daha taktı. ?40 bin Alevîyi katletti? fitnesiyle Yavuz Sultan Selim ismine itiraz ederek isyan bayrağı açanlar; köprü hizmete girince, güle oynaya kıtalar arası yolculuğun keyfini çıkarmaya başladı.

Dünyayı kıskandıran projeler milletin hizmetinde

?Durmak yok, yola devam? ilkesi ile hizmetlerini birbiri arkasına sıralayan AK Parti Hükümeti, durmanın sendelemek olduğunu bildiğinden icraatlarına bir yenisini daha ekledi. 29 Ekim 2010 tarihinde İzmit Körfezi´ndeki Dilovası Dil Burnu ile Altınova Hersek Burnu arasında temelini attığı 2682 metre toplam uzunluğu ile dünyanın 4. en uzun açıklıklı asma köprüsü Osmangazi´yi milletin hizmetine sunuldu.

Açılışı 30 Haziran 2016´da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım tarafından gerçekleştirilen köprüde, millî motosikletçi Kenan Sofuoğlu 400 kilometre hıza ulaşarak rekor kırdı.

Bitmedi.

?Çanakkale Geçilmez? diyenlerin hiç düşünmeden bedenlerini siper ettikleri Gelibolu ve Lapseki arasına torunları tarafından bir vefa, bir emanete sahip çıkma ve o şanlı ruhu kuşanma adına bir hizmet köprüsünün daha 18 Mart 2017 tarihinde temelleri atıldı. Çalışmaların bütün hızıyla devam ettiği 3869 metre uzunluğundaki 1915 Şehitler Abidesi Çanakkale Köprüsü, bitirildiğinde Çanakkale Boğazı´nın ilk, Marmara Bölgesi´nin 5. asma köprüsü olacak.

29 Ekim 2013´te Asya ile Avrupa kıtasını denizin altından ?raylı sistem? ile birbirine bağlayan Asrın Projesi MARMARAY; yol medeniyetinin simgesidir. Sadece Sultan Abdulmecid´in ve 2. Abdulhamid´in değil; asrın, insanlığı, barışın ve 150 yıllık hayali gerçeğe dönüştürme projesidir.

20 Aralık 2016´da iki kıtayı denizin altından ?karayolu? ile birbirine bağlayan AVRASYA; ?halka hizmet, Hakka hizmettir? düsturuyla gönülden gönüle giden yolları yeniden keşfetme projesidir.

10 mega projeden 6´sı Türkiye´de

Yol; medeniyettir. Yol; insanın istikbale yolculuğudur.

Dünya ölçeğinde büyüyen ve gelişen Türkiye´de, artık Nuri Demirağ´ın yaptığı şoseler, Turgut Özal´ın yaptığı otobanlar ihtiyaca cevap verememektedir. Konforsuz yollarda hergün âdeta ?trafik terörü? yaşanmaktadır.

Teşhis konuldu; AK Parti Hükümetleri yolları imar ve inşa hususunda çok ciddi mesafe katetti. 1923´ten 2002´ye kadar Türkiye´de yapılan bölünmüş yol miktarı 6101 kilometre iken bugün 25200 kilometreyi geçti. Bölünen yollarla hayatlar, gönüller refaha erişti.

79 yılda yapılan karayolu tüneli miktarı 50 kilometre iken, 15 yılda 350 kilometreye çıkartıldı. Atardamarları iflas noktasına gelen memleket, delinen devasa tünellerin ucundaki uzun ince yollarla tekrar hayata döndürüldü.

Son 10 yılda dünyada yapılan 10 mega projeden 6´sı olan Yavuz Sultan Selim, Osmangazi Köprüsü ve İzmir Otoyolu, Marmaray, Avrasya Tüneli, dünyanın en büyük havalimanı ve Çanakkale Köprüsü yaklaşık 65 milyar dolar harcanarak (havlimanı ve Çanakkale Köprüsü´nde çalışmalar devam ediyor) hayata geçirildi.

İşte dün Nuri Demirağ´ın vatana hizmetinden korkan CHP, bugün de AK Parti´nin hezimete uğraması için elindeki bütün fırsatları değerlendirme gayretindedir.

***

HİZMETLERİ GÖRMEZDEN GELMEK NANKÖRLÜK OLUR

AK parti kadroları iktidara geldikleri günden beri yaklaşık 1 asırdır istilaya uğrayan medeniyetimizin yitik hazinelerini ihya ve inşa etti. Tarih ve kültür cellatlarının elinde can çekişen 5 bin eser restore edilerek hayata döndürüldü.

Hizmeti değil, hezimeti önceleyenlerin miras bıraktığı; çöp dağlarını, çamur deryası yolları, geçit vermeyen çukurları, su yerine çamur akan muslukları, kokusuyla burun direğini sızlatan Haliç´i, çıldırtan trafi keşmekeşlerini unutmadık!..

Tamam, dünya şehri İstanbul merkezli hizmetleri görmemek nankörlüğün dik âlâsı olur; ammavelakin bu kadim şehrin bir taraftan ?gecekondu istilası?ndan kurtarılırken, diğer taraftan ?beton ormanı?na dönüştürülerek ruhsuzlaştırıldığını da bir kenara not etmek gerekir.

 ?Gökkafes?e rahmet okutan ?ucubeler?i anlamak mümkün değil!..

Şehrin kalbini pıtrak gibi saran AVM´leri anlamak mümkün değil!..

YARIN:  YERLİ UÇAĞIN BABAYİĞİDİ NURİ DEMİRAĞ

YAZARIN DİĞER YAZILARI